Sorular için zaman yoktu Yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | لم يكن هناك وقت للأسئلة لذا فعلت مايجب علي فعله |
- Bilmem gerekeni biliyorum. - Sadece işini yapıyorsun. | Open Subtitles | أنا أعرف مايجب علي أن أعرفة قم بالمفروض عليك |
Yapman gerekeni biliyorsun. | Open Subtitles | انا أشاهد المباراة أنت تعرف مايجب عليك فعله |
Üzerinde durmanız gereken şey, kalitedir. Fiyat tuzağına sakın kanmayın. | Open Subtitles | ذلك مايجب أن تصر عليه ، لاتتماهل في لعبة ألأسعار |
Utanç hakkında anlaşılması gereken şey, onun suçluluk olmadığı. Utanç benlik üzerine yoğunlaşır, suçluluk ise davranış. | TED | مايجب علينا أن نفهمه بأن العار ليس خطيئةً. العار تركيز على الذات، الخطيئة هو تركيز على التصرف. |
Bana ne yapacağımı söyleme. Ne yapacağını ben sana söylerim. | Open Subtitles | .أنت لا تخبرني مايجب عمله أنا من يخبرك ما تعمله |
Bazı insanlar, iyi niyet kisvesi altında aşağılayarak sana ne yapman gerektiğini söylerler. | Open Subtitles | يظن بعض الناس أن من حقهم أن يملوا عليك مايجب عليك فعله إزدراء مع حسن نية |
Ted, sana duymak istediğin şeyi mi söylememi istersin... yoksa duyman gerekeni söylememi mi? | Open Subtitles | تيد, أتريدني أن أقول ما تريد أن تسمعه أو تريد أن تسمع مايجب أن تسمعه |
Naomi'ye verdiğin sözü bozup Sam'e söyleyerek yapman gerekeni yaptın. | Open Subtitles | انت فعلت مايجب عليك فعله,أخبرت سام,وأخلفتي وعدك لناعومي |
Sanırım, zamanı gelince yapmam gerekeni yapacağım. | Open Subtitles | اظن عندما ياتي الوقت سافعل مايجب علي فعله |
Sonra mutfak dolabından av tüfeğini aldım ve içeri girip, yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | ثم أخذت بندقيته للصيد من خزانة المطبخ. وذهبت اليه ، وفعلت مايجب علي فعله. |
Restorana git ve yapman gerekeni yap. | Open Subtitles | حسناً، إذهب إلى هناك افعل مايجب عليك فعله |
İlginizi çekebildim. Şimdi yapmam gerekeni biliyorum. | Open Subtitles | لقد حصلت على انتباهك ، الآن اعرف مايجب علي فعله |
Eğer söylemem gerekeni söylemem gerekirse, ben yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | عندما أقول مايجب قوله لقد فعلت مايجب علي فعله |
Hey, Mağara Adam yapılması gerekeni hemen şimdi yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أنت يارجل الكهف كل مايجب القيام به ينبغي أن يتم الآن |
Kastettiğim o değildi. Yok, anlıyorum. Vaziyet kötüyse, yapman gerekeni yaparsın. | Open Subtitles | لـاـ، لقد فهمتُ ماتعنيه، أفعل مايجب عليك فعله. |
Tek yapman gereken şey, mahalli bir polis karakoluna gidip çıkış iznini almak. | Open Subtitles | كل مايجب عليك فعله هو الذهاب للشرطة المحلية لتصريح الخروج |
Chris, unutmaman gereken şey şu ki seks kusursuz bir doğallık... | Open Subtitles | كريس .. مايجب عليك تذكره دائماً هو أن الجنس أمر طبيعي تماماً |
Tek yapmam gereken şey ayağımı şuraya koymak bu taşı tutmak ve kendimi yukarı doğru çekmem. | Open Subtitles | الأن , كل مايجب عليك فعله ان تنزل قدمك هنا إمسك هذه الصخره و أرفع نفسك |
Planladığımız zamana bir buçuk saat kala gelmezsem, ne yapacağını biliyorsun. | Open Subtitles | ان لم اصل في خلال نصف ساعة اكملوا الخطة وستعرفى مايجب عليك |
Hastayı açınca ne yapacağını bileceksin. | Open Subtitles | ستعلمين مايجب عمله بمجرد دخولك إلى هناك. |
Ne kadar zor olsa da ne yapmam gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | مهما كانت صعوبة الأمر أعلم مايجب أن أفعله |