çok fazla miktar para olduğunu biliyorum, ama geri ödeyeceğim. | Open Subtitles | اعرف انه كان كثيراً من المال لكني سأعيده لك .. |
Septal kastan çok fazla kesersen... -...hasta bir daha kan pompalamayabilir. | Open Subtitles | لو استأصلت كثيراً من عضلة الحاجز، فلن يستطيع قلب المريض الضخ |
Bu sabah Tom Reilly'nin cumartesi günkü konuşması hakkında birçok fısıltı duyduk. | TED | هذا الصباح سمعنا كثيراً من الهمس حول إختتام توم رايلي يوم السبت. |
Biliyor musun, bu üçüncü işi yapsaydın, başını bir sürü belâdan kurtarabilirdin. | Open Subtitles | لن تستطيع أن تنقذ نفسكَ كثيراً من المشاكل بأداء هذه المهمة الثالثة |
Ama diplomatik çantada taşıdıkları daha bir çok şey var. | Open Subtitles | ولكن ينقلون كثيراً من الأشياء الأخرى في الحقيبة الدبلوماسية أيضاً |
Kendin için üzülmeye daha çok vaktin var. | Open Subtitles | ستمضي كثيراً من الوقت وحيداً و تشعر بالأسف على نفسك. |
hindistan cevizlerinden daha fazla alamam. | Open Subtitles | وانا لا استطيع ان اكل كثيراً من جوز الهند |
Sen pek çok kez Çinli adamla dövüşmek. Nasıl Stawski'yle dövüşemez? | Open Subtitles | أوه.أنت كثيراً من الوقت تقاتل رجال صينيين كيف لا يوجد لديك إسلوب لمقاتلة ستوسكي؟ |
Kedi hakkında fazla bir şey bilmiyorum. İş için çok seyahat ettim. | Open Subtitles | لا أعرف الكثير عن القطة لقد كنت أسافر كثيراً من أجل العمل |
Bak, Jerry, bu TV'de çıkan tıraş kremlerinden çok daha üstün. | Open Subtitles | أنصت يا جيري، إنها أفضل كثيراً من أي معجون حلاقة تجاري. |
Bu yüzden siz cinayet masasındakilere bu kadar çok para ödüyorlar. | Open Subtitles | هاى,من هذا انتى تكسبى عيشك وتربحى كثيراً من القبض على القتله. |
Kırmızı Başlık olayı eğlenceli ama çok fazla angarya var. | Open Subtitles | أمر عصابة الرداء هذه ممتعة، ولكنها تكلف كثيراً من العمل |
Şimdi, 21 milyar saat çok fazla bir zaman. | TED | الآن، تبدو 21 مليار ساعة، كثيراً من الوقت |
Belki de tiyatro oyunları sergilemek ve kulüp kurmak ile çok fazla vaktimi harcıyorum. | Open Subtitles | ربما أقضي كثيراً من وقتي في إنشاء الأندية وتأليف المسرحيات |
Evet. Bunu anımsadım. Daha önce birçok kez buna benzer şeyler söylendi. | Open Subtitles | أجل، إنّي أدرك ذلك، فقد قيل لي أشياء كهذه كثيراً من قبل. |
Eğer 40'lı ve 50'li yıllarda Karayipliler'in gelişine ait bazı fotoğraflara rastladıysanız, birçok erkeğin fötr şapka taktığını fark etmişsinizdir. | TED | إذا رأيتم بعض الصور للكاريبيين يصلون في الأربيعينيات والخمسينيات ربما لاحظتم أن كثيراً من الرجال كانوا يرتدون قبعات |
Neyse ki, birçok şehrin böyle manzaraları var -- ve bu bir tesadüf değil. | TED | لحسن الحظ أن كثيراً من المدن مليئة بمناظر مثل هذه؛ وهذا ليس من قبيل الصدفة. |
Istırap hakkında bir sürü kitap okumaktayım ve ve hepsi hayatınızda büyük bir değişiklik yapmadan önce 6 ay beklemek gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | لقد كنت أقرء كثيراً من الكتب عن الحزن والمواساة وكلها تقترح الانتظار لستة أشهر قبل أن تقوم بأن تغييرات كبرى في حياتك |
bir çok melez gördüm ama daha önce hiç senin gibisini görmemiştim. | Open Subtitles | رأيت كثيراً من الدامبيل لكننى لم أرى شخص مثلك |
İhtiyacım olmadığını düşündüğüm tatlı sert hayat derslerini verdiğin için seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | ولأنك منحتني حبك الذي لم أعلمأننيبحاجته.. سأقضي معك وقت كثيراً من الآن |
Hitler'den daha fazla, bir arkadaştan daha az yakınsın bana. | Open Subtitles | أنكِ.. قليل من الصديقة و كثيراً من هتلر. |
Yani, bu görevle ilgili..., ...pek çok endişe vardı. | Open Subtitles | عائدةً الى الأرض لذا قلقنا كثيراً من ذلك |
Sen de bu aile için çok fazla çalıştın. | Open Subtitles | لقد عملت كثيراً من أجل هذه العائلة أيضاً |
Korkarım, üç aydan çok daha uzun süredir, Yanılsama içindeyim. | Open Subtitles | أخشى أني كنت مضللاً لفترة أطول كثيراً من 3 أشهر |
Hayatım boyunca bu kadar çok konuşmamıştım. | Open Subtitles | أعذريني. أنا لم أناقش أبداً كثيراً من قبل |
O da var ve de çoğunu da boşuna harcıyor aslında. | Open Subtitles | حسنا, هذا و كثيراً من كثيراً من سوف اقول حقيقةً هدر |