Sonra daha sert bir insan olmam gerektiğini farkettim. Ve başardım. | Open Subtitles | ثمّ أدركت أنّني قويّة بما فيه الكفاية وتجاوزت الأمر |
Hatırladığım kadarıyla son karşılaşmamızda kafana oldukça sert vurmuştum. | Open Subtitles | تلقيتَ ضربة قويّة مني على رأسك في لقائنا الأخير |
Bu adada olduğuna ve hepsinden öte de kayıkhanede neden kayıkhanede olduğuna dair sağlam bir görgü tanığın yok. | Open Subtitles | لستَ تملك حجّة غياب قويّة تؤكّد كونك هنا على الجزيرة والأهم من ذلك، كونك في ساحة القوارب. لقد أخبرتك. |
Öyle güçlü bir büyü ki... ben bile tüm büyümle yapamam. | Open Subtitles | التعويذة قويّة لدرجة أنّي مع كلّ سحري لمْ أستطع تحقيقها لوحدي |
Böbreklerini biraz acıtır, ama sen güçlüsün. | Open Subtitles | سيكون قويّاً على الكلى، لكّنكِ قويّة. |
Hiçbir kuvvetli cadı oyuncakla kandırılamaz. Canlı kanlı olması gerek. | Open Subtitles | ما من ساحرة قويّة ستنخدع بدمية، الأمر يلزم قلبًا نابضًا. |
Bak, biliyorum içgüdülerin çok güçlü ve kontrol edemiyorsun ama odaklanabilirsin. | Open Subtitles | أعلم أن ملحّاتك قويّة وتعجزين عن تطويعهم، لكن يمكنك التركيز عليهم. |
Ayrıca merak ettiğim bir şey var. Annen muazzam güçlüydü. | Open Subtitles | لكنّي أتسائل، والدتك كانت قويّة. |
Bir sonraki roman dizisinin ana karakterini bulmuş sanırım. sert ama bilgili bir kadın dedektif. | Open Subtitles | يبدو أنّه وجد الشخصيّة الرئيسية لرواياته القادمة، محققة قويّة ولكنّها حذِقة |
Ama bu ilaçlar fetüs için fazla sert gelir. | Open Subtitles | و لكن جميع أنواع هذه العقاقير قويّة على الجنين |
Kendini zorlama babalık. Epey sağlam bir darbeye maruz kaldın. | Open Subtitles | لا تقسُ على نفسك يا صاح، فلقد تلقّيتَ ضربة قويّة. |
Sizin için sağlam ve iyi bir gemi inşa ettim. Yeterince cankurtaran sandalı var. | Open Subtitles | لقد بنيتُ لكِ سفينة جيّدة، قويّة ومُخلصة، وإنّها قارب النجاة الذي تحتاجيه. |
Fakat bütün bu kaosun arkasında, hikaye oldukça sağlam. | Open Subtitles | لكن، في مكان ما تحت كل تلك الفوضى أظن أن هناك قصة قويّة فعلا. |
Gücünü emebilmek için güçlü bir cadının mezarını kutsamam gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج لتسخير رفاة ساحرة قويّة لكيّ يمكنني استمداد سحر سلالتي |
Aynı zamanda genomu incelemek için güçlü bir araçtır. Bilim insanlarına bir organizmadaki genler kapatıldığında ya da değiştirildiğinde ne olduğunu izleme fırsatı verir. | TED | وهو أداة قويّة لدراسة الجينات، حيث يسمح للعلماء مشاهدة ما يحصل عندما تُطفئ المورّثات أو تتغيّر داخل الكائن الحيّ. |
Bir bebeğe göre oldukça güçlüsün. | Open Subtitles | إنّك قويّة جدًّا بالنسبة لطفلة. |
Bir bebeğe göre oldukça güçlüsün. | Open Subtitles | إنّك قويّة جدًّا بالنسبة لطفلة. |
Gölden kuvvetli nötrino emisyonları çıkıyor. | Open Subtitles | إني فضوليّ. يبدو أن هناك انبعاثات قويّة للنيروتون آتية من البحيرة. |
O zaman sana öyle söylemişsem, şimdi de çok güçlü ve cesur olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | إذا قلت ذلك حينها فأنا أقول الآن أنك قويّة وشجاعة |
Ama Kara Peri çok güçlüydü. | Open Subtitles | لكنّ الحوريّة السوداء كانت قويّة جدّاً |
Mesleğimden dolayı parmaklarım güçlüdür. O yüzden sorun olmadı. | Open Subtitles | لأنّ لديّ أصابع قويّة من فعل ما أبرع فيه، لذا فإنّي كنتُ جيّداً. |
Bunu yapacak kadar güçlüyüm sanıyordum ama değilmişim. | Open Subtitles | "حسبتني قويّة بما فيه الكفاية للنضال، لكنّي لستُ كذلك" |
Şu an ona ağır sakinleştiriciler veriyoruz. Bence bu ilaçları... - ...hak ediyor. | Open Subtitles | إنّه تحت تأثير مسكّنات قويّة حاليّاً أعتقد أنّه يستحقّها |
Bebek için güçIü olduğundan emin olun. | Open Subtitles | إحرص على أن تبقى قويّة من أجل الطفِل. |
Katillere karşı sıkı tedbirleri var. | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ a سياسة قويّة جداً نحو القتلةِ. |