Rakibin cebine yerleştirildiğinde adam öldürücü silahları ve yeri saptamak kesin gibi. | Open Subtitles | عندما يوضع في جيوب الاعداء المضاد للأفراد و تعديل الموقع يبدو واضح |
Bazen montumun cebine çok önemli şeyler koyarım. | Open Subtitles | احيانا نترك أشياء مهمه جدا في جيوب معطفنا |
Siz Edward'ın cebine 50, 60 milyon sterlini koyan gerzeklersiniz. | Open Subtitles | الذين يضعون خمسون او ستون مليونا في جيوب ادوارد |
Ama benimle, cebine parasını koyan sağlık giderlerini ödeyen adamla buluşmaya gelince geç kalıyor. | Open Subtitles | ولكن لمقابلتي، الرجل الذي يضع المال في جيوب لها ويدفع فواتيرها الطبية، أنها في وقت متأخر. |
Sahnede gözüne spot ışığı tutulmuşken, bir erkeğin cebindeki elması bir tek sen görebilirsin. | Open Subtitles | أتدرين أنك الوحيدة على المسرح بإشعاع نور بعينيك ترى الألماس في جيوب الرجال |
Siz Büyük Danton'sunuz. Londra'da gösterinizi izledim. Seyircinin cebindeki tüm nesneleri tahmin etmiştiniz tam yedi kez. | Open Subtitles | انت دانتون العظيم ، شاهدت عرضك بلندن سبع مرات عندما خمنت كل ما في جيوب الحضور |
Peki bu para Amerikalının cebine giriyor mu? | Open Subtitles | وهل يضع أي مال في جيوب الأمريكين؟ |
Bennett'lerin ve Harlan bölgesi insanlarının cebine büyük para bırakacaktır. | Open Subtitles | الكثير من المال في جيوب العاملين لمقاطعة " بينيت " و " هارلن " |