evlenme teklifi olarak kulağa daha iyi geliyorsa evlenme teklifi diyelim. | Open Subtitles | إذا كان هذا يبدو أفضل كعرضُ للزواج اذن هو عرضاً للزواج |
Ayrıca kadınlar evlilik teklifi yapabilselerdi her erkek 3. buluşmadan evlenme teklifi alırdı. | Open Subtitles | ،بالإضافة إلى، إذا كان مسموح للفتيات بالتقدّم للزواج ستتقدّمن للرجالِ بعد الموعِد الثالث |
Zaten günümüzde yapılabileciğini bildiğiniz birşey, kemik dokusu geliştirmek, ki bundan bir evlilik yüzüğü yapabilesiniz, sevdiğiniz insanın kemik dokusundan - gerçekten. | TED | شئ يمكن أن يصنع بالفعل هو أن تصنع أنسجة عظام لكي يمكنك صناعة خاتم للزواج من أنسجة عظام الشخص الذي تحبه نفسه |
Gerçek aşkının öpücüğü sonunda evlilik ve dev bebekler oldu. | Open Subtitles | وأنّ قبلة من حبّ صادق قادته للزواج منها وانجاب الأطفال. |
Bana sorarsan demir gibi bir kadınla evlenmek için özbeöz erkek olmak lazım. | Open Subtitles | حسنا , إذا تسألني , أنه يأخذ رجل حقيقي للزواج من أمرأة قوية |
Burada bazı insanlar 9 yaşındaki bir kızın evlenmeye hazır olduğunu düşünür. | Open Subtitles | بعض الناس هنا تنظر للفتاة على انها مستعدة للزواج في سن التاسعة |
Sadece şu okul işi ve düğün hazırlıklarından dolayı biraz yoruluyorum. | Open Subtitles | انا بخير لكني مُرهق قليلاً من التخطيط للزواج والكليه وكل ذلك |
Ruby, insanın evliliğe ayak uydurması başlangıçtaki fazladan engelleri saymadığı başlı başına bir iştir. | Open Subtitles | هيئي نفسك للزواج يا روبي، انه وظيفة بحد ذاته بدون افتراض عقبات اضافية فى البداية |
evlilik çağında bir oğlun var. Ve benimde evlenmeyi bekleyen bir kız kardeşim. | Open Subtitles | أنت لديّك إبـن صـالح للـزواج وأنا لديّ أخت صالحة للزواج |
evlenme teklif ettiğim gün bana bunun hayatının en mutlu günü olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | اليوم الذى طلبتك فية للزواج انتى اخبرتينى ان ذلك كان اسعد يوم بحياتك |
Ancak sonrasında, 20'li yaşların ortasına geldiğimizde, evlenme potansiyeli olan adaylara ciddi bakmaya başlıyoruz. | TED | ومن ثم نبدأ في البحث بجدية عن مرشحين محتملين للزواج بمجرد أن نصل ما بين منتصف وأواخر العشرينيات. |
Artık, Malavi'de, evlenme yaşı 15'ten 18'e çıktı. | TED | الآن في مالاوي يعد سن 18 هو السن القانوني للزواج بعد سن 15 |
Ancak Rich o gece evlenme teklif etmedi. | TED | لكن لم يطلب ريتش كاثي للزواج تلك الليلة. |
Senin evlilik için istemdışı bir arzunun olduğunu kanıtladığını, söylerdi. | Open Subtitles | سيقول بان هذا اثبات بأن هنالك رغبه في اللاوعي للزواج. |
Ama bir senedir nişanlısınız ve hâlâ evlilik tarihiniz yok. | Open Subtitles | ،لكنكما مخطوبان منذ سنة كما أنكما لم تحددا موعداً للزواج |
ki baştan çok sevdiğiniz birisi ile evlenmek için oldukça çekici bir iddia. | TED | وهو حجة قاهرة فعلاً للزواج من شخص تحبه جداً في المقام الأول |
Orta yaşlı insanlar boşanmak için aceleci davranırken, genç yetişkinler evlenmek için acele ediyorlar. | TED | يستعجل متوسطو العمر في أخذ قرار الطلاق ويستعجل الشباب للزواج. |
Tıpkı diğer Maasai kızları gibi, çok genç bir yaşta evlenmek için nişanlandım. | TED | ومثل فتيات شعب الماساي الأخريات، خُطبت للزواج في سنٍ صغيرة جدًا. |
Seni ne kadar sevsem de, seninle evlenmeye hazır değilim. | Open Subtitles | وعلى كمية حبي لك .. لكنني لست مستعدة للزواج بك |
Bugün prensesimizin doğum günü ve Doğu'nun her tarafından evlenmeye talip olan kraliyet taliplileri geliyor. | Open Subtitles | هذا عيد ميلاد أميرتنا و الخطاب الملكيون سيأتون من كل انحاء المشرق لطلب يدها للزواج |
Belki evlilik teklifi, zam istemek, düğün konuşması. | TED | أو ربما عند تقدمك للزواج أو طلب ترقية، أو خطاب الزواج |
Şey, Susan, bunu söylemek inan beni de üzüyor ama ben evliliğe uygun biri değilim. | Open Subtitles | يؤلمني ان يصل الامر الى هذا لكنني لا اصلح للزواج |
Herşeyi bir kenara bırakıp, annemle evlenmeyi düşündün mü hiç? | Open Subtitles | هل تشعر بالندم لأنك لم تبذل مزيد من الجهد للزواج من أمي |
Kendini bir şey sanma. evlenecek adamlardan değilim. | Open Subtitles | لا تتملقي نفسك أنا لست رجلاً محباً للزواج |
Yeri gelmişken, evliliğin bedensel yönü hakkında da bir iki söz söylemek lazım. | Open Subtitles | لمعالجة بعض مواطن القصور في، آه، الجانب الجسدي للزواج. قطعًا لن يجادل أحد |
Ne yapıyorsun sen? İnşallah ebediyen evli kalırsın! Yani.. yani...oh,oh,oh bir saniye... | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ انت وانت نبقى للزواج اقصد اقصد مايا انتي دائما معي |
Ayrıca nikah için hemen kiliseye de koşmayağız. Uzun vadeli bir süreç olacak. | Open Subtitles | ولن أهرع معك إلى دار العبادة للزواج ذلك نقاش أطول |
Aklımdan geçirmedim değil ama düğüne daha iki hafta vardı. | Open Subtitles | لقد فكرت بهذا لكن كان هناك اسبوعان للزواج |
Sadece sezarın hakkının sezara verilmesi gerektiğine inanıyorum, ve evliliği reddetmendeki dürtünün ben olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | انا أُؤمن في اعطاء الفضل لمن يعود إليه الفضل واعتقد اني قوة الدافع وراء رفضك للزواج |
Adımlarımı doğru atmam gerekiyor çünkü bu çocuk tam da evlenilecek tipte birisi. | Open Subtitles | تعرفين يجب أن العبهـا صح لأن هذا الرجل بالتأكيد يصلح للزواج هل أنتــي على مايرام؟ |