Senin yüzünden mi, benim yüzümden mi bilmiyorum ama gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعرف إذا الأمر أنتَ أو أنا، لكنّها لن تأتي. |
Ve ne olursa olsun düzenli polis devriyesi var, sadece gelmiyor. | Open Subtitles | وأيً كانت دورية الشرطة الليلية التي لديكم، فأنها لن تأتي ببساطة. |
Dedim ya tatlım Liza bugün gelmeyecek, ... bugün size Büyükanneniz bakacak. | Open Subtitles | قلت لك عزيزتي إن ليزا لن تأتي اليوم جدتكم ستبقى معكم اليوم |
Polisler gelmeyecek. O yüzden de evsizleri korkutacak kimse yok. | Open Subtitles | الشرطة لن تأتي لذلك لا يوجد أحد ليخيف المتشردين بعيداً |
Bu hafta Gelmeyeceğini söylemiştin, ben de oyunculuk sınıfımla parti yapayım dedim. | Open Subtitles | قلت أنك لن تأتي هذه العطلة، لذا خططت لحفلة لزملائي بمعهد التمثيل. |
Benimle gelmiyorsun Yalnız yaşarım, ben ve bataklığım, başka hiçkimse değil! | Open Subtitles | لن تأتي معي إلى البيت أنا أعيش وحيدا، أنا ومستنقعي فحسب |
Sevgilim hiç Gelmeyeceksin sandım, çok geç kaldın. | Open Subtitles | عزيزي , اعتقدت أنك لن تأتي لقد تأخرت كثيرا |
Bir kadını önce dövüp, sonra geri çağıramazsın. gelmiyor! | Open Subtitles | لا يمكنك ضرب إمرأة ثم تدعوها، إنها لن تأتي |
Claudia bizimle gelmiyor. Valiziyle ilgilenir misin? | Open Subtitles | كلوديا لن تأتي معنا هلا اهتممت بحقيبتها؟ |
Aziz dostum size hizmet etmek için girmiştim Kadın gelmiyor. Kendi sefahatıma dönüyorum. | Open Subtitles | لن تأتي السيدة اليوم الكأس يناديني، أنا ذاهب |
Hiçbir yardım gelmiyor. | Open Subtitles | لقد انتهى الامر الان , فالمساعده لن تأتي |
Beyazperdenin efsane ismi Katharine Hepburn Günden Gece filmiyle gelen dokuzuncu adaylığında da batı yakasına gelmeyecek ve bir kez daha Connecticut'taki sayfiye evinde kalıp törene katılmayacak. | Open Subtitles | مع ترشيحها التاسع أسطورة الشاشة كاثرين هيبرن لن تأتي |
ölmeyi beklemeye, yaşamayı beklemeye... hiç gelmeyecek bir bağışlanmayı beklemeye başladılar. | Open Subtitles | إنتظار الموت إنتظار الحياة إنتظار المغفرة التي لن تأتي أبداً |
Gece yarısından önce yoksa, gelmeyecek demektir. | Open Subtitles | إذا لم يكن هنا قبل منتصف الليل فإنها لن تأتي. |
Bunun okyanustan Gelmeyeceğini varsayabiliriz. | TED | وبوسعنا الإفتراض أن هذه الكمية الإضافية لن تأتي من المحيطات |
Bunu sana kendisi sorsa, buraya hiç Gelmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرني بأنك لن تأتي لو طلب منك ذلك بنفسه، ولهذا فضـَّل أن أقوم أنا بإخبارك. |
Gelmeyeceğini sanıyordum. Bütün hafta boyunca Gelmeyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنكِ لن تأتي ، طوال الأسبوع و أنا أفكر بهذا |
- Ayrıca, sen de benimle gelmiyorsun. - Sen öyle san! | Open Subtitles | و أنتِ لن تأتي معي، سوف آتي معك مثل الجحيم أنا,لا |
- Güvende olduğun sürece oturabilirsin... - ...umurumda değil ama gelmiyorsun. | Open Subtitles | يمكنك أن تجلس او تقف مادمت بامان لايهمني لكنك لن تأتي |
Sefil poker oyunumuza Gelmeyeceksin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لن تأتي لرؤيتنا نلعب البوكر، أليس كذلك؟ |
Sanmıyorum. Buraya bir daha gelmez. | Open Subtitles | أعتقد ستكون الأمور على ما يرام إنها لن تأتي هنا مرة أخرى |
O zaman benim çıplak havuz partime de gelmezsin sen. | Open Subtitles | حسنا ، أعتقد أنك لن تأتي هزيلا للغطس في حفلتي. |
Lütfen bana, annenin Dördüncü günü de gelmek zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | أرجوك أخبرني أن والدتك لن تأتي في عيد الأستقلال أيضًا. |
Layla, bu akşam Sonny'nin evine gelmezsen kekelemeye başlayacağım. | Open Subtitles | ليلى , إذا لن تأتي فوق إلى شقّة سوني اللّيلة هذه فرصة مواتية سأطوّر من تهتهتي |
Yani bu Salı Gelmiyorum, diyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | إذاً، فرسمياً، أنتي لن تأتي هذا الثُلاثاء ؟ |
Diamond Head'de şu an iki çocuk var ve anneleri akşam yemeğine gelemeyecek orospu çocuğu. | Open Subtitles | و أمهم لن تأتي إلى المنزل من أجل العشاء, أيها اللعين. |
Duydum da bu akşam Kaplan Balosu'na gelmiyormuş. | Open Subtitles | لأنني ظنتت أني سمعت أنها لن تأتي للحفل الليلة |
Bir dakika. Sen gelemezsin O'Donnell. | Open Subtitles | اوه انتظروي لدقيقة , لن تأتي معنا اودونيل |