Kampanyamız, internet üzerinde benzer hikâyeler paylaşan kazazedelerin seslerini yükseltti. | TED | حملتنا أوصلت أصوات الناجين اللذين نشروا قصصا مشابهة على الإنترنت |
Yukarıdaki adam hikâyeler anlatıyor. Şu adam organdan ağıt yakıyor. | Open Subtitles | الرجل هناك يحكي قصصا ذلك الرجل يعزف على آلة الأورغن |
Gizli ilişki kuranların, asıl ilişkilerinin ne kadar iyi olduğunu fark edip bu saçmalığa son verdiğiyle ilgili bir sürü hikaye duyduk. | Open Subtitles | لقد سمعت قصصا عن الشؤون حيث يدرك الناس عظمت العلاقة الأخرى المترتبة عليها هي وتنتهي من دون أي شخص يجري في حيرة. |
Bu insanların çoğu sıradan insanlar. İncelik, cesaret, namus ve onur ile yaşadıkları hayatlarıyla ilgili konuşuyorlar ve bu hikayeleri duyduğunuzda bazen kutsal topraklarda yürüyor gibi hissediyorsunuz. | TED | لهذا الكثير من هذه القصص لأناس عاديين يتحدثون عن حيوات عاشوها بطيبة وشجاعة، بعفة وكرامة، وحين تسمع قصصا كهذه يخامرك شعورٌ ما بأنك تخطو فوق أرض مقدسة. |
Babası, bu boğalardan yola çıkarak oğluna buradaki uygarlık ve eserleriyle ilgili hikayeler anlatırdı. | TED | والأب كان يستعمل تلك الثيران ليخبر الطفل قصصا حول تلك الحضارة وأعمالها. |
Sana hikâyelerini anlatabilirim. Tüh. Laverne, daha fazla insan öldürmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | يمكنني أخبارك قصصا لافيرن , لا يمكننا السماح له بقتل اناسا اكثر |
Araplar, kampta kuskus hakkında hikâyeler anlatıyorlardı ve beni adeta büyülediler. | Open Subtitles | هؤلاء العرب ، يروون قصصا عن الكسكس في المخيم لقد فتنوني |
Yüzyıllardır, yerli kadınlar dokuma tezgâhlarında karmaşık desenler işleyerek hikâyeler anlatıyorlar ve umulmadık bir maharet, yeni cihaz için bize yardımcı oldu. | TED | لعدة قرون، روت نساء الشعوب الأصلية قصصا عبر نسج أنماط معقدة على النول، ومهارة غير متوقعة ساعدتنا في الجهاز الجديد. |
Ama diyet kanseri iyileştirmeseydi bile yine Belle'ninki gibi hikâyeler görürdük. | TED | لكن حتى لو لم تعالج الحمية السرطان، سوف نظل نرى قصصا مثل قصة بيل |
Kamp ateşinin etrafında hikâyeler paylaşırdık, birlikte şarkılar söylerdik, birlikte dans ederdik. | TED | شاركنا قصصا حول نار المخيم، غنينا ورقصنا مع بعض. |
Bu ön yargılarla mücadele etmek için çalışmalarımda dünyanın farklı yerlerinden güzellikleri toplayarak ve onları sanatımla birleştirerek ayrımcılıkla savaşın önemine dair hikâyeler yaratıyorum. | TED | لدحض هذه التحيزات، يستمد عملي الجمال من مختلف بقاع العالم ويسرد قصصا حول أهمية الدفاع عن الشمولية. |
John her zaman böyle bir cenaze töreni istemişti, bilirsiniz, ailenin ve arkadaşların bir arada bir şeyler içerken... onun hakkında salakça hikâyeler anlattıkları bir merasim. | Open Subtitles | جون كان يتكلم دائما عن قضاء مناسبه مثل هذه, حيث يتقابل العائله والاصدقاء لكي يثملوا ويحكوا قصصا سخيفه عنه |
Bir sürü hikaye duymuş. Bizi indirip açıkta demir atacakmış. | Open Subtitles | لقد سمع قصصا كثيرة سيتركنا هنا و يرسى المركب بعيدا عن الشاطئ |
Size, Cinderella'yı anlatan kızı getirdim. Bize hikaye anlatacak! | Open Subtitles | اخبرتك انها قالت لساندريلا أن تخبرنا قصصا |
Bunlar günün birinde harika bir hikaye olacak. | Open Subtitles | نعم، تلك كانت ستكون قصصا عظيمة يوما ما لكن ليس اليوم |
diger bir ifadeyle, her çeşit iletisim araç ve gereçleriyle, bize ülkelerin hikayelerini anlatıyorlar. Söz konusu ülkelerin insanları bu hikayeleri duymak istesin ya da istemesin. | TED | بمعنى آخر; كل أنواع أجهزة الإتصال تخبرنا قصصا عن الدول سواء كانت هذه الدول تهتم بما تقوله عنها هذه القصص أم لا. |
Tolstoy gibi, zekice hikayeleri nasıl anlatacağını biliyorsun. Ama kanıta ihtiyacın var. | Open Subtitles | مثل تولستوي تعرف كيف تروي قصصا لكنك تحتاج الى برهان |
Bana çılgın gençliği ile ilgili hikayeler anlatmayı severdi. | Open Subtitles | لقد أعتاد أن يخبرنى قصصا عن شبابه الجامح |
Her sabah yasalarla çatışan insanların hikâyelerini yayımladı. | Open Subtitles | كانت كل صباح تنشر قصصا عن مواجهات الناس مع القانون |
Onun Vietnam'a duyduğu sevgi ve şefkate dair öyküler duyardık hep. | Open Subtitles | سمعنا قصصا عن شغـفة وحبه لـفيتنام |
Richard, onlarla ilgili hikâyeleri kendisine anlatmamı isterdi, sonra onların mimiklerini... tam olarak benim tarif ettiğim gibi yapardı. | Open Subtitles | ريتشارد سيكون لي ان اقول له قصصا عنهم، ومن ثم عنيدا تقليد لهم بالضبط، فقط من الوصف بلدي. |
Rimini Protokoll, o zamanda, ırk, cinsiyet ve sınıf açısından şehri temsil eden 100 kişi seçerek üç ay önce dikkatli bir süreç başlattı. Sonra bu 100 insan, kendileri ve yaşamları hakkında hikayeler paylaştılar ve tüm bu olay o şehrin o andaki resmi halini aldı. | TED | فتختار مائة يمثلون المدينة في هذا الوقت فيما يتعلق بالعِرق والجنس والطبقة من خلال عملية تستغرق ثلاثة أشهر ثم يتشارك الـ 100 شخص قصصا حول أنفسهم وحول حياتهم ليتحول العرض إلى صورة للمدينة في هذه الفترة |