Bunun içinde olduğunu sana birinin söylemesi için beklemek zorunda değilsin. | TED | فليس عليك انتظار شخص ما ليخبرك أنك مُشاركٌ في هذا التغيير. |
Hayır, hayır, istemezsin, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا، لا، أنت لا تريد فليس عليك القيام به |
Klişeyse ve ya kıyafetine uymuyorsa... onu takmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لو كانت قبيحة أو ستُفسد فستانك فليس عليك ارتدائها |
Eğer işi bırakıyorsan, beni incitmeden söylemene gerek yok. Seni anlıyorum. | Open Subtitles | إذا كنت تنسحبين، فليس عليك أن تخيبي أملي، أنا أتفهم ذلك |
Ben dikte etmezsem, sizin tekrar etmenize gerek yok. | Open Subtitles | إن كنت لا امليها عليك فليس عليك تكرار ذلك |
Eğer modası geçmişse, veya elbisene uymuyorsa takmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لو كانت قبيحة أو ستُفسد فستانك فليس عليك ارتدائها |
Tamam, eğer daha fazla konuşmak istemiyorsan bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسنا , سأعود اذا كنت لا تريد الكلام قليلا , فليس عليك ذلك |
Bu dava canını sıktıysa uğraşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كانت هذه القضية مملة بالنسبة لك فليس عليك البقاء |
Lemon, biliyorum aramız gerginleşti, ama hamileysen, bunu tek başına yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليمون , اعلم ان الامور كانت متوترة بيننا لكن اذا كنت حاملا فليس عليك فعل هذا وحدك |
Eğer bu test sana çok fazla geliyorsa, ...yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كان ذلك الامتحان يفوق قدراتك فليس عليك تقديمه |
Dinle, yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | انظر، إذا كنت لا تريد فعلها فليس عليك فعلها |
Dediğin kadar iyiysen, istediğini elde etmek için kimseyi öldürmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت بارعًا مثلما تقول فليس عليك قتل أحد للحصول على ما تريد |
Seni hiçbir yerde terk etmem, dostum. Bunu da yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لن اتركك تخرج لأي مكان فليس عليك الانضمام لهم أيضاً |
Dedektif olarak mevcut yerini koru, teşekkür etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | وتحتفظ بإرثك كمحقّق، فليس عليك شكْري |
Beni tekrar görmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | فليس عليك القدوم إلي مرةً أخرى. |
Böyle davranmanın sebebi buysa, gerek yok. | Open Subtitles | إذا كنت تتصرفين هكذا بسبب هذا الأمر، فليس عليك القيام بذلك أكثر |
Tamam mı? O yüzden her ne ise benden saklamana gerek yok. | Open Subtitles | لذا مهما كان الأمر فليس عليك أن تخفيه عني. |
Bu konuda endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | مهما حدث الآن , فليس عليك أن تقلق |
Bu konuda yalan söylemene gerek yok. | Open Subtitles | فليس عليك أن تكذبى على بهذا الأمر |
Acele işin varsa, "Üzgünüm." demene de gerek yok. | Open Subtitles | وإن كنتي مستعجلة جداً فليس عليك أن تقولي "آسفة" |
Artık bana daha fazla tahammül etmene gerek yok yani tamam mı? | Open Subtitles | فليس عليك تجنبي كثيراً، اتفقنا؟ |