Doğru. Benim amigoluk yapmamla aynı sebep. Hepsi büyük bir oyun. | Open Subtitles | صحيح , نفس السبب الذي من أجله أشجع كلها لعبه كبيره |
Sürekli lanet bir oyun gibi konuşuyorsun, dostum. Biliyor musun? | Open Subtitles | نعم انت دائما تتحدث مثل لعبه كبيره لعينه يا رجل |
Bir de her seferinde şırınga ile oyun olmaz dediğim için. | Open Subtitles | واحده عن كل مرة قلت لك بأن لا تلعب لعبه الأبر |
Video oyunu stüdyona bu yüzden ayıyı kullanarak saldırı düzenledi. | Open Subtitles | هذا هو سبب مهاجمه الدب استوديو لعبه الفيديو الخاصه بك. |
Bu oyuncak değil, Lisa. Birisi gelene kadar beklemek zorundayız. | Open Subtitles | انه ليس لعبه يا ليزا, سننتظر حتي يأتي احد ما |
Dün akşamki sahne bir oyundu, anlıyor musun? | Open Subtitles | ذلك المشهد ليلة أمس كان كله لعبه تمثيليه. |
Oyunlardan hiç hoşlanmıyor ya da fanatik olabilirsiniz. Geç saatlere kadar oyun oynuyor olabilirsiniz. | TED | ربما تكون متحمس, او انك تنتظر ظهور لعبه جديده تكون حتى وقت متأخر تلعب لعبه معينه |
ürettiğimiz de bu. Bu daha hafif bir oyun türü. | TED | ما نصنعه الان. انها لعبه من النوع البسيط |
Bu bir oyun tasarımcısı olarak çok ilgimi çekmişti çünkü ben hiçbir zaman, oyunu şu zor konu üzerine yapsam mı yapmasam mı diye düşünmem. | TED | وذلك كان عجيب بالنسبه لي كمصممه العاب فديو لانه لم يخطر لي, هل يمكنني ان اصنع لعبه بهذا الموضوع ام لا؟ |
Ve öyle ki ben de bir oyun sırasında hile yapabilmişim. | Open Subtitles | إذآ اطلقت النار عل الرأس الكبيره اثناء لعبه الجين |
oyun değil o. Odin'in sadakatsiz eşlere bir testi. | Open Subtitles | هذه ليست لعبه انه اختبار أودين للأزواج الغير مخلصات |
Al, çocuklar oyun oynuyordu. O martılar saldırdı. | Open Subtitles | أل لقد كان الاطفال يلعبون لعبه,وهذا الطائر قد هاجمهم |
Geziyor insanlar her gün oyun oynuyor ve kaybediyor | Open Subtitles | الناس تمشي كل يوم يلعبون لعبه و يسجلون نقاطاً |
Birinin kitabımı okuduğunu ve bir oyun oynadığını düşündüm. | Open Subtitles | شعرت أن شخصا ما قد قرأ كتابى و يلعب لعبه |
Bu bir oyun değil. Gerçekten adam öldüren insanlar. Defol git o zaman. | Open Subtitles | بالطبع أنا كذلك ، هذه ليست لعبه بل قتل حقيقي |
Annemin bir Monopoly oyunu sonunda bu kadar ağladığını görmedim. | TED | لم ارى في حياتي امي تبكي كذلك في نهايه لعبه المونوبولي |
Yapmış olduğum her oyuncak özellikle Ekselansları Baron içindir. Yüzbaşı, uçan araba. | Open Subtitles | كل لعبه اصنعها هى خصيصا من اجل سعاده البارون |
oyundu, söylemiştim. Gerçekçi bir şekilde oynadım. | Open Subtitles | لقد أخبرتك انها لعبه وانا لعبتها بشكل حقيقي |
Madem bu evliliğin gerçekleşmesinde Bay Darcy'nin oynadığı rolden bihabersin seni hemen aydınlatayım. | Open Subtitles | اذا كنت في جهل بالدور الكبير الذي لعبه السيد دارسي ليتم مسألة الزواج، |
Sır mı dedi biri? Bakın ben Mato Grosso'ya kovboyculuk oynamak için gelmedim. | Open Subtitles | سر , انا لم أأتى لالعب لعبه رعاه البقر و الهنود |
Oh, hadi çocuklar, gelmek zorunda değilsiniz. Sadece bir maç. | Open Subtitles | ما بكم يا رفاق ألن تأتوا , أنها مجرد لعبه |
"Çok şatafatlı", "Çocuk oyuncağı", "Haydi uçurtma uçur", "Kedi dilini yedi"! | Open Subtitles | مولع بها يالها من لعبه اذهبى و طيرى يا حدأه.. القطه ستأكل لسانك.. |
Buldogların onu kağıt oyununa davet etmesini beklerdim. | Open Subtitles | هل تظن ان اولئك الحيوانات دعوه لمشاركتهم لعبه الورق. |
- Golf demeyi bırakır mısın? - Ancak sen oynamayı bırakırsan. | Open Subtitles | "ــ هلا تتوقفين عن قول "غولف ــ فقط إن توقفت عن لعبه |
Benimle oynadın mı? | Open Subtitles | هل ابدو لك لعبه |
Burada saklambaç oynarken başını belaya soktuğunu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر؟ هذا الوقت وبخنا الجد .لاننا كنا نلعب لعبه الاخفاء فى غرفه التحف؟ |
Eğer kedi fare oynamaya devam edersek avları olmaz, gelin. | Open Subtitles | هولاء البحارة ليس لديهم فرصه اذا استمرينا فى لعبه المطارده هذه. هيا بنا |
Fakat bu öğrenme egzersizlerinde insanların ne rol oynadığını merak ettik. | TED | ولكننا نتسائل عن الدور الذي لعبه الإنسان في تدريبات هذه اللغة. |
Hokey bir oyundur. | TED | الهوكي هي عباره عن لعبه, ولكن هل حقيقة تلك كانت لعبه؟ |