| Küçük çocuğun çok çabuk doğması için dua edelim ya da çok geç. | Open Subtitles | دعنا نصلي لكي يولد الطفل في وقت مبكر . أو بعد فوات الأوان. |
| Tılsım neredeyse kontrolden çıktı. Çok geç olmadan onu karanlığa gömmeliyiz. | Open Subtitles | التميمة خارج السيطرة علينا أن ندفنها في الظلام قبل فوات الأوان |
| Neden hep söylenecek mükemmel şey çok geç aklıma geliyor? | Open Subtitles | لم أفكر دوماً في الشيء المثالي لأقوله بعد فوات الأوان؟ |
| İkimiz, sen ve ben çok geç olmadan karımı kurtarabiliriz. | Open Subtitles | معاَ، أنت و أنا بأمكاننا أنقاذ زوجتي قبل فوات الآون |
| Gözümün önündeki Fuat'ı, Gladio'yu bile. | Open Subtitles | ، "حتـّى إن كان (فوات) و"غلاديو ! أسفل أنفي |
| Ne yaptığımızı iş işten geçinceye kadar fark etmeyeceğini umuyorum. | Open Subtitles | أراهن أنه لن يكتشف ما نفعله إلا بعد فوات الأوان |
| Çok geç olmadan, o tahtayı almalı ve buradan uzağa göndermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نأخذ اللوح و نبعده من هنا قبل فوات الأوان |
| Bu güne kadar. Keşke çok geç olmadan konuşmuş olsaydım. | Open Subtitles | حتى هذا اليوم أتمنى لو أني تحدثت قبل فوات الأوان |
| Ama sen çok geç olmadan iğneler için aceleyle çıkmışsın. | Open Subtitles | لا, لكن, اسرعت للخارج لانك اردة الحُقن قبل فوات الاوان |
| Daha çok, bulduğum şeyi geç olmadan Dr. Blake'e iletmekle ilgileniyorum. | Open Subtitles | أنا مهتم أكثر بإخبار الدكتور بليك عما وجدته، قبل فوات الآوان |
| Halk Majestelerinin harekete geçmesini istiyor. Çok geç olmadan imzalayın. | Open Subtitles | انهم يطالبونك مولاي بالتصرف وقع علي هذا قبل فوات الاوان |
| İstediğin bu muydu, çok geç olana kadar beklemek mi? | Open Subtitles | تنتظري حتى نتزوج قبل فوات الأوان؟ فات الأوان على ماذا؟ |
| Bu işte iyi olduğumu çok geç olunca fark ettim. | Open Subtitles | لم أعرف أنّني جيّدة في هذا إلّا بعد فوات الأوان. |
| Ve çok geç oluncaya kadar kimse bunun farkına varmaz. | Open Subtitles | ولا أحد سيلاحظ أي شيء إلا بعد فوات الأوان بكثير |
| Çok geç kalmadan geriye kalan bütün ölümsüzleri kurtarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول إنقاد من تبقى من الخالدين قبل فوات الأوان |
| Buraya geldiğimde adamı kurtarmaya çalışıyordu. geç kalmıştı. Bu kadar. | Open Subtitles | وصلت لأجدها تحاول إنقاذها، لكنّها رأته بعد فوات الأوان وحسب. |
| Çıkmayacak. İşte bu yüzden çok geç olmadan döngüyü durdurmam lazım. | Open Subtitles | رقم هذا هو السبب الذي لدي لوقف دورة قبل فوات الأوان. |
| Nereye gidiyorsan, yönünü değiştirmeni öneririm, çok geç olmadan yani. | Open Subtitles | أينما أردت الذهاب، أقترح عليَك بتغيير إتجاهُك. قبل فوات الأوان. |
| Ve ilk görevimiz de Kongre'ye, milletimiz için çok geç olmadan, kendisini yenilemesi için baskı yapmak olsun. | TED | و نجعل اول مهامنا ان يتغير الكونجرس من الداخل قبل فوات الاوان لشعبنا |
| Neye karar verdin bilmiyorum ama bence Fuat'ın adını vermelisin. | Open Subtitles | ، لا أدري ما هو قرارك بعد ! (لكنّـك يجب أن تذكر إسم (فوات |
| "Sanki hikâyenin bana anlatılmayan başka kısımları var ve iş işten geçmeden benim bu kısımları öğrenmem gerekiyormuş gibi." | Open Subtitles | كما لو أنك هناك أجزاء بالقصة لا أسمعها و أريد أن أعرف ما هي تلك الأجزاء قبل فوات الأوان |
| Yaranın üzerine baskı uygulamaya çalıştım ama çok geçti artık. Ölmüştü. | Open Subtitles | حاولت الضغط على الجرح، لكنه بعد فوات الأوان، كان قد توفّى. |
| Daha hala vakit varken, bu konuda bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | تعلمين، بأنكِ لابد أن تفعلي شيء لذلك قبل فوات الأوان. |
| Sadece ben kapının dışına çıktım diye böyle arkadaşça gitmememi istiyorsun yani iş işten geçene kadar bir şey yapmıyorsun. | Open Subtitles | لأنّي خارج المنزل فحسب، تريد منّي أخيراً أن أتوقف. يبدو وكأنُكَ لا تقوم بالفعل إلاّ بعد فوات الآوان. |