ويكيبيديا

    "في جيبه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Cebinde
        
    • Cebindeki
        
    • cebinden
        
    • Cebine
        
    • ceplerinde
        
    • cebindeymiş
        
    Kör bir adam bile elmasların onun Cebinde bulunduğunu görebilir. TED يمكن للرجل الأعمى أن يرى أن الماس ينتهي في جيبه.
    Atkins onu öldürmüş ancak Cebinde bir servet yattığını... asla bilmiyormuş. Open Subtitles قام أتكينس بقتله و لم يكن يعرف بوجود ثروة في جيبه
    Bir ayakkabısı yok, cüzdanı yok ama Cebinde birkaç dolar var. Open Subtitles ينقصه حذاء لا توجد محفظه ولكن كان هناك دولارات في جيبه
    Cebindeki paraların sesinden! O gün ben hiçbir şey alamadım. Open Subtitles سمعت صوت عملات في جيبه ولم نكن استقبلنا شيء يومها
    Bilsin ki, o küçücük yumruğunu bize doğru sallayacak olursa öyle bir ısırırız ki, ellerini cebinden çıkardığına pişman olur! Open Subtitles أخبره إن كان يريد تسديد قبضته نحونا فإننا جاهزون لأن نردها له وسيتمنى لو أبقى يداه في جيبه
    Hangi çocuk bir buçuk milyon dolarlık çalıntı malı Cebinde taşımak istemez ki? TED لأنه ما من قرصان صغير يريد أن يحمل في جيبه من البضائع المسروقة ما قيمته مليون ونصف دولار
    birini yatağımızdaki yastıkların altında ve üçüncüsünü her zaman Cebinde. TED وضع واحد تحت مخدات سريرنا، والثالث حفظه في جيبه طوال الوقت.
    Demek istediğim, etrafta Cebinde elektron mikroskobu taşıyan kim var? TED أعني،من الذي يستطيع حمل مجهر إلكتروني في جيبه ؟
    Hep Cebinde iki dolar, yedi senti olan birkaç avanağı alıyorlar. Open Subtitles دائما تأتي بشخص ما ذو دولارين وسبعة سنت في جيبه
    En azından Cebinde her zaman bir at listesi taşırdı eskiden. Open Subtitles على الأقل فقد كان يحمل قوائم في جيبه طوال الوقت تتعلق بالخيول
    Cebinde para olan adam barışın değerini bilir. Open Subtitles عندما يحصل رجل على نقود في جيبه يبدأ بتقدير السلام
    Şey, bu şey uzunlamasına katlanmış, tıpkı onu Cebinde taşıyan biri gibi. Open Subtitles إنها ورقة مطوية بالطول وكأن أحداَ كان يحملها في جيبه
    Yani, merdivenden boydan boya gözlük Cebinde yuvarlanmış ve gözlük kırılmamışsa... Open Subtitles أعني لو سقط فعلاَ من السلم والنظارة ليست في جيبه فما كانت لتتحطم
    Bu Cebinde parası vardır, ayrıca elleri doludur. Open Subtitles لأن هذا يعني أن لديه أموالاً في جيبه وأن يديه مشغولتان
    Onun genellikle kullandığı gözlüğü kontakt lenslere alışıncaya değin yedek olarak Cebinde tutuyordu. Open Subtitles نظارته العادية احتفظ بها كدعم في جيبه حتى أصبح يستعمل العدسات
    Size acayip gelmiyor mu, müfettiş, böyle ince hesaplanmış bir cinayet işleyen birinin, Cebinde zehirle yakalanması? Open Subtitles ألا ترى سيدي المفتش, أنه بحساب الجريمة أن يتم اكتشاف الزجاجة التي تحمل السم في جيبه ؟
    Belki Cebindeki bir şeyi tutuyordur. Open Subtitles ربما هو يتمسك بشدة بشيء في جيبه مثل ماذا؟
    Cebindeki isimler İngiltere'de çalışan Alman ajanları. Open Subtitles الاسماء في جيبه هي اسماء عملاء المان يعملون في بريطانيا
    Dilinden espri, cebinden çocuklara verdiği romlu şekerleme eksik olmazdı. Open Subtitles كان دائماً مستعداً بنكتة أو كرات الرم في جيبه من أجل الأطفال
    Dışarıda bıçak yarasıyla bulduğumuz yaşlı adamın cebinden bu çıktı. Open Subtitles الرجل الذي وجدناه مطعونًا في المقاطعة، كان لديه هذا في جيبه.
    Topu Cebine koyar... ..ve kızlar geldiğinde ısırgan otlarının arasında arıyormuş numarası yapar. Open Subtitles قام بوضعها في جيبه. وحين جاءت الفتيات, تظاهر بأنّه يبحث عنها بين النباتات.
    ceplerinde bir hayli bozuk para taşırdı. Yürürken şıngırdardı. Open Subtitles كان يحمل معه الكثير من العملات المعدنية في جيبه وكانت تصدر صوتا كلما يمشى
    Düştüğünde cebindeymiş, o yüzden onun gibi ezme olmuş. Open Subtitles كان في جيبه عندما سقط، لذا هو محطّم بقدره،

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد