Sırf eğlence olsun diye reset düğmesine basacaktık. Tüm sistemi buharlaştıracaktık. | Open Subtitles | إضغط على زر إعادة التشغل واصهر النظام فقط من أجل التسلية |
Sırf size yalan söylemek için neden onca sıkıntıya gireyim? | Open Subtitles | لماذا أريد كل هذا العناء فقط من أجل الكذب عليك؟ |
Onu öldürdüysem bu Sırf halkımın refahı içindi. | Open Subtitles | وإذ قتلته، كان هذا فقط من أجل الخير لشعبي. |
Yalnızca aile içi şiddetin değil genel olarak her türlü şiddetin mağdurları için. | Open Subtitles | ليس فقط من أجل العنف الأسري ولكن من أجل ضحايا العنف بشكل عام |
Ciddiyim, Sırf köpek için bir arada kalan gay çiftler gibisiniz. | Open Subtitles | جدياً, أنتما كثنائيٍ شاذ مرتبطان معاً فقط من أجل الكلب اللعين. |
Ve bu işte sadece Darling'leri yok etmek için bulunmuyorsan... | Open Subtitles | و ان كنت لا تفعل كل هذا فقط من أجل تدمير عائلة دارلنغ |
Yalnızca karar almak için mi erkeklere ihtiyacın var? | Open Subtitles | هل تحتاجـين الرجل فقط من أجل اتخاذ القرارات؟ |
Umarım sorun olmaz ama anlamalısın ki bu gece için sadece bir kişiye ödeme yapabilirim. | Open Subtitles | أرجو بألا تمانعين ذلك , ولكنى أستطيع الدفع لشخص واحد فقط من أجل وقته |
Bunun kendi kişisel zaferi olmadığının farkındadır. Bunu tüm halkının iyiliği için yapar. | Open Subtitles | لقد لاحظ أنه لا يفعل هذا فقط من أجل مجده الشخصي لكنه يفعله من أجل مصلحة المجتمع بأسره |
- Ver, ben açayım. - Kimse Sırf bunu denemiş olmak için adam öldürmez. | Open Subtitles | لا أحد يرتكب جريمة فقط من أجل الحصول على الشعور بارتكابها. |
Sırf bir tutuklamada bulunup gazete başlıklarında yer alabilmek için her şeyi yapabilir. | Open Subtitles | فقط من أجل أن يتصدر إسمه العناوين الرئيسية |
Buraya gelmeden önce, hiç bir seansa katılmamıştım, ...bu sadece hücremden çıkmak içindi. | Open Subtitles | لم أذهب إلى مقابلة قبل أن آتي إلى هنا و كان هذا فقط من أجل أن أغادر المجمع |
Bu Yalnızca eğlenmek için yaptığımız şeylerden biri. Bakalım ileride neler olacak | TED | لن أزعجكم بسردها. لكنه أحد الأشياء التي حاولناها فقط من أجل المرح وأنظروا أين وصلت. |
Kazanacağın, Yalnızca işin için maaş değil ama çektiğin acılar için bir bedel olacak ve bize yardımların için. | Open Subtitles | هذه الوظيفة ليست فقط من أجل ما تحملته من عناء ولكن نظير مساعدتك لنا أيضاً |
Ben işimi yapmak için burdayım yardım etmek için | Open Subtitles | أنا هنا فقط من أجل القيام بعملي أنا هنا فقط لمساعدتك |
Ne kadar kötü oynarsa oynasın, Whitey, onu benden öç almak için kullanıyor. | Open Subtitles | لايهم مدي السوء الذي يلعب به , ويتي يستخدمه فقط من أجل أن ينتقم مني |
Dünyanın güvenliğini sağlamak için sadece bir kez daha yapmanı istiyoruz. | Open Subtitles | نريدك أن تفعلها مرة ثانية فقط من أجل أمن العالم |
Çocukların iyiliği için, herkes gibi hissetsinler diye onları dışarı çıkartırdı. | Open Subtitles | فقط من أجل الأولاد ليشعروا بأنهم كأي شخصٍ آخر كانت تخرج بهم هل كان يجب أن تبقى في البيت؟ |