Daha önce de söylediğiniz gibi, ordu hakkında öğrenecek çok şeyim var. | Open Subtitles | كما قلت مرة، يا سيدي لدي الكثير لأتعلمه عن الجيش |
Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
Benimle gel, tanışmanı istediğim bir sürü taş gibi insan var. | Open Subtitles | تعال معي لدي الكثير من تماثيل الناس أريدك أن تلتقي بها |
Affedersiniz, çok yoğunum da. bir sürü işim var, o yüzden kısa konuşacağım. | Open Subtitles | اعذروني لأنني مشغول جداً و لدي الكثير للقيام به لذلك سيكون هذا مختصراً |
Kafamda bir sürü şey var ve terapiye başlamak üzereyim. | Open Subtitles | لدي الكثير يشغل بــالي وســأبدأ جلسة العلاج الآن مع المجموعة. |
Özür dilemem gereken çok şey var ama fazla vaktim yok. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأعذار ولكن لا يوجد وقتُ كافي، لذا بداية، |
Ağa, çek şu arabayı yoldan, yapacak çok işim var! | Open Subtitles | يا سيد أبعد السيارة من هنا لدي الكثير من الأعمال. |
Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
Siz anlatacak ve soracak çok şeyim var. | Open Subtitles | لدي الكثير لأخبركم به و الكثير من الأسئلة |
Eğer tuvalet ihtiyacın varsa, hemen git. Çünkü söyleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | إذا أردت أن تذهبي للحمام الآن إذهبي لأنه لدي الكثير لأقوله |
Sana anlatacak çok şeyim var. Yardım et! | Open Subtitles | لدي الكثير من الأشياء التي سأخبرك بها, ساعدني |
Ve Noel gecesinde kulübüme bir sürü yalnız ve çaresiz insan doluşacak tatlım. | Open Subtitles | و لكن في ليلة عيد الميلاد سيكون لدي الكثير من الوحيدين في ناديي |
Hazırlanacak bir sürü evrak var, hemen işe koyulmam gerek. | Open Subtitles | لدي الكثير من الواجبات التي يجب أن أبدأ بها مباشرة. |
Tatlım, önümüzdeki aylarda yapmam gereken bir sürü şey geliyor. | Open Subtitles | عزيزي, لدي الكثير من الامور اللتي ستحدث في الاشهر القادمة |
Ona sormak istediğim bir sürü şey var, mesela gezegenler. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأمور أود سؤاله عنها كالكواكب, أنت تعلم؟ |
Son zamanlarda kafamda bir sürü şey var, o kadar. Geçer. | Open Subtitles | فقط لدي الكثير مما يشغل عقلي مؤخراً ، سأكون بخير |
Bana bir daire lazım. Hermann dışarı çıkmadan önce yapmam gereken çok şey var. | Open Subtitles | اود أن امتلك شقتي الخاصة لدي الكثير لكي اعمله قبل خروج هيرمان |
"Bu öğleden sonra yapacak çok işim var maalesef." | Open Subtitles | أخشى بأن لدي الكثير من الأشغال في ظهيرة اليوم. |
bir çok düşüncem var ve şu anda zihnim çok açık. | Open Subtitles | لدي الكثير من الأفكار وإنني أفكر بشكل واضح في الوقت الحاضر |
Bunlardan daha biri sürü var. Görmek ister misin? | Open Subtitles | لدي الكثير منهن، هل تريدين أن تشاهدينهن؟ |
O kadar çok arabam var ki, millet bana gelip, | Open Subtitles | لدي الكثير من السيارات الناس تأتي لي وتقول: |
Al senin olsun. bende çok var. | Open Subtitles | تفضّل, خذها لدي الكثير منها لأستغني عنها |
Pek fazla bir şey almayacağım. | Open Subtitles | ليس لدي الكثير لأشتريه وأشعر برغبة في السير قليلا |
Bunu başarmak için gerçekten inanılmaz teknolojiler üzerinde çalışan pek çok meslektaşım var. Ben şimdi sizlere bunların en ilginci olduğunu düşündüğüm birini anlatacağım. Bu muhtemelen bize gelecek 10 yılda bir Dünya bulmaya en yakın olanı. | TED | لدي الكثير من الزملاء يعملون على تكنولوجيا رائعة لفعل ذلك، واليوم أريد إخباركم بأحدها والتي أعتقد أنها الأفضل، والتي ستساعدنا على الأرجح على رؤية أرض في العقد المقبل. |