Evim Brooklynn köprüsünden çok uzak değil, ve koltuk değnekleriyle yürüdüğüm bir buçuk sene o benim için bir sembol olmuştu. | TED | ان منزلي ليس بعيدا من جسر بروكلين واثناء تلك السنة والنصف التي قضيتها على العكازتين بدا لي هذا الجسر كرمز |
Var olmadığı yerlerde, mesela kışın Grönland'da, Mars çok uzak değil. | TED | وحيث لم يكن ، كما هو الحال في غرينلاند في فصل الشتاء ، المريخ لا يزال ليس بعيدا جدا. |
üzülme. bana güven sonsuza dek benim olacağın gün uzak değil ve sonra... ama bir şey var... ben senin geç gelme alışkanlığını sevmiyorum. | Open Subtitles | لا تحزن. ثق في. ليس بعيدا ذلك اليوم الذى سنصبح فيه معاً إلى الأبد. |
onları bulamadım ama bunu buldum buradan çok uzakta değil | Open Subtitles | لا يمكننى ان اجدة لكنى وجدت هذا ليس بعيدا عن هنا |
- Müvekkilimi nereye götürüyorsunuz? - uzağa değil. | Open Subtitles | إلى اين تأخذ موكلتي ليس بعيدا. |
El Paso'dan pek uzak olmayan Santa Cruz adında küçük bir kasaba var. | Open Subtitles | ليس بعيدا عن ال باسو هناك مدينة صغيرة سانتا كروز |
Çok değil. | Open Subtitles | اوه , ليس بعيدا نهائيا |
Kendisi şu an Bonaventure Otelinde. Buradan uzak değil. | Open Subtitles | إنها الأن فى فندق بونافتور وهو ليس بعيدا عن هنا |
Hindistan'dan uzak değil, çok yakına. | Open Subtitles | حسنا ، انه ليس بعيدا عن الهند انه قريب جدا |
Crescent Collectibles, De Anza bölgesinde. Çok uzak değil. | Open Subtitles | ان المتجر داخل منطقة انزا ليس بعيدا من هنا |
Evet, 495'ten git. uzak değil. | Open Subtitles | خذ الطريق 495 الى ماس بايك انه ليس بعيدا.. |
Ellis Loew'i kariyerini bunun üzerinde yapacak herhalde. Sanırım Lee de çok uzak değil. | Open Subtitles | إليس لوي يحاول صنع مستقبله بها ولي ليس بعيدا |
Burası geçen geceki kaza alanından çok da uzak değil. | Open Subtitles | حسنا,هذا المكان ليس بعيدا عن حادث البارحة |
Sienna Caddesi üzerinde, Cafe Cleo'ya çok uzak değil. | Open Subtitles | وعلى سيينا شارع، ليس بعيدا عن مقهى كليو. |
- Pek uzakta değil. Oradan yardım anonsu da yapabiliriz. | Open Subtitles | ليس بعيدا ويمكننا الاتصال بالطوارئ |
Buradan çok uzakta değil, ve bebeklerden bir tanesi dün gece orada öldürüldü. | Open Subtitles | ليس بعيدا جدا من هنا و أحدى الدمى كانت - كانت قد قتلت الليلة الماضية |
'Çok uzakta değil' yardımcı olmuyor.Bir yöne ihtiyacım var. | Open Subtitles | "ليس بعيدا" لا يساعدنا. أحتاج إلى الاتجاه. |
Ama çok uzağa değil. | Open Subtitles | ولكن ليس بعيدا جدا |
Çok uzağa değil. Adam iki katı ödeyecek. | Open Subtitles | ليس بعيدا سوف يدفع الضعف |
Bu eski şehirlerden pek fazla uzak olmayan neredeyse ulaşılması imkansız bu yerde, bir gündönümü taşı var. | Open Subtitles | ليس بعيدا عن هذه المدن القديمة في مكان لا يمكن الوصول إليه تقريبا هناك علامة لمعرفة الإنقلاب الشمسى الصيفى |
Hayır Çok değil, hayır. | Open Subtitles | لا، ليس بعيدا جدا. |
Daha geçen hafta, burayla Ankara arasında bir adam öldürüldü Ankara yolunda, buradan çok da uzakta değildi. | Open Subtitles | فقط و منذ أسبوع فان رجلاً قد قُتل في الطريق الفاصل بين أنقرة و هذا المكان ليس بعيدا عن هذه البلدة حدث ذلك في الطريق الى أنقرة |