Ama hayattalar iken ikisini de mutlu etmeye çalisarak çok zaman geçirdim. | Open Subtitles | لكني، قضيت الكثير من الوقت أحاول جعل كلاهما سعداء حينما كانوا أحياء |
Boncuk sayarak veya bu tip işlerde çok zaman geçirdim. | TED | قضيت الكثير من الوقت في عد الخرز واشياء من هذا القبيل. |
Her birimizde var olan eşsiz algısal gerçeklikleri yaratan beyin devrelerini araştırarak oldukça çok zaman geçirdim. | TED | فقد قضيت الكثير من الوقت في دراسه دوائر المخ وهي التي تشكل الحقائق الإدراكية التي يملكها كل منا. |
Bunu bulmak için çok uğraştım. Seni ne kadar sevdiğimi anlaman için. | Open Subtitles | لقد قضيت الكثير من الوقت في اختيارها لذا أنتي تعرفين كم أنا أحبكي |
Onları yapmak için çok uğraştım. Çok da güzeller. | Open Subtitles | ولقد قضيت الكثير من الوقت لصنعهم وهم جميلون |
Ben gelmiyorum. Yapamam. Bu kütüphaneyi bulmak için yıllarımı verdim. | Open Subtitles | لن أرحل ، لا أستطيع لقد قضيت الكثير من الوقت باحثاً عن هذا المكان |
Bu kod isimlerini bulana kadar çok vakit harcadım. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت على تلك الأسماء الرمزية |
Bunu yapmak için son birkaç ay boyunca tarayıcıda çok zaman geçirdim. Artık size beynimdeki şu şeyleri gösterebilirim. | TED | للقيام بذلك، قضيت الكثير من الوقت في الماسح أثناء الشهر المنصرم حتّى أريكم هذه الأشياء بدماغي. |
Ben sayısız ıslah memuruyla sayısız zamanlar geçirdim, özellikle ismi Monroe olan memurdan bahsetmeme müsaade edin. | TED | قضيت الكثير من الوقت مع العديد من ضباط السجون، وأسمحوا لي أن أحدثكم عن شخص معين يدعى مونرو. |
Ben kariyerimin büyük bölümünü, bize daha net görüntü sağlayacak atmosferik düzeltme yolları aramakla geçirdim. | TED | لذا، قضيت الكثير في مهنتي في العمل على طرق لتصحيح الجو، ليعطينا منظراً أوضح |
Fakat son zamanlarda onunla çok vakit geçirdim. | Open Subtitles | ولكن قضيت الكثير من الوقت معها في الآونة الأخيرة |
Gençlik yıllarımda bu restoranda saatlerce zaman geçirdim. | Open Subtitles | لقد قضيت الكثير من الساعات في هذا المطعم عندما كنتُ شاباً |
Ama bugün senle birlikte çok iyi vakit geçirdim. | Open Subtitles | لكنني قضيت الكثير من الوقت الممتع معك اليوم اكثر من ماقضيته في سنة |
İlk zamanlarda zamanımın çoğunu bunların hiç olmamasını, ve bu sirkin hiçbir zaman parçası olmamayı dileyerek geçirdim. | Open Subtitles | الغريب أنني قضيت الكثير من الوقت لتجنب حدوث ذلك وأن نكون في السيرك في المقام الأول |
Galiba rüküş anne giysileri içinde, üstüm başım un ve fıstık ezmesi lekeleriyle çok fazla zaman geçirdim. | Open Subtitles | أظنّ أني قضيت الكثير من الوقت بملابس أمي القديمة، و أنا مغطّاة بالعجينة و الزبدة |
Burada, Orson İlkokulu'nun dolaplarında kilitli epeyce vakit geçirdim. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت محبوس في الخزائن هنا في الابتدائية .. |
Profesyonel bir tesisatçı olmayabilirim fakat o küvette çok uzun bir zaman geçirdim. | Open Subtitles | حسنًا ، أعتقد أنني لستُ سباك محترف ولكنني قضيت الكثير من وقتي في هذا الحوض |
- Bu arada... - Bu iş için çok uğraştım. | Open Subtitles | بالمناسبة ، قضيت الكثير من الوقت فيها |
İlgi odağı olmamak için o kadar çok uğraştım ki, Lana'nın Lex'in hayatına girmesi, beni, odak noktası haline getirdi. | Open Subtitles | لقد قضيت الكثير من الوقت للابتعاد عن دائرة الضوء... وأن دفع (لانا) إلى حياة (ليكس... ) وضعني في منتصفها تماماً |
Zach'i bulmak için çok uğraştım... | Open Subtitles | (قضيت الكثير من الوقت في البحث عن (زاك |
Ben gelmiyorum. Yapamam. Bu kütüphaneyi bulmak için yıllarımı verdim. | Open Subtitles | لن أرحل ، لا أستطيع لقد قضيت الكثير من الوقت باحثاً عن هذا المكان |
Kitapçının New Age(ruhsal bir dinî akım) bölümünde çok vakit harcadım. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في قسم "جديد العمر" لبيع الكتب. |