Böyle bir zamanda bu senin için iyi bir teselli olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون ذلك راحة حقيقية لك في مثل هذا الوقت. |
Hem de Böyle bir yerde... Ne anlamı var da... | Open Subtitles | .. في مثل هذا المكان .. ماهو المغزى من ذلك |
Böyle bir yerdeki katılımımı haklı kılacak yeterli bir farklılık için muhtemelen neyi söyleyebilirdim? | TED | وما الذي يمكن أن أقول ليكون مميزاً بما يكفي ليبرز أهليتي للمشاركه في مثل هذا الحدث |
Ama bu bizim için çok rahatsız edici Böyle bir dünyada yaşadığımızı kabul etmek. | TED | لكن من غير المريح لنا بشدة الإعتراف بأننا نعيش في مثل هذا العالم. |
Eskiden babam öyle derdi haziranda hava bu kadar sıcak olduğunda. | Open Subtitles | هذا ما كان يقوله لي والدي في مثل هذا الجو الحار |
Gecenin bu vaktinde burada ne yapıyorsun, getirdiğin bu yaratıkla? | Open Subtitles | مالذي تفعلينه هنا في مثل هذا الوقت؟ وتحضرين هذه المخلوقة؟ |
Böyle bir şok anında ne kadar yardımcı olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | أنت لَنْ تَعْرفَ كَمْ كَانَ هو مساعد لي في مثل هذا الحظةِ الصادمةِ |
Böyle bir zamanda, San Francisco'ya gidemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أذهب إلى سان فرانسيسكو في مثل هذا الوقت |
Böyle bir zamanda nasıl heyecenlanabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك الحصول على الإثارة في مثل هذا الوقت ؟ |
Daha önce hiç Böyle bir şey uçurmadığımı biliyorsun. | Open Subtitles | اتَعْرفُ لمَ احلق في مثل هذا المطر من قبل. |
Eric olsaydı Böyle bir durumda ne yapardı sence? | Open Subtitles | ماذا في رأيك كان اريك يفعل في مثل هذا الوضع؟ |
İnsanın Böyle bir günde nasıl bir sorunu olabilir ki? | Open Subtitles | كيف لأي أحد في هذا العالم عنده مشكلة في مثل هذا اليوم؟ |
Bunu görecek kadar yaşadığım ve Böyle bir yeri görünce anladığım için! | Open Subtitles | وبأنني عشت لرؤيته ورأيته في مثل هذا المكان |
Onu Böyle bir maceraya girişmeden önce düşünecektin. | Open Subtitles | هو لا بدَّ وأنْ فكّرَ بشأن ذلك قَبْلَ أَنْ يَكُونُ التغليف في مثل هذا المغامرةِ. |
Onu Böyle bir maceraya girişmeden önce düşünecektin. | Open Subtitles | هو لا بدَّ وأنْ فكّرَ بشأن الذي قبل ذلك يَكُونُ التغليف في مثل هذا المغامرةِ. |
Neden Böyle bir şey yaptığın hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | ليس لدي ادنى فكره عن دخولك في مثل هذا النوع من الهراء |
Ama Böyle bir şeyden şüphelenmek bile benim için doğru yerine geçer. | Open Subtitles | و لكن الوهم في مثل هذا . يكفي للحلول محل الحقيقة |
İnsanlar hayatları boyunca nasıl Böyle bir yerde yaşarlar? | Open Subtitles | كيف يمكن للناس أن يعيشوا في مثل هذا مكان , طيلة حياتهم ؟ |
Bahse girerim sen şimdi bu yaştaki iki çocuğun, Böyle bir zamanda rahip ve haham olmak istemelerine şaşıyorsundur. | Open Subtitles | لابد أنك تتساءل ما الذي يدفع طفلين .. في مثل هذا العمر للتفكير في أن يصبحا قسا وحاخاما |
Büyükannesi çay yapmak için kalkınca, onu benim kucağıma yerleştirdi ve hiç bu kadar bir deri bir kemik kalmış bir çocuk görmemiştim. | TED | عندما قامت جدته لصنع الشاي، وضعته في حضني ولم أشعر قط بطفل في مثل هذا الهزال |
bu kadar kısa sürede değişebileceğine inanmazdım. | Open Subtitles | أنا ما كنت سأعتقده محتمل في مثل هذا الوقت القصير. |
- Gecenin bu saati ve arka kapıdan giriyorsun. | Open Subtitles | عبر الباب الخلفي في مثل هذا الوقت من اللّيل |