Şey, hayat her zaman insanın istediği gibi değildir. | Open Subtitles | حسناً , الحياة ليست كما يتمناها المرء دائماً |
Çok basit bir dosya. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir Müfettiş. | Open Subtitles | قضية سهلة الحل , ولكن الأشياء ليست كما تبدو عليه , أيها المفتش |
Deniz kızları, masal kitaplarındaki gibi değildir. | Open Subtitles | الآن، حوريات البحر ليست كما هن في كتاب القصص |
Olduğunu iddia ettiği kişi değil o. O Princesa Rosalinda. | Open Subtitles | انها ليست كما تقول انها الاميرة روزاليندا |
Jerry. Jerry, Bu televizyondakilere benzemez | Open Subtitles | ـ جيري ـ جيري الاحداث هنا ليست كما في التلفزيون |
Ama her şey göründüğü gibi olmuyor, değil mi? | Open Subtitles | لكن الأمور ليست كما تبدوا عليه أليس كذلك ؟ |
Annem göründüğü gibi biri değil. Şirketi de çok farklı şeylerin peşinde. | Open Subtitles | إنها ليست من تزعم، وشركتها ليست كما تزعم |
Devam ettirmek istediklerimiz çoktan gitmiş ya da aslında eskiden oldukları gibi değil. | TED | نريد أن نساند أشياء قد ضاعت أو الأشياء التي ليست كما كانت عليه. |
Biliyorum, belki de bazı şeyler doğru değildir, belki de hayatın düzensizdir... ya da sadece istediğin gibi değildir ve bunun nedenini merak etmeye başlamışsındır. | Open Subtitles | لا أعلم، بأن الأمور لا تجري بشكل طبيعي وأن حياتك فوضى أو أنها ليست كما تريد وتتساءل ما السبب وراء ذلك |
Bu ailenin kadınlarında hiçbir şey göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | النساء ليست كما كما تراها فى هذه العائلة |
Belki de bahsettiğin şu kız göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | ربما تلك الفتاة التي كنت تتحدثين عنها ليست كما ترينها |
Olaya çok iyi uyuyor olabilir olaylar he zaman göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | بلا شك الأمر كذلك، لكن الأمور ليست كما تبدو دائماً |
Yapma, dostum. Sadece bir rüyaydı, biliyorsun. İşler daima rüyanda gördüğün gibi değildir. | Open Subtitles | بربّك يا رجل، كان مجرد حلم، والأشياء ليست كما تبدو في الأحلام. |
Hayat filmlerdeki gibi değildir. | Open Subtitles | الحياة ليست كما هي في الأفلام. |
Bunun anlamı; bazı şeyler göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | ذلك يعني أن الأشياء ليست كما تبدو عليها |
Sakın unutma, bazen her şey göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | فقط تذكر , الأمور ليست كما تظهر دائما. |
Bu iş göründüğü gibi değildir. | Open Subtitles | هته المهنة ليست كما يضنها البعض |
Size söylemem gerekir ki Leydi Catrina göründüğü kişi değil. | Open Subtitles | لذا على أن أنصحك السيده كاترينا ليست كما تبدو |
Hayır, o düşündüğün kişi değil. O bir hırsız. | Open Subtitles | لا , هي ليست كما تعتقد إنها لِصة |
Bir helikopterden adaya paraşütle inen şu kadın... olduğunu söylediği kişi değil. | Open Subtitles | تلك التي هبطت بالمضلّة ...على الجزيرة من مروحيّة ليست كما تقول |
Bu tür şeylerle gerçek hayatta karşılaşmak okuldakine benzemez. | Open Subtitles | مواجهة هذه الحالات في الحياة الحقيقية ليست كما في المدرسة |
İyi geceler Joe. Gerçek hayatta, takımları seçmek beden dersinde olduğu gibi olmuyor. | Open Subtitles | اختيار الفرق في الحياة الحقيقية، ليست كما كان الأمر في صفّ الرياضة |
Kesinlikle sandığım gibi biri değil. | Open Subtitles | يجب أن اعترف هي ليست كما تخيلتها تماما |
Fakat atomun içine bakmaya başladığınızda, hiçbir şey göründüğü gibi değil. | Open Subtitles | لكن بمجرد أن تبدأ النظر داخل الذرة، فالأشياء ليست كما تبدو |