Okuduklarını anladıklarından emin olmak için onlara birçok zor sorular veriyoruz. | TED | ونعطيهم الكثير من الأسئلة الشاملة للتأكد من أنهم يفهمون ما يقرؤون. |
Ben hissediyorumki sicil çagrisimi yapabilirim... kimle konustugumdan emin olmak için. | Open Subtitles | أشعر بأنه عليّ قراءة الأسماء للتأكد من الشخص الذي أتكلّم عنه |
Ne yapmamız gerektiğini biliyorduk, uçağın arkasında bu kadar yük varken sağlam kalabileceğinden emin olmak için mühendisleri devreye sokmak lazımdı. | Open Subtitles | كنا نعرف ما كان علينا القيام به. كان علينا أن تتورط المهندسين. للتأكد من أن الطائرة يمكن أن يقف هذا الإجهاد. |
Oğlumuzun güvende olduğundan emin olmak için elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | وسنبذل كل ما بوسعنا للتأكد من أنّ ولدنا في أمان. |
Birinin suçlu olup olmadığını öğrenmenin en iyi yolu gücü tükenene kadar sorguya çekmektir. | Open Subtitles | أفضل طريقة للتأكد من الذنب أو البراءة هي الاستجواب الذي لا يتوقف |
AİP'den Emin olmanın tek yolu saldırıya geçtiğinde idrar tahlili yapılmasıdır. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة للتأكد من البورفيريا عينة بول أثناء الهجوم |
Sevgilisinin Irak'a gönderildiğini doğrulamak için Kara Kuvvetleri Suç Araştırma'yı aradım. | Open Subtitles | لقد اتصلت بالجيش للتأكد من أن صديقها تم نقله من العراق |
Hayır, öyle olmadığından emin olmak için, bu yüzden birlikte olabilirsiniz. | Open Subtitles | لا، للتأكد من أنك لست مثله بحيث يمكن أن تكون معا |
Ama hiçbir sinirin kopmadığına emin olmak için onu yine de götüreceğiz. | Open Subtitles | ومع ذلك سنقوم بأخذها للمشفى للتأكد من أنّها لم تتعرض لجرحٍ عميق |
İşte sen de o yüzden buradasın, yapılmadığından emin olmak için. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنك هنا للتأكد من أنها ليست كذلك |
Basında çıkan haberlerden sonra, gizliliğini koruyabildiğinden emin olmak için. | Open Subtitles | بعد كل ذلك الإعلام للتأكد من أنك تحافظ على السرية |
Hiç kimsenin gözden kaçmadığından emin olmak için ilave desteğe ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | سنحتاج للدعم الإضافى على الأرض للتأكد من عدم فرار أحدهم خلال المواجهات |
O da bu olurken beni vurmadığınızdan emin olmak için burada. | Open Subtitles | هو هنا للتأكد من عدم إطلاق النار علي خلال حدّوث هذا |
47 kişi daha var, bu gemideki ekip çalışması herkesin iyi olduğundan emin oluyor. | TED | هناك 47 شخص آخر يعملون معاً كفريق للتأكد من أن كل شيء على ما يرام. |
Bunu öğrenmenin tek yolu kalan beş parçayı bulup bizzat görmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للتأكد من ذلك هي إيجاد الخمسة بطاقات الأخرى، ونرى بأنفسنا |
Sonuçta, birisi kafanıza silah dayadığında ifşa olduğunuzdan Emin olmanın tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | بعد كل شيء،الطريقة الوحيدة للتأكد من أن غطاءك تمّ كشفه عندما يضع شخص ما رصاصة في مؤخرة رأسك |
Karpal tüneli doğrulamak için bazı testlere girmeni sağlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أجعلك تخضعي للفحوصات للتأكد من حالة رسغك |
Olay yerine kendim gidiyorum ve emin ol onu güvende tutacağım.n. | Open Subtitles | أنا في طريقي إلى موقع الحدث نفسي للتأكد من انها مؤمنة. |
emin olun efendim, böyle bir şey olacak olursa... bunun benim yüzümden olmaması için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | اذا حدث هذا ويمكنكم ان تثقوا ، سيدي ، إنني سأبذل قصارى جهدي للتأكد من أنه ليس خطأ مني. |
Sadece benim kampanyamdaki kişisel yatırımını koruduğumdan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا هنا فقط للتأكد من حماية استثمارك الشخصي في حملتي الانتخابية |
Plana sadık kaldığınızı ve yapacağınız şeyi yaptığınızı görmek için. | Open Subtitles | للتأكد من أنكم ستلتزمون بالخطة وتنفذون وعودكم |
Dürüst bir anlaşma olması için hepiniz aynı bilgiyi aldınız | Open Subtitles | تتسلموا نفس المعلومات للتأكد من المساواة فى المعاملة |
O buz tarihin önemli bir parçası bu yüzden sizin ellerinizde güvende olduğundan emin olmalıyım. | Open Subtitles | لكن هذا الجليد هو قطعة مهمة من التاريخ لذا أنا بحاجة للتأكد من أنها بأمان وهي برعايتكم |
Defterin gerçekliğini onaylamak için... sadece Bay Aizawa'nın onayı gerekli. | Open Subtitles | للتأكد من ذلك عليك أن تحضر الحقيقية والفريق الحقيقي سأحتاج إلى تأكيد السيد آيزاوا وسأصدق ذلك |
Bizim manga durumu kontrol etmek için devriyeye gönderildi. | Open Subtitles | و قد تَلَقْت فرقتنا الأمر بالاستطلاع للتأكد من صحة التقرير |
Biz ikinci ölümümüzü beklerken, yakınlarımızın iyi olduklarından emin olmak isteriz. | Open Subtitles | للتأكد من أن أقاربنا بخير بينما ننتظر موتنا الثاني |