Timlerini çıkarmak için hazırlanıyor, fakat ilk önce seni oradan çıkarmalı. | Open Subtitles | وهو يستعد لإخراج فرقه لكن عليه أن يخرجك من هنالك أولاً |
Keseli sıçanı oradan çıkarmak için 250 dolar fatura kestiler. | Open Subtitles | تكلّف عامل الإبادة 250 دولاراً لإخراج حيوان الأبوسوم من هناك |
Hepsini deliğinden çıkarmanın yolu bu. | Open Subtitles | هذه هى الوسيلة الوحيدة لإخراج الجميع من هنا |
Seninle olan şahsi tecrübelerime dayanarak onu kurtarmak için bir koz arayacağını biliyordum. | Open Subtitles | وإستناداَ لخبرتي الشخصية معكِ أقول أنكِ تبحثين عن طريقة لإخراج والدكِ |
Fakat bir avuç bilim adamıyla kumdan acı kasırgasını kazıp çıkarmaya ihtiyacın yok. | Open Subtitles | لكنك لا تحتاجين إلى هذه العاصفة من الألم... لإخراج مجموعة علماء من الرمال |
Eğer o anahtarı almak için bağırsaklarını deşmeyeceğimi sanıyorsan, büyük sürprize hazırlansan iyi olur. | Open Subtitles | إن كنت تظن أنني لست مستعداً لإخراج أحشاءك لأجل هذا المفتاح فإن بانتظارك مفاجأة كبيرة |
Oğlunuzu bankadan çıkartmak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | إنّنا نبذل ما بوسعنا لإخراج ابنك من المصرف |
Maalesef o kurşunu omuzunuzdan çıkarmak için biraz kazmamız gerekecek. | Open Subtitles | لسوء الحظ، سيتطلب الأمر إحداث شق لإخراج الرصاصة المستقرّة بكتفك. |
Burada suyun bir kısmını yüzeye çıkarmak için pompa kullanıyor. | TED | هنا، استخدمت زميلتي مضخة لإخراج بعض من ذلك الماء لسطح الصفيحة الجليدية. |
Bu felaketi içimdeki iyiliği ortaya çıkarmak için kullanmayı. | Open Subtitles | عن إستغلال كل تلك الفوضى لإخراج الخير من داخلى |
Herkesi buradan sağ salim çıkarmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هى الوسيلة الوحيدة لإخراج الجميع من هنا |
Bence pantolonları çıkarmanın zamanı geldi, tatlım. | Open Subtitles | عزيزي , أعتقد أنه حان الوقت لإخراج الملابس الداخلية |
Teknemi rehinden çıkarmak ve kaçırılan muhbirimi kurtarmak için paraya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لبعض النقود لإخراج القارب خارج باتوا؟ وأنقذ ممثل الشركة، ستوج الذي خطف |
O elmasın ailesini kurtarmak için tek şansı olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدركين أن تلك الماسة هي فرصته الوحيدة لإخراج عائلته من هنا؟ |
Affedersin ama birilerini oradan çıkarmaya uğraşırken bütün arka kapılarımı o ağda kaybettim. | Open Subtitles | معذرةً، ولكن لقد حرقتُ، سلفاً جميع أبوابي الخلفية، للدخول لتلك الشبكة لإخراج شخصٌ ما، من هناك |
Destelerin önlerine gerçek para yerleştirirsek Jimmy'i almak için yeterli zamanı kazanmış oluruz. | Open Subtitles | لو عبأنا المقدمة بمال حقيقي قد نشتري وقتاَ كافياَ لإخراج " جيمي " |
Buna içimdeki şeytanı çıkartmak için ihtiyacım var. | Open Subtitles | أريدها لإخراج هذا الكائن الشيطاني الكامن بداخلي |
Babanı oradan daha hızlı çıkarmamız için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكننا عمل أي شيء لإخراج والدكِ من هناك بسرعة |
Peki vücudumdan birini atmak için ne kadar süreye ihtiyacım var? | Open Subtitles | وكم سأحتاج من الوقت لإخراج شخص علقتُ معه من نظامي؟ |
Sonra sen elinden geleni yapıp yılanı dışarı çıkartıp Sarah'ı kurtarabilirsin. | Open Subtitles | ثم أن يمكن أن تفعل ما بوسعك لإخراج الأفعى وإنقاذ سارة |
Botla hazineyi adadan çıkarmayı planlıyor olmalılar. | Open Subtitles | هذا المركب سيكون هو خطتهم لإخراج الكنز من الجزيرة |
Bu masada olmamın tek sebebi Sons of Anachy'yi Charming'den def etmek için adama ihtiyacımın olması. | Open Subtitles | سبب وجودي على هذه الطاولة هو حاجتي لبعض الرجال الأقوياء لإخراج عصابة أبناء الفوضى من شارمينغ |
Tamam, liman polisinin yanında olacağım. "Arabanızı" nasıl denizden çıkaracağımızı düşüneceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأكون هناك مع دوريّة الميناء سأحاول أن أكتشف طريقة لإخراج سيّارتكِ من المياة. |
Tüm sorularını cevaplayacağım fakat şu an o adamı oradan çıkarman gerekiyor. | Open Subtitles | سأجيب كل أسئلتك، لكن الآن أحتاجك لإخراج ذلك الرجل من تلك الغرفة. |