- Eminim hiçbir şey değil, ama şunlardan biraz bulduk. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه لا شيء لكننا وجدنا مجموعة من هذه |
- Bir şey değil. Sadece... Crewson'ların kızının yardıma ihtiyacı olabileceğinden endişeliyim. | Open Subtitles | لا شيء ، لكنني أخشى أن تكون تلك الفتاة في حاجة لمساعدتنا |
Biz sadece kod yazıyoruz. Önemli bir şey değil yani. | Open Subtitles | إنه أتفه من التفاهة ذاتها، لا شيء مميز في الأمر |
- Ne olacağını görmüyor musun? - Hiçbir şey. İki Bermuda savaşının gazisiyim. | Open Subtitles | لا شيء سيحدث ، احدثك بخبرة جندي فى حملتين لبرمودا |
- Hiçbir şey. Erkenden ayrılsın. O piçin işini tek elde bitireceğim. | Open Subtitles | لا شيء , أريده أن يخرج مبكراً سأتغلب على وكيل المراهنات اللعين بجولة واحدة |
- Hiçbir şey yok. Tüm sistem çöktü. - Belki de elektrik şirketini aramalıyız, ha? | Open Subtitles | لا شيء الشبكة معطلة هل نطلب شركة الكهرباء |
Endişelenecek bir şey değil. Aslında parkı da biraz genişletecek. | Open Subtitles | لا شيء يستوجب القلق في الحقيقة ذلك سيحسّن المتنزّه كثيراً |
Aslında pek bir şey değil.Sadece, bayan stajyer doktorlarıyla fazla flört ettiğimi düşünüyordu. | Open Subtitles | لا شيء ، بجدّيّة ، ظنّت فحسب أنني أغازل كثيراً الطبيبات المقيمات كثيراً |
Birleşik Devletler Başkanı'nın büyük kayıp aşkı bir fahişeden başka bir şey değil. | Open Subtitles | الحب الكبير خسر رئيس الولايات المتحدة. انت لا شيء أكثر من مجرد عاهرة. |
Özel bir şey değil. Güzel evimiz için makarna yaptım. | Open Subtitles | لا شيء خاص , مجرّد معكرونة جلبتُها من مطعم عادي |
Ciddi bir şey değil. Yine kızarılık. Balayında hep olur. | Open Subtitles | لا شيء خطير ، مجرد بثور جديدة شائع جدا فى شهر العسل |
Oryantal erotizm, deneyimlerime dayanarak söylüyorum dedikleri gibi bir şey değil. | Open Subtitles | الشبق الشرقيّ، بناء على تجربتي الصغيرة, لا شيء مقارنة بما كانوا يقولونه عنها. |
- Bilirsiniz işte, Yani resmi bir şey değil Ben sadece...nasıl söylesem ucu açık şeyleri birbirine bağlayabilmek için. | Open Subtitles | لا شيء رسمي أنا فقط .. أعاني من إزعاج سد الثغرات الصغيرة |
Bu bir şey değil, Yüzbaşı. Kaplan asla çok gürültü yapmamak. | Open Subtitles | ذاك لا شيء, قبطان النمر أبدا لا يحدث ضجة |
- Hiçbir şey onu durduramadı. - Yardım edebileceğimden emin değilim. Yapmalısın! | Open Subtitles | لا شيء قادرٌ على إيقافها لست متأكداً أني أستطيع المساعدة |
- Hiçbir şey. Hiç kimseye kesinlikle tavsiye veremezsin. | Open Subtitles | لا شيء, من المستحيل إعْطاء أي شخص أيّ نصيحة |
- Henüz üretim aşamasında hiçbir şey yok. - Hiçbir şey mi? | Open Subtitles | لا شيء يصنع بمثل تلك الجوده او اي شيء آخر |
- Gergin olman normal. - Hiçbir şey normal değil! Hiçbir şey! | Open Subtitles | لا بأس ان تكون متوتراً لا شيء على مايرام , لاشئ |
- Ya da severdim. - Hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. | Open Subtitles | أو انني اعتدت على ذلك لا شيء يبدو بالطريقة التي ينبغي له أن يكون عليها |
- Hiçbir şey yok. - Kirk'ün cesedinin Humvee'ye konulduğunu biliyoruz. Lastik izleri uyuşuyor. | Open Subtitles | لا شيء نعرف بان جثة كيرك وضعت داخل مقطورة أثار الإطارات متطابقة |
Yok, yok, öyle bir şey yok! Daha önceden planladığımız bir şey. | Open Subtitles | لا شيء من هذا القبيل، فقد كان ذلك متفقا عليه من قبل |
- Harita, var diyor. - Bırak artık! hiçbir şey yok... | Open Subtitles | ـ الخريطة تقول أنه هناك ـ إنزل منه لا شيء هناك |
Ama gerçek şu ki; hiç bir şey garanti değildir. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أنه لا شيء مضمون في هذه الحياة |
Hintli bir rehberle kayığa bindi. Telefon yok, hiçbirşey yok. | Open Subtitles | هو فقط، مرشد هندي و زورق لا هواتف، لا شيء |
Ama bunların hiçbiri neden Ulusal Güvenlik için "ilgili" olduğunu açıklamıyor. | Open Subtitles | لا شيء من ذلك يُفسّر سبب كونه ذي صلة للأمن القومي. |
Paranın alamayacağı hiçbir şey yoktur. Gördüğüm kadarıyla, onurlu Bay Wilkes'i bile satın almanı sağlamış. | Open Subtitles | ليس ذلك بالأمر الصعب لا شيء لا يمكن شراؤه بالمال |
Merhaba Jessica Alba sadece bir pardesü giymiş, başka birşey yok. | Open Subtitles | مرحبا .. جيسيكا البا مرتيده معطف مطر و لا شيء آخر |
- Yok bir şey. - O zaman bana göster. | Open Subtitles | لا شيء معي حسنا، لو لا شيء، فيمكنني إلقاء نظرة |