Nelson bir tedavi eylemcisi olmaya ve diğer gruplara katılmaya karar verdi. | TED | فقرر نيلسون أن يصبح ناشطا في مجال العلاج وإنضم الى مجموعات أخرى في هذا المجال |
Titus bütün birikimini kaybetti. Bunun üzerine polise ve bu ızdırabı yaşamasına neden olan diğer kişilere dava açmaya karar verdi. | TED | لقد فقد جميع مدخراته فقرر ان يرفع قضية ضد الشرطة والاخرين الذين كانو سبابا لمعاناته |
Sanal biyolojiyi makinada çalıştırmayı denemeye karar verdi. | TED | فقرر تجربة ذلك لبدء هذه الحياة الصناعية داخل الآلة |
Nay Nienle beraber onları öldürmenin zamanı geldiğine karar verdiler. | Open Subtitles | فقرر أنه قد حان الوقت من . أجل القضاء عليهم |
Ona bir tedavi önerdiler, fakat bir süre sonra kendini hala daha iyi hissetmiyordu; Bu yüzden doktorlar birkaç test daha yapmaya karar verdiler. | TED | وأوصاها بتتبع بعض العلاجات، لكنها لم تشعر بتحسن، فقرر الأطباء إخضاعها لفحوصات معمقة. |
Karısı ve çocukları olmadığı için onları laboratuvarında yapmaya karar vermiş. | Open Subtitles | لميكنلديهزوجةولاأولاد ... فقرر أن يصنعهم في مختبره. |
Herodot'a göre, 18 yıl sonra kıtlık azalmıyordu. Bunun için, kral onların son bir zar oyunu oynamasına karar verdi. | TED | بناءا على هيرودوت، بعد ١٨ عاماً لم تتحسن المجاعة، فقرر الملك أنهم سيلعبون لعبة أخيرة. |
Kabul edilmedi, bir yıl daha çalışmaya karar verdi. | Open Subtitles | لم يحصل على الدرجة المطلوبة فقرر أن يأخذ سنة تفرغ |
Yardım edemeyeceğinizi anladığında, kendi başıma aramaya karar verdi. | Open Subtitles | حينها أدرك أنك لا تستطيع مساعدته فقرر الاعتماد على نفسه |
Askeriye babamın klinik deneylerini sürdürmesini reddetti. O da deneyleri kendi başına yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | ولكن الجيش رفض أن يجري التجارب فقرر إجراؤها بمفرده |
Bu nedenle bir Aborijin adamı bu konuyla ilgili birşeyler yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | فقرر احد رجال المنطقة على عمل حاجة بهذا الخصوص |
"Soda ile bu etkilerini tamponlamaya karar verdi." | Open Subtitles | فقرر تدعيمها بكربونات الصوديوم الفاتر |
Öğrenmemeye karar verdi. | TED | فقرر أنه لا يريد أن يعرف. |
Böylece ekselansları beni Oz'a gönderip kariyerimi söndürerek beni cezalandırmaya karar verdi. | Open Subtitles | فقرر نيافته أن يعاقبني بإرسالي إلى (أوز)، ليدمر حياتي المهنية. |
Tina' öldü, bu neden den, geri kalanları yok etmeye karar verdi. | Open Subtitles | ماتت (تينا) فقرر أن يقضي على الآخرين كالسفاح |
İNSANLIĞI KENDİ VARLIĞINA KARŞI BİR TEHDİT OLARAK GÖREN SKYNET İLK KENDİSİ SALDIRMAYA KARAR VERDİ. | Open Subtitles | ورأى أن البشر يمثلون تهديداً له فقرر (سكاي نت) أن يهاجم أولاً |
Ve bu insanlar, denizcilerde bir taş olduğu ve dolayısıyla bu taşın da hesaba dahil edilmesi gerektiğine karar verdiler. | TED | فقرر الجميع أنه، أجل الحجر لدى البحارة -- ولم لا؟ -- مازال محسوبًا. |
Stucciler bir basketbol maçı düzenlemeye karar verdiler. | Open Subtitles | فقرر (ستوسي) تدبير مباراة كرة سلة |
Stucciler bir basketbol maçı düzenlemeye karar verdiler. | Open Subtitles | فقرر (ستوسي) تدبير مباراة كرة سلة |
Gardını almış halde buldum onu. Kavga etmeye karar vermiş anlaşılan. | Open Subtitles | لقد فاجأته فقرر العراك |
Bir gün ormandaki kulübesine gitmeye karar vermiş. | Open Subtitles | فقرر أن يصنع غرفة في الغابات |