Lütfen bu hafta sonu başıma gelen sadece kötü şey bu olsaydı. | Open Subtitles | بحقـك، كأن هذا كان أسوأ ما حدث لي في عطلة نهاية الأسبوع |
Bu hafta sonu korkunç yoğun. Londra'ya gidiyorum. Üç saat sonra Londra'ya gidiyorum. | Open Subtitles | إنني مشغولة جداً في عطلة نهاية الأسبوع سأسافر إلى لندن بعد ثلاث ساعات |
Bu hafta sonu New Mexico'ya gideceğiz, sonra tur bitiyor. | Open Subtitles | نيو ميكسكو في عطلة نهاية الأسبوع ومن ثم ستنتهي الجولة |
hafta sonları burada hiç kimse kalmaz. - Gelir misin? | Open Subtitles | لا يوجد أحد أبداً هنا يبقى في عطلة نهاية الأسبوع |
Şimdi çalışmama izin verirsen, seninle bu haftasonu oynayacağım. | Open Subtitles | لإذا تركتيني أدرس الآن فسألعب معك في عطلة نهاية الأسبوع |
Bunu aslına bakarsanız, mühendislerimizden biri, Dom, bir hafta sonunda geliştirdi. | TED | وهو شيء قام أحد مهندسينا، اسمه دوم, ببناءه في عطلة نهاية الأسبوع. |
Bu genellikle hafta sonu arkadaşlarım dışarıda oynarken mutfak masamızda okuma dersleri yapmak demekti. | TED | عادة ما تضمن هذا القراءة في عطلة نهاية الأسبوع على طاولة المطبخ بينما أصدقائي يلعبون خارجًا. |
Cheryl birçok çocuğunun hafta sonu hiç yemek yemediğini söyledi. | TED | انظروا، شرحت شيريل بأنه وبالنسبة إلى العديد من أطفالها، لا توجد وجبات غذائية في عطلة نهاية الأسبوع. |
İstediğin zaman onları deneyebilirsin. İstersen hafta sonu evine götür. | Open Subtitles | حاولي معهم في أي وقت يمكنكِ ذلك في عطلة نهاية الأسبوع |
Çalışmadığım her hafta sonu giderim. | Open Subtitles | أذهب في عطلة نهاية الأسبوع عندما لا يكون عندي عمل. |
Belki bu hafta sonu sizinkilerin oraya gideriz. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا يُمْكِنُنا أَنْ نذهب إلى مكانِ عائلتك في عطلة نهاية الأسبوع هذه |
hafta sonu için çocuklara bakmayı kabul ettiler. | Open Subtitles | حسناً، إنهما موافقان على أخذ الأطفال في عطلة نهاية الأسبوع |
Bununla birlikte izin zamanım geldi ve bu hafta sonu gidiyorum. | Open Subtitles | علاوة على ذلك، انا ذاهب في عطلة نهاية الأسبوع. |
Bununla birlikte izin zamanım geldi ve bu hafta sonu gidiyorum. | Open Subtitles | علاوة على ذلك، انا ذاهب في عطلة نهاية الأسبوع. |
Joe'la hafta sonu geziye gidiyoruz. Ama pazartesi ilk işim kendime bir ev aramak olacak. | Open Subtitles | و جو ذاهبون معا في عطلة نهاية الأسبوع نهاية الأسبوع أول شئ سأفعله الإثنين هو البحث عن مكان خاص |
Ama kaybederseniz hafta sonu bir dağ kaçamağı yaparız. | Open Subtitles | إذا خسر فريقك ، نذهب إلى الجبال في عطلة نهاية الأسبوع |
Fay halaya, o hafta sonu ne olmuştu? | Open Subtitles | ما حدث للعمّة فايكان في عطلة نهاية الأسبوع ؟ |
Evet. Bir hafta sonu oraya gitmiştim ve öpüşürken oda arkadaşı ve onun erkek arkadaşını bizi gördü. | Open Subtitles | في عطلة نهاية الأسبوع الماضية، كنت بالأسفل هناك، وكنا نقبّل بعضنا مودعين. |
Haftanın her günü terörü kınayan bir websitesi, hafta sonları da dâhil. | TED | إنه الموقع الإلكتروني الذي ينددُ بالإرهاب في كل أيام الأسبوع، بينما يتوقف في عطلة نهاية الأسبوع. |
İnsanlar hafta sonları hayat dolu oluyorlar. | TED | أعني، البشر مدهشون في عطلة نهاية الأسبوع. |
bu haftasonu futbol maçına gel. | Open Subtitles | تعال لمباراة كرة القدم في عطلة نهاية الأسبوع. فريقنا يحتاج إلى تشجيع. |
hafta sonunda bunu telafi ederiz. Birlikte şehir dışına çıkarız. | Open Subtitles | أنا سوف أعوضكي في عطلة نهاية الأسبوع سوف نذهب لركوب البلاد |
Haftasonu için beni burada yalnız başıma bırakıp giden sensin. | Open Subtitles | أنت من تركني في عطلة نهاية الأسبوع تركتني هنا بمفردي |