Bunların hiç birini yapmadı. Bunları yapmaya çalışmadı bile. | TED | هو لم يفعل ذلك البتة و حتى أنه لم يحاول فعل ذلك |
Ama öncekilerden farklı olarak, Machiavelli, ideal bir hükûmeti tanımlamaya çalışmadı ya da okuyucusunu adil ve erdemli bir şekilde yönetmeye teşvik etmedi. | TED | ولكن على عكس من سبقوه، لم يحاول مكيافيلي وصف حكومة مثالية، أو وعظ جمهوره على الحكم بعدل واستقامة. |
Beni Bermuda'ya götürmek için aklımı çelmeye çalışmadı. | Open Subtitles | كل ما اعرفه هو هذا ، هو لم يحاول استدراجي لبرمودا او لأي مكان اخر |
Senin baban, onun kız arkadaşının ablasıyla, seni kontrol altına almaya çalışmamış mıydı? | Open Subtitles | على الأقل أبيك لم يحاول وضعك فوق مع أخت صديقته الأكبر سنّا |
Karşılık vermeye çalışmamış bile, öylece durmuş, yumrukları yemiş. | Open Subtitles | لم يحاول حتى أن يقاتلهم, فقط استلقى هناك, وتلقى الضربات. |
Sanki hiç denemedi, bunun garip olduğunu düşünen var mı? | Open Subtitles | حسناً، ألا تعتقدنَ بأنَّ هذا غريب وكأنه لم يحاول القتل؟ |
Kimse seni öldürmeye çalışmıyor, Nicholas. Lütfen bırak o silahı. | Open Subtitles | لم يحاول أحد قتلك أرجوك ارمِ المسدس من يدك |
Adamlarınız dizildi ve onu vurdu. Bu adam kaçmaya çalışmıyordu... önceki gün astığınız Ruslar gibi değildi. | Open Subtitles | و هو لم يحاول الهرب مثل هؤلاء الروس الذين شنقتهم |
Evini köyümüzün dışına taşıdığında kimsenin seni durdurmaya çalışmadığını fark ettin mi? | Open Subtitles | عندما نقلت منزلك خارج قريتنا هل لاحظت أنه لم يحاول أحد إيقافك |
Tavsiyesini sorduğumda neden beni etkilemeye çalışmadı? | Open Subtitles | لماذا لم يحاول التأثير عليّ حينما سألته النصح؟ |
Ekselanslarını öldürmeye çalışmadı. Kızın peşindeydi. | Open Subtitles | لم يحاول قتل صاحب السعادة لقد كان يريد قتل الفتاة |
Şüpheli son kurbanını şehir dışına bıraktı... ama saklamaya çalışmadı. | Open Subtitles | هذا الجاني رمى جثته الاخيرة بعيدا عن المدينة ومع ذلك لم يحاول ان يخفيها |
İnanın bana, asla kendini öldürmeye çalışmadı, çünkü Emmet Ray böyle bir şey yapamayacak kadar çok seviyordu kendini. | Open Subtitles | صدقوني أنه لم يحاول الانتحار أبدا لأن إيميت راي كان كان لديه غروراُ أكبر من أي شيء من هذا القبيل |
Hiç bir kedi ona tıslamadı hiç cisimlenmedi ve ne beni, ne de kardeşlerimi öldürmeye veya güçlerimizi çalmaya çalışmadı ki bilirsin bu kilit nokta. | Open Subtitles | و لم ينتقل فجأة، و لم يحاول قتل أخواتي لسرقة قدراتهم، فكما تعلمين هذه هي الصفات الأساسية للمشعوذ |
Öncelikle daha önce kimse onları durdurmaya çalışmadı? | Open Subtitles | أعني ، في البداية لم يحاول أحد أبدا ايقافهم |
Fren izi yok. Aşağı uçmadan önce arabayı durdurmaya çalışmamış. | Open Subtitles | لا يوجد أثار للمكابح, لم يحاول أن يسيطر على السيارة قبل أن تقع |
Ortada yeni bir fren izi yok dostum. Bu jip durmaya çalışmamış bile. | Open Subtitles | لا توجد علامات حديثة لمكابح الإطارات،يا رجل السائق لم يحاول حتى التوقف. |
Neden şimdiye kadar kimse süper kahraman olmayı denemedi ki? | Open Subtitles | كيف لم يحاول أحد من قبل أن يكون بطلاً خارقاً؟ |
Sizi otel odasına götürmeyi bir kez olsun denemedi mi yani? | Open Subtitles | بحق الله , اتعنين انه لم يحاول ان يأخذك إلى غرفه نومه في الفندق ؟ |
Neden kaçmaya çalışmıyor? | Open Subtitles | لماذا لم يحاول أن يهرب؟ |
Muhammed Yahudileri yok etmeye çalışmıyordu. O, sadece çok tehlikeli iç düşmandan kurtulmak istiyordu. | Open Subtitles | لم يحاول محمد إبادة اليهود ولكن كان يحاول التخلص من خطر داهم لأعداء داخليين |
Ve bana babamın hiçbir zaman iletişim kurmaya çalışmadığını söyledi. | Open Subtitles | واخبرتني ان ابي لم يحاول ابدا ان يتواصل معي |
Patronun, benim patronumu öldürmeye kalkmasaydı bütün bunlar olmazdı. | Open Subtitles | كل هذا كان يمكن تفاديه لو لم يحاول رئيسك قتل رئيسي |