"في كثير من" - ترجمة من عربي إلى تركي

• birçok
• çoğu
• pek çok
• sıklıkla
• çoğunlukla
• genelde
• sık
• bir sürü
• Bir çok
• Genellikle
• çoğunda

Çünkü birçok algıda, düzenli bir lider yanlışlardan kaçınmayı sever.
لأن في كثير من الحواس ، لأن قائد المؤسسة يرغب بتجنب الأخطاء.

Birkaç yıl içinde, günlük hayatta kullandığımız birçok malzemede kullanılmaya başlanacaklar.
خلال سنوات قليلة ستكون في كثير من الاشياء والتكنولوجيا التي نستخدمها يوميا.

Krallıkları için yapılan savaşlar, çoğu zaman çok acımasız olurdu.
القتال من أجل مملكتهم كان في كثير من الأوقات صعباً.

pek çok durumda pigmentleri ve gözleri yoktur, bu hayvanlar aynı zamanda son derece uzun yaşarlar.
ليس لديهم لون ولا عيون في كثير من الحالات، وهذه الحيوانات أيضا تعيش طويلًا.

sıklıkla, onun hakkında hayaller görüyorum özellikle de onun parfümünü kokladığım zamanlar.
لكن في كثير من الأحيانِ، تأتِني صور لها، خاصّةً حينما أشمّ عطرها.

Ve bir felç ya da başka bir komplikasyon durumunda tek seçenek çoğunlukla tekerlekli sandalyedir.
والذي يبدو لهم بصورة جلية في كثير من الاحيان نتيجة مضاعفات صحية ان الكرسي المتحرك هو خيارهم الوحيد للاستمرار في التحرك

Mutsuz bir çocukluk genelde insanların konuşmak isteyeceği bir şey değildir.
حسناً، طفولة حزينة شيء لا يناقشه الناس في كثير من الأحيان.

birçok açıdan, bir binanın hemen yanındaki caddeden bakıldığında nasıl göründüğüne bakabilirsiniz.
في كثير من الحالات، يمكنك أن ترى أيضا كيف يبدو مبنى من شارع مجاور.

birçok karakterin, hatalarını tekrarladıkları ataları için benzer isimleri ve özellikleri vardır.
العديد من الشخصيات لها أسماء متشابهة وملامح تشبه أسلافهم، الذين يكررون أخطاءهم في كثير من الأحيان.

Bilginin birçok alanında, ağaçlardan ağlara doğru geçişi görebiliriz.
ويمكننا أن نرى هذا التحول من الأشجار إلى الشبكات في كثير من مجالات المعرفة.

çoğu zaman aile üyeleri hastalardan önce fark eder bunu.
في كثير من الأحيان فرد من العائلة يلاحظ قبل المريض

çoğu insan, evlerinin ne durumda olduğunu Virtual Earth'den gördü.
في كثير من الأحيان كان أول ما يرون ما حدث لمنازلهم كان في الأرض الإفتراضية

İşçiler çok nadiren yaptıkları ürünler hakkında konuşurlardı. Ve çoğu zaman ne yaptıklarını tarif etmekte güçlük çekerlerdi.
العمال نادرا ما تحدثوا عن المنتجات التي صنعوها، وكان لديهم في كثير من الأحيان صعوبة كبيرة في شرح ما فعلوه بالضبط.

Uyum ve konsensüs için çabalamıza rağmen, pek çok durumda hata ve anlaşmazlık doğal olarak beklenmeli.
على الرغم من أننا قد نسعى لتحقيق الوئام والإجماع، في كثير من الحالات، الخطأ والاختلاف ينبغي أن يتوقع وبشكل طبيعي.

pek çok vakada mağdur, tüm umudunu kaybetmiş ve olay yerinde vefat etmiş.
في كثير من الحالات، بعد فقدان الأمل تماماً، تسقط الضحية ميتة بمكانها.

pek çok bakıcının söylediğine göre işverenlerin, onları destekleyecek buna uygun politikaları yok.
كثير من مقدمي الرعاية يفيدون أنه في كثير من الأحيان، لا يملك أصحاب العمل سياسات كافية لدعمهم.

Ama daha sıklıkla bu sinyal seviyesi güçlü ya da zayıf olarak tanımlanır.
لكن في كثير من الأحيان, الأتصال يكون موصوف بكل بساطة بالقوة أو الضعف.

çoğunlukla telefondaki yaşlı der ki: "Bana tavsiye verir misiniz?"
في كثير من الأحيان كبار السن يسألون في المكالمات الهاتفية من فضلك هل يمكنك أن تعطيني بعض النصائح ؟

Parmak izleri genelde yakılır ceset de bir nehre atılır veya kokuyu yok etmek için kimyasallarla birlikte gömülür.
بصمات الأصابع في كثير من الأحيان تحرق والجسد يلقى في نهر أو يدفن مع المواد الكيميائية للقضاء على الرائحة

Kızımın ölümünden beri bunu çok sık düşünür oldum, eğer yaşasaydı... onun bir şirketi yönetmesi... çok olağandışı bir şey olurdu.
أنا في كثير من الأحيان منذ وفاة ابنتي إذا كانت قد عاشت، أنها كان يمكن أن يكون المحتمل لادارة الأعمال التجارية.

Elimizde olan tüm kanıtlar, karanlık maddenin orada olduğunu söylüyor ve gökleri dolduran o güzel sarmal galaksilerde olan bir sürü şeyi açıklıyor.
كل الأدلة التي نملكها تثبت أن المادة المظلمة موجودة وذلك يتمثل في كثير من الأشياء في تلك المجرات اللولبية الجميلة التي تملؤ السماء.

Bir çok işte çalıştım. Şimdi elektrikçiyim ve çok memnunum.
لقد عملت في كثير من المجالات لقد كنت عامل مكتبي

KB: İnsanlar Genellikle benim için üzülüyorlar.
خالدة: الناس في كثير من الأوقات يشعرون بالأسف حيالي

Söylediklerini düşündüm ve bir çoğunda haklıydın.
لقد فكرت كثيرا بما قلت؟ وكنت علي صواب في كثير من الاشياء