Oh, teşekkürler Tanrım, diğerleri bana söylediğine inanmadı. | Open Subtitles | اوه ، اشكر الله ان احدا لم يصدق مانعتني به. |
Baş Müfettişe bile söyledim. Tek kelimesine bile inanmadı. | Open Subtitles | أنا حتى أبلغت رئيس المباحث لكنه لم يصدق كلمه .. |
Babam demokrasi gelince bile Rusya'nın değişeceğine inanmıyordu. | Open Subtitles | لم يصدق والدي ابدا حتى مع الديمقراطية ان روسيا يمكن ان تتغير |
İçeri. İçeri! Orospu çocuğu söylediğim hiçbirşeye inanmazdı. | Open Subtitles | الى الداخل، الى الداخل الوغد لم يصدق كلمة قلتها |
Hiç kimse inanmamıştı. Ama başka bir ihtimale de inanmak istemiyordu. | Open Subtitles | لم يصدق ذلك أحد لكنهم لم يرغبوا بالتفكير بأي احتمال آخر |
Sebastian, birinin bizden daha iyi seks robotları yapabildiğine inanamamıştı. | Open Subtitles | سيباستيان" لم يصدق أن هناك" أي شخص يمكن أن يبني آلات جنس أفضل مما ننتجها |
-Gördüğüne inanacağını sanmıyorum. -Hayır, muhtemelen inanmaz. | Open Subtitles | لقد أندهش مما رآه لا , ربما لم يصدق |
Ama bir tarafım onun öldüğüne inanmıyor ve Jimmy için böylesi daha iyi. | Open Subtitles | جزء مني لم يصدق أنه حقاً مات وهذا أفضل لجيمي |
- Buna hiç inanmadın di mi? | Open Subtitles | لم يصدق هذا أبداً ، بيتر |
Görünen o ki, Komiser Wapner söylediklerinizi bir kelimesine inanmadı. | Open Subtitles | من الواضح، ان سيادة القاضى لم يصدق كلمة واحدة مما قولت. |
Baban dosyayı yeniden açmak istiyordu çünkü resmi rapora inanmadı. | Open Subtitles | كان ابيك سيعيد فتح القضية لأن لأنه لم يصدق الملف الرسمى |
Herkesi onun gay olduğuna inandırmaya bile çalıştım ama kimse benim gibi bir kadının gay oğlu olduğuna inanmadı. | Open Subtitles | حاولت حتى ان أقنعهم أنه شاذ لكن لم يصدق هذا أحداً ان سيدة مثلي ستنجب طفل شاذ |
ve sonra ona anlattım... yapabildiğim şeyi ve bana inanmadı | Open Subtitles | و بعدها اخبرته عن قدرتي و مالذي استطيع فعله ، و لم يصدق هذا |
Açıkçası, fotoğrafları gösterene kadar karısını becerdiğine inanmadı. | Open Subtitles | في الواقع، لم يصدق أنك كنت تغازلزوجته.. حتى أريته بعضاً من الصور |
Yürümeye devam etti." "Çünkü ileride bir canavar olduğuna inanmadı." | Open Subtitles | ،وتابع السّير .لأنّه لم يصدق أن ثمة وحشاً بالأمام |
Anasını si... 21. asrın ilk yıllarında hiçbir insanoğlu bir adamın bir damla suda mikroskopla yaratıkları incelediği gibi, dünyamızın da gözlendiğine inanmıyordu. | Open Subtitles | ابن العاهرة فيلم مرعب 4 لم يصدق أحد |
Nobuyori, Kiyomori'nin ülkeyi bir ayda ayağa kaldırabileceğine inanmıyordu. | Open Subtitles | (نوبويوري) لم يصدق بأن (كايوموري) يمكنه استعادة الريف في شهر واحد والآن سيكون هناك سلاماً لبعض الوقت |
Gerçekten var olduğuna kimse inanmıyordu. | Open Subtitles | لم يصدق احد انه حقيقه |
Kimse bunun mümkün olduğuna inanmazdı. Hele ki bir Trakyalı'nın elinden olacağına. | Open Subtitles | لم يصدق أحد أن شيئاً كهذا ممكن، خاصة بيد الثراسي |
Ağabeyim buraya bayılırdı. Bunun mümkün olduğuna inanmazdı. | Open Subtitles | لكان أخي سيحبها ، لم يصدق قط أن هذا كان ممكن الوقوع |
Krosu kaldırdığıma da inanmamıştı. | Open Subtitles | هو لم يصدق بأنني جعلت الركض عبر البلاد يتوقف |
Çünkü o çocuk senin benim kız arkadaşım olduğuna inanmamıştı. | Open Subtitles | لانني على يقين ان ذلك الفتى لم يصدق اننا نحب بعض |
Ve adam gözlerine inanamamıştı. | Open Subtitles | وبدا الرجل وكأنه لم يصدق عينيه |
Lester sadece bir şeylerin bu kadar kolay gerçekleştiğine inanamamıştı. | Open Subtitles | لم يصدق (ليستر) أن الطريقة قد حلّت بسلاسة كبيرة |
Hiç kimse başka bir servisi kıramaz çünkü, A... bunu yapabileceğine inanmaz ve B... bunu istemez. | Open Subtitles | لا يريد أي رجل أن يكسر إرسال الآخر لأنهA... 1: هو لم يصدق انه أمكنه ذلك, 2: |
Bu hikayeye inanmıyor. Ben de inanmak istemiyorum! | Open Subtitles | إنه لم يصدق القصة، ولا أريد أنا أن أصدقها! |
Ama bana hiç inanmadın. | Open Subtitles | أنت فقط لم يصدق لي. |