Sen kötü kitap okumak veya kötü müzik dinlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست مجبر على قراءة كتاب سيئ أو سماع موسيقى سيئة. |
Buna cevap vermek zorunda değilsin. Hepimiz izliyoruz. Bilirsin, tüm hayatımızı porno seyrederek geçirdik. | Open Subtitles | لاعليك لست مجبر بالإجابة نحن نقضي حياتنا كلها في التفرج على الدعارة |
- Eğer istemezsen kalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | انت لست مجبر أن تأتي إذا لم ترغب. ماذا تعني؟ |
Benim almak zorunda değilsin. Bırakacak birini bulurum. | Open Subtitles | أتعلم، لست مجبر على توصيلي، بمقدوري أن أجد توصيلة. |
"Sen şanslısın, çünkü bizimle yaşamak zorunda değilsin." | Open Subtitles | "انت المحظوظ بيننا لأنك لست مجبر على العيش هنا" |
Jeffrey, eğer istemiyorsan burada durmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | جيفيري ، لست مجبر على تواجدك هنا لهذا الأمر - إذا لم تكن راغباً في ذلك |
Söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | .لست مجبر لقول ذلك |
Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لست مجبر لفعل ذلك |
Gelmek zorunda değilsin tabii. | Open Subtitles | لست مجبر على ذلك |