bir saat masum rolü oynar, sonrada bizi ihbar eder. | Open Subtitles | سيجلس لمدة ساعة يلعب دور البرئ ثم يذهب ليبلغ السلطات |
Amcam çoraplarımı mikrodalga fırınında pişirdi... köpeğimiz de bir saat boyunca halıya kustu. | Open Subtitles | عمي كان يجفف جواربي بواسطة المايكروويف. و أستلقى الكلب على الأريكة لمدة ساعة. |
Çünkü her sabah bir saat banyodaki aynada bu soru için pratik yapıyorum. | Open Subtitles | لأني كُنت أتدرب على هذا في المرآة في الحمام. لمدة ساعة كل صباح. |
Sadece Bir saattir bakıyorum ve oyunun tüm ritmini yakaladım. | Open Subtitles | أنا فقط كنت أُشاهد لمدة ساعة وأدركت إيقاع اللعب بالكامل |
Onu götüreceğim ama sadece bir saatliğine ve muhabbet etmeyeceğiz. | Open Subtitles | حسنا سأخذها ولكن لمدة ساعة فقط و بدون احاديث جانبية |
Hadi, Danny. Senin turun, sonra bir saat çalışmam gerek. | Open Subtitles | هيا داني انه دورك ثم اني عندي عمل لمدة ساعة |
bir saat için hizmetine ihtiyacımız var sonra battaniyenin altında gizlenebilirsin. | Open Subtitles | نحن نحتاج خدماتك فقط لمدة ساعة عندها يمكنك الزحف تحت بطانيتك |
Evet. bir saat değil. Yine de iyi bir beş dakikası var. | Open Subtitles | ،أجل، ليس لمدة ساعة أعتقد أنها 5 دقائق جيدة على ما يبدو |
bir saat için hizmetine ihtiyacımız var sonra battaniyenin altında gizlenebilirsin. | Open Subtitles | نحن نحتاج خدماتك فقط لمدة ساعة عندها يمكنك الزحف تحت بطانيتك |
Ve ben sadece bir saat kadar bekledim, sadece içeriye batırdım. | Open Subtitles | وأنا فقط وقفت لمدة ساعة تقريبا ، فقط نقع عليها في |
Ama aktif ışınlamada, UV saçımı boyunca, bir saat sonrasında, kan damarlarında genişleme saptandı. | TED | لكن الإشعاع النشط، خلال الأشعة فوق البنفسجية، و لمدة ساعة بعد ذلك، هناك تمدد للأوعية الدموية. |
Hey, fırça-kafa. Tam Bir saattir o şeyi yiyorsun. | Open Subtitles | أنت يا ذا الشعر المنفوش ، كنت تأكل هذا لمدة ساعة كاملة |
Bir saattir radyonun içine edip duruyorsun. | Open Subtitles | إلهى. لقد تماديت ِ فى العبث بالمذياع لمدة ساعة |
Bir saattir telefondaydın. Kiminle konuşuyordun? | Open Subtitles | , كنت تتحدث على الهاتف لمدة ساعة مع من كنت تتكلم؟ |
O kadar bencilsiniz ki onu bir saatliğine bile onurlandıramıyorsunuz. | Open Subtitles | انتي انانيه حقا بحيث لم تاتي هنا لتكريمها لمدة ساعة |
Talebiniz üzere, göl kenarını bu akşam bir saatliğine rezerve ettim. | Open Subtitles | كما طلبت لقد حجزت الحديقة بقرب البحيرة هذا المساء لمدة ساعة |
Hizmetçiler dışında kimse bu odaya gelmez ve burası bir saatliğine benim. | Open Subtitles | لا أحد يزور هذة الغرفة عدا الخدامين ولقد حصلت عليها لمدة ساعة |
Onun yerine yaptıkları insanları alıp teker teker soluk bir odaya koymak ve bir saat boyunca başlarına gelen kötü şeylerden konuşmalarını istemek." | TED | عوضاً عن ذلك فهم أخذوا الناس واحد تلو الآخر إلى غرف صغيرة داكنة وجعلوهم يتكلمون لمدة ساعة عن أمور سيئة قد حدثت لهم." |
Yani, oraya bir patlayıcı yerleştirmeye çalıştığımı düşündüler ve bu olasılığı bir buçuk saat boyunca araştırdılar ama hiçbir zaman kelepçe takılmadı ya da bir hücreye girmedim. | TED | لقد ظنّوا أنني كنت أحاول زرع عبوةِ ناسفة، وقاموا بالتحقيق في هذا الاحتمال لمدة ساعة ونصف، ولكن لم يتم تكبيلي بالأصفاد، ولم أُنقل أبدًا إلى زنزانة سجن. |
Organizasyonun geri kalanından 10 dakikalık üretkenliği çalan bir toplantıdır bu bir saatlik toplantı, ki aslında iki veya üç kişi ile birkaç dakika konuşma ile halledilebilecek şeylerdir konular. | TED | انها 10 ساعات من الإنتاجية , مأخوذة من بقية المنظمة ليكون هذا الاجتماع لمدة ساعة واحدة التي ربما كان ينبغي التعامل معها من قبل شخصين أو ثلاثة بالحديث لبضع دقائق. |
Neyse, pişirimden sonra, ki bir buçuk saat kadar sürer, fırından çıkarırız ve... | Open Subtitles | بعد الخبز . نتركها لمدة ساعة و نصف ثم نقوم بإخراجها من الأفران |
Rakipler birbirine denk olduğunda burada olduğu gibi düello bir saate kadar sürebilir. | Open Subtitles | عندمايكونالمتنافسينمتساوين،مثلما يكونواهنا، يمكن للقتال أن يستمر لمدة ساعة. |
Eğer bir saatlik bir şey olsaydı, sana anlatırdım. | Open Subtitles | إذا كان لمدة ساعة واحدة، ممكن أفكر بهذا الأمر ولكن.. |