Belki onu cinayete bağlayacak kadar kanıt var mı diye anlamak istedi. | Open Subtitles | ربّما أراد فقط معرفة إن كانت هناك أدلة كافية لربطه بجريمة القتل. |
Savcının bize geri dönmesini bekliyoruz çünkü onu cesetlere bağlayacak bir delilimiz yok. | Open Subtitles | حسنا, نحن بأنتظار الرد من المدعى العام لأنه ليس لدينا بعد أى دليل لربطه بجثث الضحايا |
Elçilikte olanları ona bağlayacak bir şeyler var mı? | Open Subtitles | أهناك أي احتمال لربطه بما يحدث في السفارة؟ |
Tek bildiğim sizin soruşturmanız onu sağlam bir şeylere bağlamamız için en iyi şansımız olabilir. | Open Subtitles | كل ماأعرفه أن تحقيقاتك ربما تكون افضل فرصنا لربطه بشيء حقاً يلصق, إذاً... |
Tek bildiğim sizin soruşturmanız onu sağlam bir şeylere bağlamamız için en iyi şansımız olabilir. | Open Subtitles | كل ماأعرفه أن تحقيقاتك ربما تكون افضل فرصنا لربطه بشيء حقاً يلصق, إذاً... |
Tek yapmam gereken Price'ın DNA'sını bu cinayetle ilişkilendirmek. | Open Subtitles | ليس عليّ إلّا الحصول على حمض (برايس) النووي لربطه بالجريمة |
Aslında onu cinayetlerle ilişkilendirecek birşey yoktu. | Open Subtitles | لا شيء لربطه في الحقيقة إلى جرائم القتل. |
Evet, içlerinden biri ona bağlayacak bir yol olmalı özellikle o zamanlar onun baş müfettiş olduğunu düşünürsek. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هناك طريقة لربطه بواحدة منهنّ... خصوصا أنّه كان المحقّق الرئيسي في ذلك الوقت |
Bunu sürücü Hector'a bağlayacak bir şey bulalım yeter. | Open Subtitles | لنجد شخصاً فقط " لربطه بالسائل " هيكتور |
Koltuğa bağlamamız için ipe ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج حبلا لربطه |
Bu bize onu Amy Barrett ve Susan Watts'la ilişkilendirmek için bir dava dosyası oluşturmak için yeterince zaman verir. | Open Subtitles | هذا سيعطنا وقتاً لربطه بـ(إيمي باريت) (سوزان واتس)، بنت قضية حقيقية |
Diyorum ki onu bombalarla ilişkilendirecek bir parça kullanışlı delil bile yok. | Open Subtitles | و لا حتى قصاصة من الدلائل لنستخدمها لربطه بالتفجير |