Dahası, herhangi fiziksel süreç, sadece fizik kuralları tarafından kısıtlanır ve bu tür bir bilgi tarafından kontrol edilebilir. | TED | وأكثر من ذلك، فإن أي عملية مادية يمكن أن تخضع لنوع من المعرفة، فإنها تُحكَم فقط بموجب قوانين الفيزياء. |
- Belli tür kızların. - Karşınızda son bakire gelin. | Open Subtitles | ـ لنوع مُعين من الفتيات ـ قابلوا العروسة العذراء الأخيرة |
Bu tür bir yaşam mutlu ve aynı zamanda ahlâkî yaşamdır. | Open Subtitles | هذا لنوع من الحياة سعيد و فى نفس الوقت أخلاقي.. حياة. |
Çatıya gitmeden önce bir çeşit meditasyon müziği dinkediğini duydum. | Open Subtitles | سمعته يستمع لنوع من موسيقى التأمل ، قبل ذهابه للسطح |
Kaybetme korkusuyla ilgili bir şey isteği yeniden canlandıracak ve tamamıyla yeni bir çeşit gerçekliğe neden olacaktır. | TED | شيء من الخوف من الضياع سيقوم بإحياء الرغبة وإفساح الطريق كليا لنوع جديد من الحقيقة |
Bu, bir tür maymun benzeri yaratığın azıdişiydi, ...ve bunun dışında, devasaydı. | Open Subtitles | كان ضرس لنوع من المخلوقات الشبيهة بالقردة بإستثناء أنه كان كبير الحجم |
Arkadaşım Art'ın geçenlerde küçük bir ameliyat olmak için hastaneye yatması gerekiyordu ve özel bir tür olan IV antibiyotiği almak için hastanede iki haftadan fazla yatması gerekti. | TED | أحد أصدقائي، آرت، احتاج مؤخراً للبقاء في المستشفى من أجل عملية صغيرة، وكان عليه البقاء في المستشفى لأكثر من أسبوعين، فقط لأنه احتاج لنوع معين من المضادات الحيوية الوريدية. |
dolayısıyla bir tür kalite kontrolüne ihtiyacımız var, kişilerin kendilerinin ve başkalarının gözden geçirmesi burada işin içine giriyor. | TED | لذا فنحن نحتاج بوضوح لنوع من الأفكار لضبط الجودة وهنا حقاً حيث تظهر فكرة مراجعة وإستعراض الأقران. |
Her ekinden sadece birkaç tür yetiştirilen mono kültürler oluşturduğumuz için bu türlerden yalnızca birine bir şey olsa bile gıda teminimizde çok büyük etkiye sahip olabilir. | TED | بما أننا أوجدنا مزارع أحادية تنتج أنواع محددة من محصول واحد، فإذا حصل شيء ما لنوع واحد من هذه المحاصيل، فسيكون لذلك تأثير كبير على مخزوننا الغذائي. |
Farklı bir tür hikaye anlatımı ve film yapımı için devasa bir tuval ortaya çıkarıyor. | TED | لأنه يفتح آفاقًا جديدةً لنوع مختلف من سرد القصص وصناعة الأفلام. |
Kafasında kendi kendine oluşturduğu bir imajı tamamlamaktan bir tür fedakarlıktan bir çeşit korkunç... | Open Subtitles | بتكملة الصورة التى كانت لديه عن نفسه كنوع من التضحية لنوع مريع من الرب ؟ |
Başlarda beni bir tür seks fantezisi için istediklerini sandım ama sonradan onların iyi ebeveynler olduklarını anladım. | Open Subtitles | في باديء الأمرفكّرتُ انهم أرادَوني لنوع من الجنسِ لَكنَّهم ظَهروا مثل الأجدادِ الحقيقيينِ |
O erkeğin de bir tür kadına ihtiyacı var. | Open Subtitles | و ذلك الشخص بالتأكيد بحاجة لنوع من النساء |
Bu tür pislikler için çok büyüğüz. | Open Subtitles | نحن كبار السن جدا لنوع ذلك النوع من الفضلات. |
Besbelli yapacak bir tür aktivite arıyorsunuz. | Open Subtitles | الواضح من الأطفال أيها ، إستمعوا النشاط من لنوع حاجة في أنكم |
Bir çeşit uzay aracındaki bir robot kolunun, bir uydu üzerinde kırık parçaları düzeltebileceğini ve bunları yeniden operasyonel hâle getirdiğini düşünün. | TED | تخيلوا لو كان بإمكان ذراع آلية لنوع من شاحنات القطر الفضائي إصلاح الأجزاء المعطلة في القمر الاصطناعي، لتعيدها مرة أخرى إلى العمل. |
bir çeşit etki alanının zemini oluşturabilecek çok kısıtlı bir fikir birliği ile ortaya çıkmıştır.ki, bildiğiniz gibi her fikri birliktelik bir etki doğurur. Bu fikri bilrlikteliği | TED | للاستنتاجات ، و ذلك يهئ الارضية لنوع من ا لعمل ، لان اجماع الاراء في كل لحظة يسمح لنا با لعمل . و من الاهمية مهما |
Bir seçim şansımız var. Bu odadaki her birimiz, ne çeşit bir değişim yapmak istediğimizle ilgili bir seçim şansımız var. | TED | لدينا خيارا. كل واحد منا في هذه الحجرة، لدينا خيارا بالنسبة لنوع التغيير الذي نرغب في عمله. |
Yaptıklarınız ve davranış biçiminiz bir çeşit terapinin başlangıcı olabilir. | Open Subtitles | الذي فعلتة، و الطريقة التي تصرفت بها، قد تكون البداية لنوع ما من العلاج |
Çok amaçlı odadaki gözetim videosu bir çeşit ... parazite maruz kalmış, tam kaçış anında. | Open Subtitles | لا، فيديو المراقبة في الغرفة تعرض لنوع من التشويش عند وقت الهروب |
Cinsiyet çifte açmazı açıkça konuşmayan, gözden kaçan kadındır ve açıkça konuşmayan kadın cezalandırılır. | TED | القيد المزدوج لنوع الجنس هو النساء اللاتي لا يتحدثن لا يُلاحَظن، والنساء اللاتي يتحدثن يُعاقبن. |