yapay bir elektrik alanı oluşturmak için bir alan jeneratörüne eklenen harici olarak yerleştirilmiş transdürler kullanılır. Hücresel uzay istasyonu | TED | الحقول المعالجة للورم تستعمل محولات طاقة موضوعة خارجيا موصولة بموّلد حقل لتخلق حقل كهربائي اصطناعي في محطة الفضاء تلك. |
İki kez uzay taşıma aracında uçtum ve Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yaklaşık altı ay geçirdim. | TED | لقد سافرت بالمكوك الفضائي مرتين، ولقد عشت في محطة الفضاء الدولية لستة أشهر تقرييا. |
Demek istediğim trajik olan tren istasyonundaki ölümüydü, hayatıyla çok fazla uyumluydu, biliyor musunuz? | TED | و بالرغم من الطريقة المأساوية التي توفي بيها في محطة قطار كانت وفاته متناسقة مع نمط حياته. |
Bana İncil'i verdi, beni tren istasyonuna oturttu ve okumamı söyledi. | Open Subtitles | لذا قد أعطتني الإنجيل، وأجلستني في محطة القطار، وأخبرتني أن أقرأه |
Kızını tanımakta zorluk çekersen... ..Glen Cove İstasyonu'ndaki en şık kadın ben olacağım. | Open Subtitles | لو حصلت صعوبات في التعرف على ابنتك سأكون أكثر النساء أناقة في محطة قلين كوف |
Keleti istasyonunda bir lokomotifle çarpıştığı doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيح أنه اصطدم بقاطرة في محطة كيليتيه؟ |
Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yeterince zaman geçirmediyseniz bu muhtemelen aşina olduğunuz bir manzara değildir. | TED | إلا إذا كنتم قضيتم وقتًا لا بأس به في محطة الفضاء العالمية، قد لا يكون هذا المنظر مألوفًا جدًا لكم. |
Uzayda, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yörüngeli bir laboratuvarımız var. | TED | في الفضاء، لدينا مختبر في محطة الفضاء الدولية. |
Polis arabasını Berkeley Meydanı Tren İstasyonu'nda buldu. | Open Subtitles | البوليس عثر على سيارته في محطة القطار بميدان بيركلي |
Benzin istasyonundaki patronunu öldürdüğü gibi onu da öldürecek. | Open Subtitles | سوف يقتلها كما قتل رئيسه في محطة البنزين |
Simon der ki, telefon kulübesine ulaşın... 10:20'ye kadar Wall Street istasyonundaki haber kulübesinin yanına ya da 3 numaralı tren ve onun yolcuları buharlaşırlar. | Open Subtitles | يقول سايمون اذهب الى الهاتف العمومي بالقررب من الكشك في محطة وال ستريت عند10 و 20 نصف ساعة او يتبخر القطار رقم3 و ركابه |
Tren istasyonuna geldiğinde kahkahalar atıp kaşınarak, yapacak bir şey olması ne güzel diyen ihtiyar. | Open Subtitles | واحد الذي جاء راكبا في الخلف في محطة القطار ضحك وخدش، قائلا كم من الجيد ان يكون لديك شيء للقيام به |
Von Doom uzay istasyonuna son yolculuğumuzda radyoaktif bir enerjiye maruz kaldık. | Open Subtitles | أثناء بحثنا في محطة كونية تعرضنا إلى طاقة من جاذبية صفر لانزال نحاول التعرف على النشاط اإشعاعي |
Bu yüzden olabildiğince çabuk şekilde Wilhelmstrasse'yi geçeceğiz ve Kaiserdorf Metro İstasyonu'ndaki sığınağa gideceğiz. | Open Subtitles | لذلك علينا أن نقطع ويلهمستراس بأسرع وقت. إلى الملجأ في محطة المترو كاسيردورف. |
Benzin istasyonunda bir şeyler oluyor. Oldukça kalabalık. | Open Subtitles | شيئا مايحدث في محطة البنزين الحشد كبير.. |
Onunla Dixie Stop'ta buluşmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا مقابلته في محطة ديكسي |
Bu harita toplam büyüklük olarak nispeten küçük ve bu yüzden yine de katlanır harita olarak tutabileceğiniz ya da bir otobüs durağında makul ölçüdeki bir reklam alanında gösterebileceğiniz bir şey. | TED | الخريطة بشكل عام صغيرة نسبياً ليمكن حملها كخريطة قابلة للطي أو عرضها بحجم معقول في صندوق عرض في محطة الحافلات |
Bradley Uluslararası Terminali Beni Ed ile girlikte gece bırakmıştı. | Open Subtitles | في محطة برادلي الدولية فى الليله التى تركني فيها مع أد. |
Radyoda eskiler kanalında sürekli çalar. | Open Subtitles | أحبها إنهم يذيعونها كثيراً في محطة الأغاني القديمة |
Beni istasyonda neden bıraktığını mı, anlatmaya geldin? | Open Subtitles | لماذا عدت؟ لتخبريني سبب هروبك مني في محطة القطار؟ |
yakında diğer satış gibi olacağını umuyoruz. Aslında hemen yanındaki çoğu metro merkezinde, | TED | ونأمل عمل إصدار آخر قريبًا جدًا أودّ في الحقيقة أن أجعلها في محطة المترو، |
Büyük annemi otobüs terminalinde buldukları zamanki gibi miydi? | Open Subtitles | ،هل ذلك مثل تلك المرة عندما وجدا جدّي في محطة الحافلات؟ |
Devlet sponsorluğunda devam eden gizli FBI operasyonunda görev alan ajan Fong, operasyon dahilinde geldiği Merkez İstasyonu'na ulaşmasından kısa bir süre sonra kaçırılarak öldürülmüştür. | Open Subtitles | فونغ، الذي كان يعمل بصفة متخفية كجزء من عملية خداع مصرح لها من المكتب اُختطف وقُتل بعد وقت قصير من وصوله في محطة يونيون |
Tren istasyonundayım. Gece treniyle Bombay'dan yeni geldim. Gel de beni al. | Open Subtitles | أنا في محطة القطار, وقدمت إلى هنا من مومباي, في القطار الليلي اللعين, تعال إلى هنا وأوصلني . |