Son gününde onun yanındaydım. Ve o kesinlikle cennette değildi. | Open Subtitles | كنتُ معها في يومها الأخير، وبالقطع لم تكُن في الجنّة. |
Belki de bu baba-oğul ilişkisi o kadar da iyi değildi. | Open Subtitles | ربما العلاقة بين الأب و أبنهُ لم تكُن عظيمً لتلك الدرجة |
Belki de bu baba-oğul ilişkisi o kadar da iyi değildi. | Open Subtitles | ربما العلاقة بين الأب و أبنهُ لم تكُن عظيمً لتلك الدرجة |
Başlıklıdan önce deprem makinelerimiz ya da kopya kanunsuzlar gibi şeylerimiz yoktu. | Open Subtitles | قبل ظهور القلنسوة، لم تكُن لدينا أشياء كماكينات زلزاليّة أو حرّاس مقلّدين. |
Sen Hastings'i ne bileceksin? Daha o zaman burada bile değildin. | Open Subtitles | لم تُقَاتِل في موقعة هاستينجز لم تكُن موجوداً حتى في هذا البلد حينذاك |
Şunu söyleyeyim, o kadar da şişman değilmiş. | Open Subtitles | وتعلمون الحقيقة أنها لم تكُن بتلك البدانة |
Gördüklerim rüya değildi. Kötü bir his gibi bir şeydi. | Open Subtitles | لم تكُن أحلام، بل شعور مشؤوم، وكأنّه كان في مشكلة. |
Havlu değildi. Değersiz birşeydi ve hayır. Tamamen farklı bir arkadaş. | Open Subtitles | لم تكُن منشفة، بل قطعة قماش، ولا، إنه صديق مختلف تمامًا. |
İdam sehpasında söylediğin şarkı bu değildi! | Open Subtitles | لم تكُن هذه نبرة صوتك حينما كنّا على حبل المشنقة هناك. |
Şey, diyelim ki, son görev yaşlı adamın kariyerinde pek parlak bir nokta değildi. | Open Subtitles | حسناً, لنقولفقط.. لم تكُن مُتوافقة مع أهداف الرجل الكبير |
Çılgınca da olsa sorun değildi. İkimiz de itiraz etmeden rüşveti kabul ettik. | Open Subtitles | رغم جنونها لم تكُن هناك مشكلة كلانا تم شراؤه دون أي مقاومة.. |
Annemin haberi bile yoktu. Hiç farkında değildi. | Open Subtitles | والدتى لم تكُن تعلم إنها لم تعلم إنها لم تكن لتراهُ |
Özrün kabul edildi tabii ki, ama buraya kadar yürümene gerek yoktu. | Open Subtitles | إعتذارك مقبول بالطبع ، لكن لم تكُن فى حاجة للقدوم إلى هُنا |
- 2016'yı son terk edişimde bu genç bayan yoktu. | Open Subtitles | حين غادرت 2016 آخر مرّة، هذه الشابة لم تكُن موجودة. |
Neyse ki, dün burada değildin. | Open Subtitles | لِحُسن حظىّ أنك لم تكُن موجوداً هُنا ليلة أمس. |
Bu arada benimle kaldığın için teşekkür ederim. Yapmak zorunda değildin. | Open Subtitles | وشكرًا لك على بقائك هنا، لم تكُن مضطرًّا لذلك. |
Yalnızca bana sanki Kara Kule'den döndüğünden beri kendinde değilmiş gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو لي أنّها مُذ عادت من البُرج المُظلم لم تكُن على سجيّتها إلى حدٍ ما. |
Bütün cankurtaranlar şaka yapan birinin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | إنهُ لم يكُن شخص واحد فقط من رآه، العديد رآوه و لم تكُن مُزحة من شخص |
değilse de katilmiz rastgele cinayetler işliyor demektir. | Open Subtitles | و أن لم تكُن كذلك ، أذن قاتلُنا يقوم بأختيار ضحاياهُ عشوائياً |
Çünkü bu olmazsa bu benim son işim olacak ve ben de yanlış taraf için savaşarak kaybetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لأنّك إن لم تكُن كذلك، فستكون تلك قضيتي الأخيرة ولستُ واثقًا أنِّي أريد أن أمضي في الكفاح في الجانب الخاطئ |
Eğer bizi öldürmek için burada değilsen, görünüşe göre sana yardım etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إن لم تكُن هنا لقتلنا، فمن المُفترَض أن نُساعدك |
Bu oldukça aptalcaydı ama sen hiçbir zaman zeki biri olmadın. | Open Subtitles | حسنٌ، ذلك كان غباءً شديدًا. ها أنت مُجددًا، إنّك حقًّا لم تكُن أحد الرجال الأذكى قطّ. |
Belki de kafan bu kadar iyi olmasaydı bu öğütlerin biraz inanılabilir olurdu. | Open Subtitles | لربّما كان لهذه العظة تأثير أكبر لو لم تكُن في غاية الثمالة الآن. |