Tıpkı ilk kez başka bir adamın hayatını aldığım günkü gibi. | Open Subtitles | و وضعته حول رقبتي كما حدث بالضبط يوم قتلت رجلاً آخر |
Ve savaş bir rejim değişikliği ile bitti, Tıpkı Afganistan'da olduğu gibi. | TED | وانتھت الحرب بتغيير النظام، كما حدث في أفغانستان. |
ve çatışma burda yerini alıyor Tıpkı Hindistandaki bankalar gibi. | TED | والتصادم سيحدث كما حدث عند ضفاف نهر السند |
Kız kardeşimin ölümünde olduğu gibi yüreğinin yine dağlanmasından korkuyorsun. | Open Subtitles | أنت خائف أن ينجرح قلبك كما حدث عندما ماتت أختي |
Fiziksel ve inanıyorum ki, duygusal belirtilerin diğer vakalarda olduğu gibi buna götürebilir. | Open Subtitles | و أعتقد أن لديك أعراضعاطفيةبطبيعتك.. يمكن أكتشاف ذلك كما حدث في حالات مشابهة |
Dün yaptığın gibi ortadan kaybolamazsın. | Open Subtitles | بحيث أستطيع أن أجدُكِ فى أو وقت و لا تَختفين كما حدث بالأمس |
imparatorluk Ordusu Çin'de, korkunç bir vahset yürütmüstü, 1937 yilinda 300.000 Çinli'nin katledildigi Nanking'de oldugu gibi. | Open Subtitles | فى الصين نفذ الجيش الامبراطورى مذابح لا تصدق كما حدث فى مانكنج عام 1973 حيث ذبح 300 الف صينى |
Tıpkı 1944'teki gibi. | Open Subtitles | ويلتهم كل ما يجد في طريقه كما حدث عام 1944 |
Sabun ve giyecekler istihkaklıydı, Tıpkı bir çok gıda mazemesinin olduğu gibi. | Open Subtitles | الحساء والملابس إخضاعا لنظام الحصص كما حدث لمعظم أنواع الغذاء الرئيسيه |
Yakında Lycanlar'ın arasında boğulacaksın; Tıpkı daha önceki gibi. | Open Subtitles | .قريبا ً ستصبح محاطا ً بالمذؤوبين تماما ً كما حدث بالسابق |
Ve şu anda Tıpkı sizin gibi ben de bir hedef durumundayım. | Open Subtitles | و الآن لدي على صدري ، تشويه كما حدث لكما |
Her şey tutulmadan sonra başladı, Tıpkı babasına olduğu gibi. | Open Subtitles | , بدأ الأمر خلال الكسوف كما حدث مع والده |
Her şey tutulmadan sonra başladı, Tıpkı babasına olduğu gibi. | Open Subtitles | , بدأ الأمر خلال الكسوف كما حدث مع والده |
Bir grip salgının Tıpkı 1918'deki gibi 40 milyon insanı öldürmesi mümkün mü? | Open Subtitles | هل يمكن أن ينتشر وباء الإنفلونزا ليقتل 40 مليون شخصٍ كما حدث في عام 1918 م؟ |
- Jenny, bu benimle Lily arasında. Biliyor musun, keşke öyle olsaydı ama Tıpkı bugün olduğu gibi hepimiz bu olayın için çekiliyoruz. | Open Subtitles | تعلم , أتمنى أنك محق , لكن جميعنا نتأثر بما يحصل , كما حدث اليوم |
Değerli motosikletinin daha önce olduğu gibi elinden alınmasından korkarak yaşadı her gün. | TED | عاش بخوف مستمر كل يوم من أن تسرق دراجته النارية البالية والعزيزة عليه، كما حدث سابقًا |
Diğerlerine olduğu gibi onun da başına gelmişti. | TED | وحدث هذا الأمر له فعلاً، بالضبط كما حدث لهم. |
Ohio'daki Dublin Jerome Lisesi'nde olduğu gibi, mezun olan sınıfın yüzde 30'unu okul birincisi temsilci seçiyorlar. | TED | كما حدث في مدرسة دبلن جيروم الثانوية في أوهايو، عندما أعلنوا أن 30 بالمائة من الطلبة الخريجين طلبة متفوقين. |
Biliyorsun, senin yaptığın gibi bir çocuğu başı boş bırakamam. | Open Subtitles | و انت تعرف ' لا أستطيع ان اترك طفل ذو 10 سنوات يذهب بدون رقابة كما حدث من قبل |
Radyoda yaptığın gibi. - Radyo mu? - Döndüğünde havaalanında yaptığın gibi. | Open Subtitles | ولسانك منفلت، كما حدث على الراديو |
Bu yer ile yaptığın gibi. | Open Subtitles | كما حدث لك بهذا المكان |
Savas, tipki 1916 yilindaki Somme Savasi'nda oldugu gibi her iki tarafa agir kayiplar verdiren bir süngü çarpismasina dönüsür. | Open Subtitles | تحولت المعركه الى هجوم بالحراب كما حدث فى معركه سوم عام 1916 نتجت عنها خسائر فادحه فى كلا الطرفين |