Saçının her tarafına yapışkan şeyler takar, çünkü saçları gri. | Open Subtitles | إنها تَضَع مادة لزجة على شعرِها, لأن لديها شعر أشيب. |
Evet gördüm. Fen dersi notunu yükselttiği için onunla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أجل، و أنا فخورةٌ جداً بالعلامة التي أحرزها في مادة العلوم |
Gargoyleden bahsetmişken yontma kalemi izlerinde bir maddeden belli miktarda bulduk. | Open Subtitles | بالحديث عن الجرغول، وجدنا كمّيات، ضئيلة من مادة بواسطة علامات الإزميل. |
Bir mimar olarak tahta zaten güneş enerjisiyle büyümüş olan büyük ve inşaatta kullanabileceğim tek malzeme. | TED | الخشب هو المادة الوحيدة، وهو مادة كبيرة، أستطيع كمهندس معماري البناء بها وهي مادة نمت بقوة الشمس. |
AF: Chris, bu, ekonomi için tasarlanmış inanılmaz bir madde. | TED | أ.ف: كما ترى، كريس، إنها مادة رائعة مصممة للنشاط الاقتصادي. |
Yurttaşlık eğitimini ders programlarına tekrar ekledik. | TED | أعدنا مادة التربية المدنية لمنهاج المدرسة الثانوية. |
Bugün güzel yazı dersinde "pekiyi" almak istiyorum. | Open Subtitles | ينبغي علي أن أحصل على درجة الامتياز في مادة الخط |
Metan gazı yanıcı bir maddedir genç Louie'nin içinde organik olarak üredi. | Open Subtitles | وحسناً، غاز اليثان غاز الميثان وهي مادة قابلة للاحتراق تم تطويرها عضوياً |
Diyor ki, maddenin herhangi bir parçasını çok küçük boyutta incelerseniz, öncelikle moleküllere rastlar sonra da atomları ve atom altı parçacıkları bulursunuz. | TED | تقول انك اذا اختبرت اي جزء من مادة بدقة متناهية في البداية سوف تجد جزيئات ومن ثم سوف تجد ذرات و جسيمات ذرية |
"IBM makinası kartların üstüne zift gibi bir şey döküyor. | TED | آلة آي بي إم تضع مادة تشبه القطران على السيارات. |
Bir ilaç başka bir maddeyle bir araya geldiğinde ilacın tek başına kullanılmasının yol açtığı etkilerden daha farklı ilaç etkileşimlerine sebep olur. | TED | تحدث التفاعلات الدوائية عندما يسبب مزيج من الدواء مع مادة أخرى تأثيرات مختلفة عن تلك التي تسببها كل منها على حدة. |
Bu tehlikeli şeyler hep birlikte, seni havaya uçurur. | Open Subtitles | خلطهم معا ينتج مادة شديدة الخطورة، تدمر ما حولها |
Buradaki herkes adına söylüyorum, kasetlerinizi gördüm. Zorlama şeyler. | Open Subtitles | مع أنني يجب أن أتكلم لنا جميعا هنا لقد رأيت شريطك, مادة مهمة |
Hey, bence sizinkiler hakkında bir şeyler yazmalısın. -Niye? | Open Subtitles | ذلك ما أنت يَجِبُ أَنْ تَعمَلُ، مادة حول أبويكِ. |
Aralarından birkaçı, evrimsel biyoloji üzerine verdiğim dersi alıyordu. | TED | والبعض منهم كانو طلاب عندي في مادة علم الأحياء التطورية. |
Doğru. Doğru. Şimdi haftada dört gün ilkokul 8. sınıflara fen dersi veriyorum. | TED | فعلاً. فعلاً. أنا أدرّس مادة العلوم للصف الثامن أربع مرات في الأسبوع. |
Uyarlanabilir bir maddeden oluşuyor. Yani her türlü gücü olanı zapt edebilir. | Open Subtitles | إنها مصنوعة من مادة قادرة على التأقلم فيمكنها احتواء كافة أنواع القوى |
Açıkça normal bir maddeden gelmiyorlar. | Open Subtitles | فمن الواضح أنها لا تأتي من أي مادة طبيعية. |
Durumların devasa üst üste binişi elektronların malzeme içindeki hareket biçimini yönlendirerek; iletken mi yalıtkan mı yoksa yarı iletken mi olacağını belirler. | TED | ويحدد التراكب الهائل للحالات طريقة تحرك الإلكترونات خلال المادة، سواء أكانت مادة موصلة أم عازلة أم شبه موصلة. |
Kristal Tıkanık-açıcı Süper Güçlü Küvet Temizleyicisi yakıcı bir madde. | Open Subtitles | الكلوغو البلوري عالي الجهد مزيل الإنسداد الجاف إنه مادة كاوية |
Bir gün şöyle bir olay oldu: Sınıfıma benim tüm biyoloji konuları arasındaki en sevdiğim konuyu ders kitabından okumaları için ödev verdim: virüsler ve nasıl saldırdıkları. | TED | في أحد الأيام، حدث التالي: قمت بتكليف الفصل بقراءة فصل من الكتاب المدرسي في موضوع مفضّل بالنسبة لي في مادة الأحياء : الفيروسات و كيفية مهاجمتها للجسم. |
Tarih dersinde sizi okumuştuk. Karınız Linda nerede? | Open Subtitles | أقرأ عنك في مادة التاريخ لكن أين زوجتك، ليندا؟ |
Miyelin yalıtkan bir maddedir ve elektrik sinyallerinin sinir lifine doğru daha hızlı hareket etmesini sağlar. | TED | حيث أن الميالين مادة عازلة تسرّع الإشارات الكهربائية المندفعة عبر ألياف الخلايا العصبية. |
Uygarlıkları bir çöl bitkisi tarafından çizilen değerli bir maddenin ticareti üzerine kurulmuştu. | Open Subtitles | و كانت حضارتهم قد بنيت على تجارة مادة ثمينة تستخرج من نبات صحراوي |
Amazon ücretsiz olarak bir şey verirse bu şeyi alırsınız değil mi? | TED | فعندما تقوم أمازون بإتاحة مادة مجانية، فالنتيجة أنكم تتناولونها، صحيح؟ |
Langley, Cahill'lerin hangi maddeyle temas ettiğini bilmek istiyor. | Open Subtitles | لانجلي يريد معرفة الذي مادة كاهيلس قابل. |
Karanlık maddesi var, sıradan maddesi var, fotonları ve nötrinoları var, ama bunlar evrenin sonraki kısımlarında önem arz etmiyorlar. | TED | تحتوي على مادة سوداء، ومادة اعتيادية. تحتوي على فتونات وعلى نيترينوات، والتي لا تقوم بدور اساسي في الجزء اللاحق للكون. |
Yani bütün cansız maddeler de, trilyonlarca atomdan oluşan. | TED | كل مادة غير حية، تتكون من تريليونات الذرات. |
Ekonomi dersinden "A" aldın. | Open Subtitles | لقد حصلت على تقدير مممتاز فى مادة الإقتصاد |
Ayrıca ayakkabısında bir Franklinia Alatama'nın genetik malzemesi olduğunun kanıtını buldum. | Open Subtitles | يوجد أيضاً دليلاً عن مادة جينية من فرانكلينيا ألاتاماها على حذاءه |