Üzgün olduğunu biliyoruz, sonuna kadar da haklısın ama mümkünse her şeyi yoluna koymak için ikinci bir şans istiyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنكِ مستاءة، ولكِ كل الحق في ذلك لكن إن لم يكن لديكِ مانع، فإننا نريد فرصةً أخرى لتصحيح الأمور |
Tek istedikleri bir şans daha, onlara bir şans daha verecek kişileri bekliyorlar, aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar. | TED | إنهم يريدون فرصةً ثانيةً فقط، يريدون أن يمنحهم أحدهم فرصةً من جديد، لا لإعادة البناء فقط، لكن لبناء أفضل من ذي قبل. |
Önemli olan burada başbaşa olmamız. O eteğin içinde Çok seksi duruyorsun... Neden birbirimize bir şans daha tanımıyoruz! | Open Subtitles | الأهم أننا هنا الآن ونتقابل كل يوم وتبدين مثيرة بهذا الثوب مما يجعلني أرى أننا نستحق فرصةً أخرى |
Seni şehrin dışına çıkarmak sana hayatta kalma şansı verebileceğim tek yoldu. | Open Subtitles | إخراجك من المدينة كان الطريقة الوحيدة التي استطعت إعطائك بها فرصةً لتنجو |
Enfeksiyonun yayılmasını engeller. Vücuduna savaşması için bir fırsat tanır. | Open Subtitles | نوقف التلوث قبل أن يقوم بنشاطه نعطي الجسد فرصةً للمقاومة |
Olanları durdurmak için en küçük bir şansımız olsa dahi-- benim burada acı içinde ölmemi izlemene asla izin veremem. | Open Subtitles | ومهما كانت فرصةً صغيرةً لإيقاف ذلك من الحدوث فهي لا تستحق الألم لي لترككِ تجلسين وتشاهديني أموت |
Ona bir şans daha verin. | Open Subtitles | أتعرف ما يجب عليك فعله ؟ امنحوه فرصةً أخرى |
Ben sadece kapıdan içeri adım atmak için bir şans istiyorum. | Open Subtitles | فقط أُريدُ فرصةً للحُصُول على أول خطوة على الطريقَ |
Şimdi el ele tutuşup aşağıya atlamadan önce... bir şans daha istiyorum. | Open Subtitles | الآن, قبل أن نُضم أيدينا ببعض ونهوي، أريد فرصةً أخرى. |
Ve Solan bize bir şans daha vermek için bizi Illusia'ya aldı. | Open Subtitles | " لكن " سولون " أخذنا إلى " إيلوجا وأعطانا فرصةً أخرى |
Yani bize yapabileceğimizi kanıtlamamız için şans veriyorlar. | Open Subtitles | أعني إنهم يُعطوننا فرصةً لإثبات قدرتنا على معالجة الأمور |
Dinle Prue, sana hayatını kurtarmak için bir şans veriyorum. | Open Subtitles | اسمعي، إنني امنحكِ فرصةً لإنقاذ حياتكِ، برو |
Demek istediğim, eğer bir çocuğu, babası yalnız bırakıyorsa, ona sırtını dönmeden önce, belki ona ikinci bir şans verir. | Open Subtitles | أعني لو كان شخص آخر، وليس أنا كوالدكِ، وظهر لكِ فجأةً، فربما قد تعطينه فرصةً أخرى |
Bu yüzden cahil kesimden birisini görünce onda öğrenebilme şansı görürüm. | TED | لذا، عندما كنتُ أرى أُناساً قادمين من حيثُ يقبع الجهل، كنت أرى فرصةً لهم كي يتعلموا. |
Programımı aşağılamak, formumu öne sürerek hazırladığın dokümanlarla beni aşağılamak için en ufak bir şansı kaçırmıyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تفوت فرصةً واحدة لتصغير برنامجي وجذب كتاب من الرف لمساعدتي للحاق بما فاتني |
Görmek isteyelim! Ne kadar çok beklersek, onlara o kadar çok direnme şansı veriyoruz. | Open Subtitles | كلما انتظرنا أطول, كلما منحناهم فرصةً للتخطيط. |
Çok büyük bir fırsat teptik. Kuzey Afrika'da bulunduğumuz noktada durduk. | Open Subtitles | لقد فقدنا فرصةً ذهبيه لأنهاء الحرب فى ساحة شمال أفريقيا |
Bu araştırmanızı uygulamaya dökmeniz için bir fırsat. | Open Subtitles | خَلقَه. هذه يُمكنُ أَنْ تَكُونَ فرصةً لتَطبيق بحثِكَ. |
Yargıcın ne düşündüğünü anlamak zor ama bence kazanma şansımız var. | Open Subtitles | من الصعوبة توقع أفعال هذا القاضي لكني أظن بأن لدينا فرصةً قوية |
Ne sıklıkla yaşamında ne kadar geliştiğini keşfetme fırsatı geçiyor? | Open Subtitles | بالضبط. كَمْ في أغلب الأحيان في الحياةِ تَتحمّلُ فرصةً لإكتِشاف حقاً كَمْ أنت هَلْ تَطوّرَ؟ |
Hayır, benim patlama çapının dışına çıkmak için 45 dakikam var. Çünkü o heriflere karşı hiç şansın yok. | Open Subtitles | كلا، لديَّ 45 دقيقة للهروب من دائرة الانفجار لأنّكَ لا تمتلك فرصةً ضد اولئك الرجال |
Leni, belki Michelle'e yardım etme şansını gördüğünden, belki de bu işgalci düşman askerinin içindeki adamı merak ettiğinden, akşam onunla buluşmaya karar veriyor. | Open Subtitles | ربما لأن ليني ترى فرصةً لمساعدة ميشيل و ربما لأن ليني ترغب بأن تعرف أي نوع من الرجال يكمن في العدو المحتل |
Bebeğimi geri alma şansım olmadığını anlayınca, çılgına döndüm. | Open Subtitles | عندما لم أجد فرصةً بأستعادة إبني أصبت بالجنون |
O ikisinin bir işler çevirme ihtimali var mı dersin? | Open Subtitles | هل هنالك فرصةً لكون اولئك الاثنان متفقان، ألا تعتقدين؟ |
Olan biten yüzünden teşekkür etmeye fırsatım olmadı ama göz kulak olduğun için minnettarım. | Open Subtitles | بكل ما يحدث لم أجد فرصةً لقول شكراً لكن أقدر لك رعايتها |
Benimle gitmesini sağlarsam belki sizin bir şansınız olur. | Open Subtitles | و إن تمكّنتُ من جعله يغادر معي فقد يمنحكم هذا فرصةً |