Yani, beyni çalışır, her şeyi duyar, her şeyi anlar... fakat hareket edemez. | Open Subtitles | فمخها يعمل، يمكنها سماعك يمكنها فهم كل شيء لكن لا يمكنها أن تتحرك |
Yasal sebepler yüzünden bir Sentetik kendi kendini kontrol edemez. | Open Subtitles | لأسباب قانونية، هي الاصطناعية الأجهزة لا يمكنها القيام بفحص الذاتي |
Önemsiz bir düşüş sanmıştık, ama artık konuşamıyor ve hareket edemiyor. | Open Subtitles | ظننا أنه مجرد سقوط لكنه لا يمكنها التحرك أو التحدث الآن |
Boğuluyor. Nefes alamıyor. Onu dışarı çıkardın mı? | Open Subtitles | إنها تختنق، لا يمكنها التنفس اخرجوه من هنا، حسناً؟ |
Ama o evli değil, evli olamaz? | Open Subtitles | لكنها ليست متزوجة , لا يمكنها أن تكون كذلك |
Ama aradığı avı görmesi mümkün değil çünkü onlar dalların içinde. | Open Subtitles | لكن الحشرات التي تنشدهم، لا يمكنها رؤيتهم، ذلك أنهم مدفونين عميقاً داخل الأغصان. |
Pat Allen'ın aklına, kocasının ona yalan söyleyeceği asla gelmezdi. | Open Subtitles | بات الن لا يمكنها ان تتخيل ان زوجها يكذب عليها |
Amerikan hükümeti, bu konuyla alakadar görünemez ve onu açığa çıkartmayı göze alamaz. | Open Subtitles | الحكومة الأمريكية لا يمكنها الأقتراب من هذا الموضوع و إلا سيخاطروا بكشف تخفيها |
Yüzler arı aynı anda çalışsa bunun kadar polenleşme yapamaz. | Open Subtitles | مئة نحل تعمل طوال الوقت لا يمكنها أتلقح كهذه النحلة. |
- ...bu zamanın ne kadar huzurlu olduğunu inkâr edemez. | Open Subtitles | حتى إنسانة كليلة مثلك لا يمكنها إنكار مثالية هذا الزمن |
Oynayamaz, şarkı söyleyemez ve dans edemez. | Open Subtitles | لا يمكنها ان تمثل، لا تستطيع الغناء. ولا تستطيع الرقص. |
Bu çılgınlık. Sana böyle davranmaya devam edemez. | Open Subtitles | هذا جنون لا يمكنها التوقف عن معاملتك هكذا |
Etle baş edemiyor. Sadece cansız nesnelerle. | Open Subtitles | لا يمكنها التعامل مع اللحم يبدو أنها تعمل فقط على الجوامد |
Ama bu durumda, gelişigüzel bir şekilde hareket edemiyor. | Open Subtitles | لكن في حالتها هذه , لا يمكنها التحرك بحرية |
Evet, fakat bu oda vazosuz nefes alamıyor. | Open Subtitles | نعم، عدا أن الغرفة لا يمكنها التنفس دون الزهرية |
Kadın artık sahilden keyif alamıyor. | Open Subtitles | المرأة لا يمكنها ان تستمتع بالشاطئ بعد الان |
En güçlü aşkımızın başaramadığını o zavallı vedalaşma başarmış olamaz." | Open Subtitles | ليلة واحدة لا يمكنها أن تنجح حيث فشل الحب |
Fabrizio, kilise bu konuda sana yardımcı olamaz. | Open Subtitles | فابريسيو, الكنيسة لا يمكنها أن تفعل لك أي شيء. |
Öncelikle yanağımdaki kokuyu kelimelere dökmem mümkün değil. | Open Subtitles | حسناً ، أولاً ، الكلمات لا يمكنها وصف الرائحة التي علقت بخدي |
Bütün dünyaya acı doğrultusundan bakıyordu... ama kendini ya da kaderini asla göremiyordu. | Open Subtitles | يمكنها رؤية العالم بأكمله بدقة مؤلمة ولكن لا يمكنها رؤية نفسها أو مصيرها |
- Yasal olarak parayı alamaz. - alamaz. Yarısı benim. | Open Subtitles | قانونياً لا يمكنها أن تأخذ هذا الغرض قانونياً لا يمكنها ذلك,لي النصف في كل شيئ |
Bir fikrin ayakta kalması için, bütün içgüdülerimizi reddedebiliriz, önemsiz bir fikir için. Başka hiçbir canlı türü bunu yapamaz. | TED | يمكننا أن ننكر كل غريزة لدينا للبقاء على قيد الحياة لأجل فكرة، فقط مجرد فكرة. الأنواع الأخرى لا يمكنها القيام بذلك. |
Gelgit sınıfı bir ejderha suyun dışında çok fazla kalamaz. | Open Subtitles | مياه طبقه التنين لا يمكنها تحمل وقت طويل خارج الماء |
Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama 10 yıl önce doktor kuzenime çocuk sahibi olamayacağını söylemişti. | Open Subtitles | اعرف انة يبدو جنونياً لكن منذ عشرة سنوات الطبيب اخبر ابنة عمى ان لا يمكنها الانجاب |