ويكيبيديا

    "فرصةً" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şans
        
    • şansı
        
    • fırsat
        
    • şansımız
        
    • fırsatı
        
    • şansın
        
    • şansını
        
    • şansım
        
    • ihtimali
        
    • fırsatım
        
    • şansınız
        
    Üzgün olduğunu biliyoruz, sonuna kadar da haklısın ama mümkünse her şeyi yoluna koymak için ikinci bir şans istiyoruz. Open Subtitles نعلم أنكِ مستاءة، ولكِ كل الحق في ذلك لكن إن لم يكن لديكِ مانع، فإننا نريد فرصةً أخرى لتصحيح الأمور
    Tek istedikleri bir şans daha, onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar, aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar. TED إنهم يريدون فرصةً ثانيةً فقط، يريدون أن يمنحهم أحدهم فرصةً من جديد، لا لإعادة البناء فقط، لكن لبناء أفضل من ذي قبل.
    Önemli olan burada başbaşa olmamız. O eteğin içinde Çok seksi duruyorsun... Neden birbirimize bir şans daha tanımıyoruz! Open Subtitles الأهم أننا هنا الآن ونتقابل كل يوم وتبدين مثيرة بهذا الثوب مما يجعلني أرى أننا نستحق فرصةً أخرى
    Seni şehrin dışına çıkarmak sana hayatta kalma şansı verebileceğim tek yoldu. Open Subtitles إخراجك من المدينة كان الطريقة الوحيدة التي استطعت إعطائك بها فرصةً لتنجو
    Enfeksiyonun yayılmasını engeller. Vücuduna savaşması için bir fırsat tanır. Open Subtitles نوقف التلوث قبل أن يقوم بنشاطه نعطي الجسد فرصةً للمقاومة
    Olanları durdurmak için en küçük bir şansımız olsa dahi-- benim burada acı içinde ölmemi izlemene asla izin veremem. Open Subtitles ومهما كانت فرصةً صغيرةً لإيقاف ذلك من الحدوث فهي لا تستحق الألم لي لترككِ تجلسين وتشاهديني أموت
    Ona bir şans daha verin. Open Subtitles أتعرف ما يجب عليك فعله ؟ امنحوه فرصةً أخرى
    Ben sadece kapıdan içeri adım atmak için bir şans istiyorum. Open Subtitles فقط أُريدُ فرصةً للحُصُول على أول خطوة على الطريقَ
    Şimdi el ele tutuşup aşağıya atlamadan önce... bir şans daha istiyorum. Open Subtitles الآن, قبل أن نُضم أيدينا ببعض ونهوي، أريد فرصةً أخرى.
    Ve Solan bize bir şans daha vermek için bizi Illusia'ya aldı. Open Subtitles " لكن " سولون " أخذنا إلى " إيلوجا وأعطانا فرصةً أخرى
    Yani bize yapabileceğimizi kanıtlamamız için şans veriyorlar. Open Subtitles أعني إنهم يُعطوننا فرصةً لإثبات قدرتنا على معالجة الأمور
    Dinle Prue, sana hayatını kurtarmak için bir şans veriyorum. Open Subtitles اسمعي، إنني امنحكِ فرصةً لإنقاذ حياتكِ، برو
    Demek istediğim, eğer bir çocuğu, babası yalnız bırakıyorsa, ona sırtını dönmeden önce, belki ona ikinci bir şans verir. Open Subtitles أعني لو كان شخص آخر، وليس أنا كوالدكِ، وظهر لكِ فجأةً، فربما قد تعطينه فرصةً أخرى
    Bu yüzden cahil kesimden birisini görünce onda öğrenebilme şansı görürüm. TED لذا، عندما كنتُ أرى أُناساً قادمين من حيثُ يقبع الجهل، كنت أرى فرصةً لهم كي يتعلموا.
    Programımı aşağılamak, formumu öne sürerek hazırladığın dokümanlarla beni aşağılamak için en ufak bir şansı kaçırmıyorsun. Open Subtitles أنت لا تفوت فرصةً واحدة لتصغير برنامجي وجذب كتاب من الرف لمساعدتي للحاق بما فاتني
    Görmek isteyelim! Ne kadar çok beklersek, onlara o kadar çok direnme şansı veriyoruz. Open Subtitles كلما انتظرنا أطول, كلما منحناهم فرصةً للتخطيط.
    Çok büyük bir fırsat teptik. Kuzey Afrika'da bulunduğumuz noktada durduk. Open Subtitles لقد فقدنا فرصةً ذهبيه لأنهاء الحرب فى ساحة شمال أفريقيا
    Bu araştırmanızı uygulamaya dökmeniz için bir fırsat. Open Subtitles خَلقَه. هذه يُمكنُ أَنْ تَكُونَ فرصةً لتَطبيق بحثِكَ.
    Yargıcın ne düşündüğünü anlamak zor ama bence kazanma şansımız var. Open Subtitles من الصعوبة توقع أفعال هذا القاضي لكني أظن بأن لدينا فرصةً قوية
    Ne sıklıkla yaşamında ne kadar geliştiğini keşfetme fırsatı geçiyor? Open Subtitles بالضبط. كَمْ في أغلب الأحيان في الحياةِ تَتحمّلُ فرصةً لإكتِشاف حقاً كَمْ أنت هَلْ تَطوّرَ؟
    Hayır, benim patlama çapının dışına çıkmak için 45 dakikam var. Çünkü o heriflere karşı hiç şansın yok. Open Subtitles كلا، لديَّ 45 دقيقة للهروب من دائرة الانفجار لأنّكَ لا تمتلك فرصةً ضد اولئك الرجال
    Leni, belki Michelle'e yardım etme şansını gördüğünden, belki de bu işgalci düşman askerinin içindeki adamı merak ettiğinden, akşam onunla buluşmaya karar veriyor. Open Subtitles ربما لأن ليني ترى فرصةً لمساعدة ميشيل و ربما لأن ليني ترغب بأن تعرف أي نوع من الرجال يكمن في العدو المحتل
    Bebeğimi geri alma şansım olmadığını anlayınca, çılgına döndüm. Open Subtitles عندما لم أجد فرصةً بأستعادة إبني أصبت بالجنون
    O ikisinin bir işler çevirme ihtimali var mı dersin? Open Subtitles هل هنالك فرصةً لكون اولئك الاثنان متفقان، ألا تعتقدين؟
    Olan biten yüzünden teşekkür etmeye fırsatım olmadı ama göz kulak olduğun için minnettarım. Open Subtitles بكل ما يحدث لم أجد فرصةً لقول شكراً لكن أقدر لك رعايتها
    Benimle gitmesini sağlarsam belki sizin bir şansınız olur. Open Subtitles و إن تمكّنتُ من جعله يغادر معي فقد يمنحكم هذا فرصةً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد