Daima bir gerekçe olması gerektiğini bilecek kadar detektif hikâyesi okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت العديد من القصص البوليسية لأعرف أن هناك دافع دائماً |
Ne kadar ileri gittiği, kimlerle buluştuğu gibi şeyleri öğrenmek için. | Open Subtitles | لأعرف الى اى مدى قد وصل, على من تعرف,واشياء من هذا القبيل |
Aranızda ne geçti bilmem; ama burada kalıp öğrenmeye de niyetli değilim. | Open Subtitles | ، لا أعلم مالذي يجري بينكما . ولكنني لن أبقى لأعرف ذلك |
Kocamı ölmeden önce gören son kız neye benziyor bilmek istedim. | Open Subtitles | لأعرف كيف هي الفتاة الأخيرة التي رأت زوجي قبل أن يموت. |
- Merhaba, yine ben her şey yolunda mı diye sormak için aramıştım. | Open Subtitles | مرحبا ؛ إنه أنا مرة أخرى اتصل لأعرف هل كل شيء على مايرام |
5 saat önce, bu tesisle tüm iletişim kaybedildi. Nedenini bulmak için buradayım. | Open Subtitles | منذ 5 ساعات إنقطعت الإتصالات مع هذه المنشأة و انا هنا لأعرف السبب فى ذلك |
Bakın, çok şey istediğimin farkındayım, ama sanırım daha fazlasını nasıl bulacağımı biliyorum. | Open Subtitles | انظروا اعرف أنني اسأل بكثرة ولكن اظن انني استطيع بطريقة ما لأعرف المزيد |
Daima bir gerekçe olması gerektiğini bilecek kadar detektif hikâyesi okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت العديد من القصص البوليسية لأعرف أن هناك دافع دائماً |
Her aşamayı bilecek kadar bu işi yeterince uzun süredir yapıyorum. | Open Subtitles | مارست هذا العمل لفترة طويلة تكفى لأعرف ماذا يدور الان بينهما |
Gerektiğinde susmayı bilecek kadar zekiyim. Ve şu anda susuyorum. | Open Subtitles | أنا ذكية بما يكفي لأعرف متى أغلق فمي، وسأغلقه الآن. |
Senin umurunda değil ama ben doğduğum yeri öğrenmek için kimliğimin çıkmasını beklemeyeceğim. | Open Subtitles | أنت لا تهتم. و لكني لن أبقى منتظرا لبطاقة الهوية لأعرف من أين جئت. |
Hala hayata olup olmadığını öğrenmek için her gün gazetelere göz atıyorum. | Open Subtitles | أنا ألقى نظرة سريعة كل يوم على الصحف . لأعرف هل مازال معنا أم لا |
öğrenmek için bu kadar beklediğim adam | Open Subtitles | لقد انتظرت كل هذه المدة لأعرف مَن هو والدى |
Dışarıda ne olduğunu ve neyle yüzleşeceğimizi öğrenmeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج أن أعرف ما الذي بالخارج لأعرف ما الذي نواجهه |
Kocamı ölmeden önce gören son kız neye benziyor bilmek istedim. | Open Subtitles | لأعرف كيف هي الفتاة الأخيرة التي رأت زوجي قبل أن يموت. |
Böyle yaptığın için Kim Tan'ı ne diye kaydettiğini merak ediyorum. | Open Subtitles | لأنكِ هكذا ينتابنى الفضول لأعرف ماذا أطلقتِ على رقم كيم تان |
Neden bahsettiğimizi bilmem için bana kimi kovacağını söylemeye ne dersin? | Open Subtitles | لكن لأعرف تحديداً عما تتكلمين عنه لمَ لا تخبريني من ستطردين |
Adamlarımı öldüreni bulmak için, çok bekledim. | Open Subtitles | قل لهم بأننى إنتظرت بما فيه الكفاية لأعرف من قتل رجالى |
Geçinmek için yaptığı işin gerektirdiğinden daha iyi bir insan olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | بما يكفي لأعرف أنّه كان أفضل ممّا كان يعمله لكسب لقمة العيش. |
Eğer olsaydı, bunu mutlaka bilirdim, bu dikkatimden kaçacak birşey değil. | Open Subtitles | لو كان هنالك, كنت لأعرف بشأنه, وليس ذلك بأنني سأهتم له |
Silah taşıyıp taşıdığını anlamak için süslü duyulara ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج حواسا مرهفة لأعرف أن لديه مسدسا على الأرجح. |
Teşekkürler. Allan lütfen sana yöneldiğimde ''dur'' de, nerede olduğunu bileyim, nereye döneceğimi. | TED | آلن، فقط قل "توقف" عندما أصل إليك لأعرف مكانك أعرف إلى أين أتجه |
Fiyatları öğreneceğim. Git yap. | Open Subtitles | أحتاج أن أتحقق من عرضهم لأعرف كم يدفعون إذهب و افعل ذلك |
Hisselerimin durumunu görmek istiyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أعرف أسعار البورصة لأعرف كيف يمكنني شراء الشركة |
Rüzgarın nereden estiğini anlamam için pusulaya ihtiyacım yok. | Open Subtitles | حسنا، لا أحتاج لبوصلة لأعرف من أين تشرق الريح |
Ama ikinci bir şansı gördüğüm zaman anlayacak kadar zekiyim. | Open Subtitles | لكني ذكي بما فيه الكفاية لأعرف الفرصة الثانية عندما أراها |