Havada yakıt ikmali yapmak için yeterli niteliklere sahip olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | لقد قيل لي بأن النفاذ من الوقود سيكون خارج عن إرادتي. |
Bana, herkes görsün diye, bedeninin hala zincirler içinde sallandırıldığını söylediler. | Open Subtitles | قيل لي ان جسده لاايزال معلقا مربوط بالسلاسل ، ليراه الجميع |
Evet ama duydum ki ders verme zorunluluğu olmadan çalışmayı tercih ediyormuş. | Open Subtitles | أجل, ولكن قيل لي انه يفضل أن يفعل ذلك دون التزاماته بالمحاضرات. |
Sadece çocukken Bana söylenen her şeye inanmıştım. | Open Subtitles | أنا فقط.. صدقت كل ما قيل لي عندما كنتُ فتاة صغيرة |
Bu yüzden bana dediler ki, birini yürütmek imkansızdır. | TED | قيل لي أنّه من المستحيل أن أجعل شخصا يمشي، |
- Ne cesur bir erkekmişsin. - Sana söylemiştim. | Open Subtitles | ــ أنت حقا تلقيت رصاصات كبيرة ــ هكذا قيل لي |
Bana, onun bizim müttefikliğimize olan arzusunun onun İngilizleri yenme isteğinden kaynaklandığı söylenmişti. | Open Subtitles | لقد قيل لي بأن حماسه على تحالفنا ..أتى من لهفته لكي يهزم الإنجليز |
Hayatımla ne yapacağımı bilmiyordum, ama Duyduğuma göre eğer tutkunu takip edersen her şey yoluna girer. | TED | لم أكون أعرف ماذا أفعل في حياتي، ولكن قيل لي إذا كنت تتبع شغفك، سوف ينجح الأمر. |
Her zaman travmadan çıkmanın yolunun birleşmiş hikâyelerden geçtiğini söylediler. | TED | لقد قيل لي دائما أن الطريق للخروج من الصدمة كان من خلال سرد متسق. |
Geçenlerde bana bu konuda zor yolu seçtiğimi söylediler. | TED | الآن، مؤخراً قيل لي أنني أتخذت الطريق العالي. |
Sizin ekipten birisinin savcılıkta bayağı etkili olduğunu söylediler. | Open Subtitles | أجل ، قيل لي أنّ شخصاً ذو مرتبة عليا في مكتبك كان مؤثرا جداً على المدّعي العام |
Yalan söylüyor. Buraya geldiğinden beri hiç altın aramadığını duydum. | Open Subtitles | إنه يكذب قيل لي إنه لم ينقب ولو لحظة في الوقت الذي قضاه في المخيم |
İşe gitmeliyim. duydum ki, annen köle gibi çalıştırıyormuş. | Open Subtitles | يجب أن أذهب إلى العمل، قيل لي أن أمك متسلطة |
Böyle operasyonlar hakkında bildiklerim maalesef Bana söylenen kadar. | Open Subtitles | معرفتي بعمليات محددة تقتصر للأسف فقط على ما قيل لي |
-Hapishane veriyor. Bana da öyle dediler. | Open Subtitles | كما قيل لي , وأيضاً أخبروني أنك المرافق الوحيد في دورية المشاة |
Sana en ideal televizyon boyunun izleme uzaklığının yarısı olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | قيل لي الحجم المثالي للتلفزيون نصف المسافة من منطقة العرض |
Bu bana başkaları tarafından da bir kaç kere söylenmişti. | Open Subtitles | كما قيل لي من القليل وليس الكثير أنني رجل محبوب |
Duyduğuma göre davranışları soz zamanlarda... biraz... nasıl denir... | Open Subtitles | و قيل لي أنه سلوكه مؤخراً قد تغير كيف تقولونها .. |
Bana söylenene göre basketbol sırt numaran buymuş. | Open Subtitles | نفس الرقم على زيّك بفريق كرة السلّة كما قيل لي |
Bakın, gerçeği söyledim. Ben sadece bana söyleneni yaptım. | Open Subtitles | أنظر، انا اقول الحقيقة فعلت فقط ما قيل لي |
Bir çivimin gevşek olduğunu söylemişlerdi ama bu kadarı da olmaz. | Open Subtitles | أتعلم , قيل لي أن لدي مسمار منفك لكن هذا جنون |
Bana söylendiğine göre Barones sabah erken saatlerde çocukları alıp gitmişti. | Open Subtitles | قيل لي أن البارونة غادرت صباحاً مع أولادها |
Arabanın getirilmesini söyledim.. ...şafakta iki adam burayı terk edebilir. | Open Subtitles | لقد قيل لي لأجلب العربة هنا في الفجر لكي يغادر هذين الرجلين |
Şimdiyse bana her dersi sorguladığını kendi kendine öğrenmeyi tercih ettiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | والآن قيل لي أنك تشكك في كلّ درس وتفضل تعليم نفسك بنفسك. |
Bana ülkenin bu kısmında şık görünümlü bir erkeğin hep hoş karşılandığı söylendi. | Open Subtitles | قيل لي أن الذكور المؤهلين هم علاج نادر في هذا الجزء من البلاد |
En azından öyle diyorlar. Bunu yapmanı hiç istemedim. | Open Subtitles | إنه رجل لطيف، أو هكذا قيل لي. لن أطلب منك هذا البتة. |