Düşman savaşçının kazığa geçirilmiş kafası onlara Amazon denen bu topraklarda, saygı getirir. | Open Subtitles | رئيس قطعت من محارب المنافس يضمن لهم الاحترام في أرض تعرف باسم منطقة الأمازون. |
Saklı topraklarda yaşayan ruhlar bunu başarırsa kırık kalpler ile korku yüklü çığlıklar, ruhun gücünün muazzam biçimde arttırmasına fırsat yaratır. | Open Subtitles | وعند تسخير هذه الأرواح في أرض الصرخات، الصاخبة والقلوب المفطورة هذه |
Ancak savaş alanında ömür boyu sakat kalan daha pek çok genç erkeği de düşünmeye mahkûm edilmişim gibi görünüyordu. | Open Subtitles | في آخر عملية بتر لكن بدا لكن يبدو أنه حُكِمَ عليّ برؤية المزيد من الرجال اليافعين شُوِّهوا في أرض المعركة |
Ona, oradaki halkını anlatacağım ki beyazların ülkesinde köle olmak için doğmadığını anlasın. | Open Subtitles | أخبرها عن شعبها الذي هناك لتعلم أنها لم تُولد لتكون مستعبدة في أرض الرجل الأبيض |
Ancak her şeyin mümkün olduğu büyülü bir diyarda yaşarmış. | Open Subtitles | لكنه عاش في أرض السحر حيث كانت كل الأشياء ممكنة |
Bu küçük karınca burada sürünmekte, küçük bir Willy Wonka diyarında gibi. | TED | فهذه النملة الصغيرة، التي تزحف هنا، إنها تشبه وكأنها في أرض ويلي ونكا صغيرة. |
Bir adamın atalar mezarlığında mezarı yoksa yabancı bir ülkede ölecektir, anayurdundan uzakta. | Open Subtitles | إذا لا يوجد قبر لرجل مع قبور أجداده سوف يموت في أرض اجنبية |
Ailem bana yabancı bir yerde uyursam her şeyimi kaybedebileceğimi öğretti. | Open Subtitles | عائلتي علمتني عندما ينام الفرد في أرض غريبة فإنه يهلك تماما |
Çoğu hala ülkelerinin onları yabancı topraklarda ölüme terketmiş olduğu düşüncesinden sıyrılamamıştı. | Open Subtitles | الكثير كانوا غير قادرين على هز الإعتقاد بأن بلادهم تركتهم تتركهم للموت في أرض أجنبية |
Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi bir genç çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الأساطير و زمن السحر مصير مملكة عظيمة يعتمد على شاب صغير. |
Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi bir genç çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الأساطير و زمن السحر, كان مصير مملكة عظيمة يعتمد على شاب صغير. |
Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi, genç bir çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الاساطير و زمن السحر مصير مملكة عظيمة يقع على أعتاق شاب صغير |
Bakın; bir düşman savaş alanında düşerse, onun işini bitirmen gerekir. | Open Subtitles | اسمعوا، عندما يسقط العدو في أرض المعركة فعليكم أن تجهزوا عليه |
Gerçekten, bir kez daha hayal etmenizi istiyorum savaş alanında koşan asker olduğunuzu. | TED | حقيقةَ، ومرة أخرى أريدكم أن تتخيلوا بأنكم جنود تجرون في أرض المعركة. |
Harikalar ülkesinde her şey mükemmel. | Open Subtitles | أنا سعيدة كل شيء جميل هنا في أرض العجائب |
Uzun zaman önce uzak bir diyarda Ben, Aku, karanlığın biçim değiştiren efendisi korkunç bir kötülüğü serbest bıraktım. | Open Subtitles | منذ فترة طويلة في أرض بعيدة، ل، أكو... على شكل تحول ماجستير في الظلام... أطلق العنان لشر لا يوصف. |
"Körler diyarında tek gözlü adam kraldır." | Open Subtitles | في أرض العميان ان الرجل ذو العين الواحدة ملك |
Yine kendinizi yabancı bir ülkede, yabancılarla çevrili bulursanız gülümsemek size oldukça çok zaman tanıyacaktır. | TED | ولكن إذا وجدت نفسك يوماً ما محاطاً بالغرباء في أرض غريبة، فإن ابتسامة ودية يمكن أن تساعد كثيراً. |
Onlara eşit bir şekilde davranan bir yerde yaşamak istemişler, hamburger salonlarıyla dolu olan bir yerde. | Open Subtitles | أرادوا العيش في أرض يعاملون بها كغيرهم أرض مليئة بالبرغر |
Bir tanesi özel mülkte, bir tanesi açık alanda, diğeri ise kasabanın sınırında. | Open Subtitles | إذن إحداهما في أرض خاصة والأخرى في حقل مفتوح والأخرى على حافة البلدة |
Bu da seni Ölüler Diyarı'ndaki şu kayayı itecek başka birini bulmaya iki adım daha yaklaştırıyor. | Open Subtitles | وهذا يجعلك تقترب خطوتين مما تسعى إليه: أن تجد شخصاً يتعذب مكانك بدفع الصخرة في أرض الأموات |
Sadece Kralın Şehri'nde çivileri süslerken ne kadar müthiş görüneceklerini düşündüm. | Open Subtitles | أنه فقط أني أعتقد أنهم سوف يظهرون رائعين لتزيين في أرض الملك |
İnsanların topraklarında uzun zaman dolaştım seni arayarak, kardeşim Osiris. | Open Subtitles | لقد تجولت في أرض الرجال كلها بحثاً عنك يا شقيق أوزيريس |
Onunla Kutsal Topraklar'da tanıştım. Şüphesiz tanıdığım en bilge insandır. | Open Subtitles | قابلتة في أرض القداسة إنه بلا شك أكثر حكيم قابلته |
Gözümü kırptım vekendimi, 2.000 mil uzaktaki terk edilmiş bir arazide yerde buldum. | Open Subtitles | تعرضت لتشوش لأستيقظ وأجد نفسي وجهي على الأرض في أرض مهجورة على بعد 2000 ميل |
Efsanenin ve büyünün var olduğu zamanlarda büyük bir krallığın kaderi bir genç çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الخرافة ووقت السحر مصير المملكة العظيمة معلقة على عاتق ولد صغير أسمه .. |
Kimse onları "Savaş alanındaki Kirli Maddelerin Etkileri" hakkında uyarmadı. | Open Subtitles | لا أحد يكلمهم عن الأفعال المكملة و عن الملوثات في أرض المعركة |