Annen bu geceki yetenek gösterisinde piyano çalacağın için çok heyecanlı. | Open Subtitles | والدتك متحمسة للغاية بشان لعبك على البيانو فى عرض المواهب اليوم |
Ancak pastalar ve elbiseler arasında birileri düğünü için çok heyecanlı görünüyor. | Open Subtitles | لكن فيما بين الكعكة والفستان يبدو أن هناك أحدهن غير متحمسة لزفافها |
Karım cok neşeli, doğasında heyecanlı birisi. | TED | لقد كانت إمرأة رائعة مبتهجة انها متحمسة بالفطرة |
Çok uzun zaman önce değil, uçaktaydım ve P.A. sisteminden gelen bir kadın pilotun sesini duydum; çok heyecanlandım ve etkilendim. | TED | أعني، مؤخرًا، كنت على متن طائرة وسمعت صوت قائدة الطائرة عبر مكبر الصوت وكنت متحمسة وسعيدةً جدًا. |
Yarışın ilk 10 mili oldukça çabuk geçmişti, insanların iki ayağına karşı benim üç tekerleğimle sonunda onları geçtiğim için çok heyecanlıydım. | TED | أول 16 كم في سباق الركض انقضت بسرعة، فقد كنت متحمسة لأنني أخيراً سبقت البعض بعجلاتي الثلاث أمام زوجيّ أقدامهم. |
Üç için çok hevesli gözüküyordu, evi hazırlayıp yatağa attım. | Open Subtitles | لقد كانت متحمسة للمرحلة الثالثة. لذا أنا فقط تسللت للمنزل |
İsviçre'ye taşınmak da heyecanlı. | Open Subtitles | وهي الآن متحمسة جداً لموضوع الانتقال إلى سويسرا |
Şüphesiz. Seyirci heyecanlı. Tam anlamıyla bir savaş olacak. | Open Subtitles | بلا شك، هذه الحشود متحمسة ستكون حرباً بلا شك |
Lütfen ona iyi davran. -Onunla tanışacağın için çok heyecanlı. -Gerçekten mi? | Open Subtitles | فقط كوني لطيفة بالنسبة لها إنها متحمسة لرؤيتنا |
Korkutulan kişi ben olduğum için, senin kadar heyecanlı değilim. | Open Subtitles | من الواضح أني لست متحمسة مثلك لأني أنا المرعوبة |
Ne yani, sizce de öyle miyim? Ablama bebek doğuramaz demişlerdi. Bu yüzden çok heyecanlı. | Open Subtitles | تمهل، أتقول أنني هكذا أحياناً؟ .وإعتقدوا أن أختي لن تحظى بطفل حتى .إنها متحمسة للغاية |
Hales, Mouth un başının belada olması söz konusu, sende ise daha çok heyecanlı havası var. | Open Subtitles | تبدين كأنك متحمسة ,خذي بالأعتبار أن ماوث ربما يكون بمأزق كبير |
Nereye gittiğimizi bilmiyorum da, eski elim bu konuda çok heyecanlı. | Open Subtitles | لا أعلم إلى أين نحن ذاهبين لكن يدي القديمة متحمسة جدا لذلك |
Charles akşam yemeğine katılacağınızı söylediğinde çok heyecanlandım. | Open Subtitles | عندمـا أخبرنـي ً تشـارلـز ً أنك قـادم لحضور العشاء لقد كنت متحمسة جدا |
Çok heyecanlandım. Hep bir orkide sergisine gitmek istemişimdir. | Open Subtitles | كم أنا متحمسة لطالما رغبت بحضور معرض عن الأوركيد |
Ben anneme bu özel merasim anında yardımcı olduğum için heyecanlıydım. | TED | كما كنت متحمسة وسعيدة لأنني ساعدت أمي في تلك اللحظة الإحتفالية المميزة |
Bu çelimsiz inatçı hevesli kadın büyük çalışmasını çeyrek asırdır sürdürüyor. | Open Subtitles | هذا واهية، العنيد، امرأة متحمسة قامت عليها العمل العظيم لمدة ربع قرن. |
Bana en çok heyecan veren üçüncü yaklaşım ise şu anda üzerinde olduğumuz eğitim olarak tasarım. | TED | و الطريقة الثالثة, هي أكثر واحدة أنا متحمسة لها و هي حيث نحن الآن, هي التصميم كتعليم. |
sabırsızlanıyorum. Sen ne düşünüyorsun? Sence ne yapmalıyım? | Open Subtitles | أنا متحمسة ما الذي تظن بأنه يجب علي فعله |
Pekala, yeni arkadaşlar için mi böyle heyecanlısın yoksa yeni hayalet için mi? Komik değil. Gerçekten yardımıma ihtiyacı var.. | Open Subtitles | حسناً، أأنتِ متحمسة لمقابلة أصدقاء جدد أم أشباح جدد؟ |
Belki şimdi anladın. Seni burada yalnız bırakmak konusunda, Neden istekli değilim. | Open Subtitles | لربما، تتفهم أنا لم أنا . لست متحمسة على تركك هنا لوحدك |
Jessi annesinin hayatta olduğunu öğrenince çok heyecanlandı. | Open Subtitles | جيسي كانت متحمسة لايجادك بأن امها على قيد الحياة |
Evet, müşteri o kadar mutlu oldu ki, kutlamak için yemeğe çıkaracak beni. | Open Subtitles | أجل، العميلة متحمسة جداً، لدرجة انها تريد أن تأخذني للعشاء من أجل الأحتفال |
Çok heyecanlanmıştım... ve eve erken gelip sana sürpriz yapmak istedim. | Open Subtitles | و كنت متحمسة جداً و كنت سأرجع المنزل مبكراً لأفاجئك بهم |
Ben de hâlâ birilerini beni dinlemek istediği için mutluyum. | Open Subtitles | أنا متحمسة أن شخصًا ما لا يزال يريد سماعي أغني |
Bir randevum var ve asırlardır bir randevu için ilk defa bu kadar çok heyecanlanıyorum. | Open Subtitles | كما تَرى، عِنْدي موعد وهو موعدي الأولُ منذ زمن و أَنا في الحقيقة متحمسة لأجلة |
Sonunda birşey buldum tutkulu olduğum birşey. | Open Subtitles | أنا أخيرا وجدت شيئا أكون متحمسة له جدا |
- Heyecanlanmana sevindim. - Ben de gitmeyi dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | إنني مسرور لأنكِ متحمسة جداً له إنني نفسي متحمس |