| Şimdi,dükkanına geliyorum ve sana 20 dolar bozuk para verip diyorum ki | Open Subtitles | الآن، آتي أنا الى متجرك و أعطيك 20 من فئة واحد دولار وأقول |
| dükkanın önüne koltuk koyarsan insanlar oturmak isteyeceklerdir. | Open Subtitles | إذا وضعت المقاعد أمام متجرك سيريد الناس الجلوس عليها |
| Louis, dükkanını aç. Daha çok kova gerek! | Open Subtitles | لويس إفتح متجرك نحن نحتاج إلى بعض المعدات |
| Döndüğün zaman dükkana ne zaman gireceğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا سوف تتيح لك معرفة عند يمكن أن نعود في متجرك. |
| Yani sen de Mağazanı açtın. Sana da şanslı bambu getirdi mi? | Open Subtitles | اقصد, انت تفتتحين متجرك الخاص وهل احضرت لك نبتة الحظ ؟ |
| Hiçbir sebep olmaksızın bu topu dükkânına doğru ateşliyorum. | Open Subtitles | بدون أي سبب .. أنا سأطلق النار من هذا المدفع في جميع أنحاء متجرك |
| Bir, iki, üç, dört, Mağazanızda emzireceğiz. | Open Subtitles | واحد، اثنان، ثلاثة، أربعة ونحن سوف إرضاع في متجرك |
| dükkanına geldim sana 20 tane bozukluk verdim ve dedim ki | Open Subtitles | آتي إلى متجرك وأعطيك 20 من فئة دولار واحد |
| Bu akşam dükkanına geleceğim, ve sonra bitecek, konuşacağım. | Open Subtitles | سآتي الى متجرك الليلة و عند انتهاء الامر سنتحدث |
| Onları kimse satın almaz. dükkanın batar. Şimdi beni öp, komik yüzlüm. | Open Subtitles | لا أحد سيشتريها ، رائحة متجرك نتنة والآن قبلني يا ذا الوجه الغريب |
| dükkanın senin için önemli olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّ متجرك مُهمّ بالنسبة لك. |
| Ben sadece dükkanını soyan sıradan Bir hırsızım. | Open Subtitles | أنا مجرّد رجل مجنون سرق متجرك في يوم من الأيام |
| Hayalet dükkanını, birşeye kızdığı için mi çöplüğe çevirdi? | Open Subtitles | هل حطم ذلك الشبح متجرك لتوه لأنه كان غاضبا ً من شيءٍ ما؟ |
| Sonra günlerden bir gün işten sonra deri kokarak dükkana geldin ve bir kruvasan istedin. | Open Subtitles | وأنت أتيت في يوم ما ورائحتك كالجلود بعد أن عملت في متجرك طوال اليوم وطلبت كرواسون |
| Güven bana, dükkana birkaç seksi kız al, satışların tavan yapacağına eminim. | Open Subtitles | ثق بي احضر بعض الفتيات المثيرات في متجرك الخاص بالكعك أراهنك بأن البيع سيزيد عندك للأعلى |
| Mağazanı kaybetmene üzüldüm dostum. | Open Subtitles | أنـا آسف لأنك فقدت متجرك ، يـارجل |
| Mağazanı açtığından beri hem de. | Open Subtitles | منذ اللحظة التي افتتحت فيها متجرك الأول |
| Bak, aptal dükkânına ihtiyacım yok, tamam mı? | Open Subtitles | انظري، لَستُ بِحاجةٍ إلى متجرك الغبي ، حسنا ؟ |
| Bir, iki, üç, dört, Mağazanızda emzireceğiz. | Open Subtitles | واحد، اثنان، ثلاثة، أربعة ونحن سوف إرضاع في متجرك |
| - Senin mağazan bütün koleksiyonunla birlikte yanmamış mıydı? | Open Subtitles | ألم يحترق متجرك وكامل مجموعتِكَ مَعه ؟ بالفعل. |
| Dükkanınız çok güzel, çok da temiz ama içeride bir kaç böcek var. | Open Subtitles | متجرك به العديد من الأشياء اللطيفة ... والنظيفة مع الهواء النقي ثم يأتي إثنين من اللصوص ليملئو المتجر برائحتهم الكريهة |
| dükkanının kapanıyor olması seni çok endişelendiriyor biliyorum ama sana güzel bir haberim var. | Open Subtitles | اعلم انك قلقة بشأن متجرك لكن لدي أخبار جيدة |
| Şu aynı makineyi senin mağazandan iki katına almıştım. | Open Subtitles | لا أصدق ذلك لقد اشتريت مثل هذه المحمصة تماماً من متجرك بضعف السعر |
| Aslında, partiye yaptığın masrafları... ve hediye ettiğin elbiseleri düşünürsek, sanırım şirket tarihinde, açılış gününde en çok zarar eden mağaza seninki olacak. | Open Subtitles | في الواقع, لو قمتي بحساب تكاليف الحفلة وكل القطع التي قمتي باهدائها اظن ان متجرك حصل على اكبر افتتاح بعجز بالميزانية |
| Beni kullanabileceğin bir dükkânın ve birkaç yerin var. | Open Subtitles | لديك مكان في متجرك وعدة بقاع اخرى حيث يمكنك الاستفادة مني فيها |
| Benim eleman geçen hafta buraya geldi ve sana benim bu mağazayı istediğimi söyledi. | Open Subtitles | الان رجلي جاء الي هنا الأسبوع الماضي أخبرك أني أريد متجرك |
| Ama FBI'ın her türlü ipucuna aç olduğunu söylüyoruz ve domuz kanının kaynağını tespit etmek adına DNA örneği toplamak için dükkânını kapatsak ayıp olurdu. | Open Subtitles | بما جرى,ليون لكننا نقول أن الأف بي آي تريد أدلة بشكل يائس و سيكون من العار إن إضطررنا لإغلاق متجرك لجمع عينات الحمض النووي |