Sadece söylüyorum, geç saate kadar dışarıdaydın, telefona cevap vermedin.. | Open Subtitles | أنا فقط أقول,أنكِ كنت بالخارج متأخره لم تجيبي على هاتفك |
İş getirmek istiyoruz. Sadece söylüyorum. | TED | نريد أن ننشأ فرصا وظيفية. أنا فقط أقول ذلك. |
Sadece diyorum ki eğer uçaktan atlamışsa, uçak şimdiden çok uzağa gitmiştir. | Open Subtitles | ميت؟ فقط أقول لو أنه سقط من طائرة فستكون ذهبت بعيدا حاليا |
Sadece diyorum ki, o kız maldan iyi anlıyor. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أنه، كما تعرفين عرفت المناسب عندما رأته |
Demek istediğim o ki, ...her şeyi bizim gözümüzün önünde yapmana gerek yok. | Open Subtitles | انتقل من هنا أنا فقط أقول أنا سأقدر ذلك إذا لم تفعل الكثير |
Bu atışın çok net bir basketbol atışı olduğunu söylüyorum sadece. | Open Subtitles | نعم، أنا فقط أقول أن هذا هو واضح رمي كرة السلة. |
Diyorum ki eğer keplerini havaya atarlarsa buna uygun bir söz söyleyeceğim: | Open Subtitles | أنني فقط أقول, إذا هم يرمون قبعاتهم أنا لدي شطر رائع لذلك |
Sonuçları analiz edene kadar... - ...dozajı arttırma diyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أقول , نتراجع على الجرعة حتى يمكننا تحليل النتائج |
Bu işe yaramazsa ben Sadece söylüyorum, onların küçük bir almak geldiğinizde biz Mantikorlar yenmek olamaz. | Open Subtitles | أنا فقط أقول ، إذا لم ينجح هذا لا نستطيع أن نهزم المشعوذين عندما يأتون ليأخذوا صغيرهم |
Hayır, hayır, ben sadece, ben Sadece söylüyorum, bana söyleyebilirdin. | Open Subtitles | لا، لا، أنا فقط أقول أنه كان عليك إخباري |
Sadece söylüyorum, öylece sallanan penisiyle önünde bir adam duruyor. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أنه يوجد أمامك رجل عار و حاشيته تتدلى أمامه |
Ben Sadece söylüyorum onlar tümü beyin cerrahları sınırları olmayan doktorlar olacak değildi ya. | Open Subtitles | أنا فقط أقول لن يكونوا جميعا جراحي دماغ متطوعون للعمل كأطباء بلا أجر ماذا عن هذا الرجل؟ |
Sadece söylüyorum. Yani kliniğe gitmek istersen. | Open Subtitles | أنا فقط أقول , إذا كنت ستذهبى إلى العيادة |
Sadece diyorum ki, ayılarla güreşiyorsun, ama eninde sonunda onlara yenileceksin. | Open Subtitles | أنا فقط أقول ، أنت تتصارع من دببة لكن في النهاية أنت ستصبح مضروب |
Sadece diyorum ki Porsche'nin parasını burun estetiğine harcamalıymış. | Open Subtitles | فقط أقول ، ربما قامت بإنفاق مال سيارة البورش على اصلاح انفها |
Sadece diyorum ki, benim evim ikimiz için de yeteri kadar büyüklükte. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن شقتى, ليست كافية لكلينا. |
Demek istediğim, ben olaya çok olumsuz yaklaşmak istemiyorum, sadece bu gerçekleşebilecek bir olay ve biz bunu fark edemeyebiliriz. | Open Subtitles | أقصد, أنا لا أتصرف بسلبية أنا فقط أقول أن الإحتمال موجود بالتأكيد وبالنسبة لنا, عدم إقرارنا بذلك سيكون أمراً متهوراً |
Demek istediğim hep bunlar için daha fazla zamanımın olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | ،أنا فقط أقول أعتقد دائما سيكون هناك مزيدا من الوقت للأشياء |
Hayır, Demek istediğim burada çalışan güçlü bir kadın olmasını çok isterdik. | Open Subtitles | لا, انا فقط أقول اننا سنحب تماما ان تعمل هنا إمرأة قوية |
Çok uzun bir zaman önce bir şey olduğunu söylüyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أقول, أن هذا شيئاً قد حدث منذُ زمن طويل |
Ben sadece bu kızla ilgili bir şeyler olduğunu söylüyorum sadece buna parmak basamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول بأنّ هناك شيئا بخصوص هذه الفتاة لا يمكنني التوقف عن وضع اصبعي عليه |
Prezervatif almak isteyen sendin diyorum sadece. | Open Subtitles | لا , أنا فقط أقول كنت أردت الحصول على واقي |
Tek dediğim, kızlar görevlere giden heriflere bayılır. | Open Subtitles | أنا فقط أقول إنها تحب أولئك الّذين يقومون بمهمات |
Acil durumlar için falan. Benden söylemesi. | Open Subtitles | .كما تعلم، في الحالات الطارئة وما شابة .إنّي فقط أقول هذا |
Tek söylediğim benimle uğraşın, kabul, ama bir kızı hırpalayamazsınız! | Open Subtitles | أنا فقط أقول افعلها لي , لا بأس بذلك لكن لا تقم برمي فتاة |
Sadece söyledim insanların ağızlarını aramak hakkında pek çok şey söyleyeblilirsin . | Open Subtitles | كنت فقط أقول أنه يمكنكِ قول أشياء فظيعة عن الناس عندما تنظرين داخل أفواههم |