Bugün, yani 100 yıl sonra, hepinizi, benimle -37 yaşında ve Yale mezunu bir profesörle- müthiş bir yolculuğa davet ediyorum. | TED | إذن اليوم، بعد 100 سنة، أدعوكم جميعا في رحلة رائعة معي، خريجة جامعة ييل وأستاذة جامعية بالغة من العمر 37 عاما، |
Sonra ailesi bir yolculuğa çıkıyor ve kızı eve kilitliyorlar. | Open Subtitles | ثم يذهب الوالدان في رحلة ويبقيان الفتاة محبوسة في المنزل |
Karısına iş gezisine gittiğini söylemiş bir daha geri dönmemiş. | Open Subtitles | أخبر زوجته بأنه ذاهب في رحلة عمل ولم يصل أبداً |
Bir sorun yok. Sadece kısa bir geziye çıkmak durumundayım. | Open Subtitles | لاشيء , و لكن حدث أنني ذاهب في رحلة قصيرة |
Zamanında başvurmalıydım, bu Seyahate çıkmamalıydım. | Open Subtitles | رغبت فى ذلك حينها ، و ليس القدوم في رحلة من هذا القبيل |
Onu geçen yaz Fransa'nın güneyinde bir şarap tatma gezisinde almıştım. | Open Subtitles | لقد جلبته في رحلة تذوق نبيذ عبر جنوب فرنسا الصيف الفائت |
Sizi denizin derinliklerinde bir gezintiye çıkarmak ve en küçük ev sahipleri olan mikropların gözünden baktırmak istiyorum. | TED | أود أن آخذكم في رحلة إلى البحر، للنظر لها من منظور أصغر ساكنيها: الميكروبات. |
Okuldan mezun oldum, ve en yakın iki arkadaşımla bir yolculuğa çıktım. | TED | فقد تخرجت من الجامعة وذهبت في رحلة مطولة عبر البلاد مع 2 من اقرب اصدقائي |
Tom Zimmerman: Sizi, Kıdemliler olarak adlandırdığımız varlıkları ziyaret etmek için fantastik bir yolculuğa çıkarmak isteriz. | TED | توم زيمرمان: نود أن نأخذكم في رحلة مدهشة لزيارة الكائنات التي نسميها الأجداد. |
Ama ilk önce, sizi kısa bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. | TED | ولكن في البداية، أود أخذكم في رحلة صغيرة. |
Önümüzdeki dört gün boyunca harika bir yolculuğa çıkacağız. | TED | نحن في رحلة مذهلة في الأربعة أيام القادمة. |
Önümüzdeki 18 dakika boyunca sizi bir yolculuğa çıkaracağım. | TED | في ال 18 دقيقة القادمة سوف اخذكم في رحلة. |
Bir tanesi yılan derisi elbisesini giyip iş gezisine dahi çıkıyor. | Open Subtitles | هنالك واحد كان يرتدي جلد ثعبان كبذلة ويذهب في رحلة عمل |
Hiç sosyal hayatım olmadığı için tek başıma rafting gezisine gittim. | TED | كما ذهبت في رحلة تجديف نهريّة لوحدي، لأنني لا أملك حياة اجتماعيّة. |
Sizi orman tepe örtüsüne bir geziye götürmek, tepe örtüsü araştırmacılarının neler aradığını, ve bilim dünyası dışında, insanlarla nasıl iletişim kurduklarını paylaşmak isterim. | TED | أود أن أخذكم جميعا في رحلة للوصول إلى مظلة الغابات، وأطلعكم على ما يبحث عنه الباحثين وأيضا كيف انهم يتواصلون مع الآخرين خارج العلم. |
Bu haftasonu bir geziye gitmek istediğini biliyorum, bu yüzden... | Open Subtitles | أعلم أنك تريدين الذهاب في رحلة نهاية الأسبوع ولهذا |
Zamanında başvurmalıydım, bu Seyahate çıkmamalıydım. | Open Subtitles | رغبت فى ذلك حينها ، و ليس القدوم في رحلة من هذا القبيل |
Bir rafting gezisinde dolambaçlı bir yol izleyen sarmal bir girdap. | TED | الدوامة اللولبية هي التي تحرك المسارات في رحلة تجديف واسعة |
Seth'in çıkması gerekiyor. Ufak bir gezintiye çıkacak. | Open Subtitles | سيث يجب أن يُعذر فهو ذاهب في رحلة ميدانية |
Arabayla gezmeye çıktığını biliyorum, çünkü arabası kuzeyde bir yerde bozulmuştu. | Open Subtitles | لكنني أعلم أنه ذهب في رحلة بالسيارة لأن شاحنته تعطلت شمالا |
Beni buradan çıkartmalı,.. ...dengemi tekrar sağlayabilmem için beni tatile çıkarmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تخرجني من هنا و ترسلني في رحلة لإستعادة تناغمي |
Genellikle bir hikaye bir zafer hikayesidir, bir mücadele hikayesi; karşı taraflar vardır, kötü veya cahil, serüvende bir kişi vardır, yolculuk yapan biri ve bir yabancı kasabaya gelir. | TED | عادة ما تكون القصة قصة انتصار أو نضال؛ هناك قوى مضادة، والتي هي إما شريرة أو جاهلة؛ هناك شخص في رحلة استكشافية، وشخص يقوم برحلة، ويأتي شخص غريب إلى المدينة. |
Bu gece beni iki haftalık bir gemi turuna çıkaracak. | Open Subtitles | سيأخدني في رحلة لأسبوعين على متن باخرة في هذه الليلة |
Küçük günlük bir gezide. Görünüşe göre erkek arkadaşınla çözülmemiş bazı meseleleri varmış. | Open Subtitles | إنّه في رحلة نهاريّة موجزة، واضح أنّ لديه عملًا عالقًا مع خليلك. |
1986 yılındaki bu 70 günlük yolculukta beni buraya getiren bir şeyler oldu ve canımı yaktı. | TED | لكن هناك شي حصل لي في رحلة الـ 70 يوماً تلك في عام 1986 أحضرني إلى هنا، وآلمني. |
Bütün yönetim kadrosu bir şirket gezisi için şehir dışında. | Open Subtitles | الطاقم الاداري الأعلى بكامله سافر في رحلة الشركة |