çürümüş olan sistem, bireyler değil! Bu yüzden, sisteme karşı savaşmalıyız. | Open Subtitles | الكل متعفن , و ليس البعض فقط لذا فالكل يجب أن يخضع للعلاج |
Ah, bunu günler önce öldürmüş olabilir. Vücut şişmiş ve yüz çürümüş. | Open Subtitles | يمكن أن يكون قتل هذه منذ أيام، الجثة منتفخة والوجه متعفن |
Kafası olmadan bu lanet şeyin ne olduğunu söyleyemem çünkü vücudu tamamen çürümüş. | Open Subtitles | بدونها لن اعرف ما هذا الشىء، لان الجسم متعفن |
Üç gün boyunca ölü bir adamın yanında uyudum, sırf onun payı olan bir kaşık küflü ekmeği almak için. | TED | نمتُ بجانب جثة رجل ميت لمدة ثلاثة أيام، للحصول فقط على حصته من ملعقة خبز متعفن. |
Deli değildi. Kokuşmuştu. çürük bir meyve gibi. | Open Subtitles | إنه ليس بمجنون إنه متعفن, كالفاكهة المتعفنة |
Ve en kokuşmuş, en sefil bebeği alıp, bizimkilerin başına salmalıyız. | Open Subtitles | وأكثر طفل متعفن ومثير للشفقة لنلقي به على أبائنا |
İçinde Kool-Aid, çürümüş meyve, ketçap ve küflü ekmek var. | Open Subtitles | انها حصلت على حلوى, و فواكه قديمه, كاتشب و خبز متعفن |
ve sonra 30 seviyesinde yürüdüm ... ..Oturdum boğulacağımı ve her şeyin biteceğini düşündüm... ..Sonra kalktım ve doğuya , yarı çürümüş bir tahtaya... | Open Subtitles | جلست و فكرت بأن اضع حداً لكل ذلك بالغرق ثم نهضت و توجهت شرقاً بجانب لوحٍ خشبي شبه متعفن |
Değersiz, hastalıklı, çürümüş, yozlaşmış. | Open Subtitles | متعفن , مريض , لا قيمة له. فاسد. |
çürümüş balıklı kedi maması ve yanık lastik. | Open Subtitles | طعام متعفن للقطط و مطاط معالج بلكبريت |
Sırt çantasında çürümüş bir kafa taşıyor. | Open Subtitles | أنه يحمل رأس متعفن في حقيبة ظهره |
Aynı anda çürümüş et kokusu ormana yayılmaya başlıyor. | Open Subtitles | وفي الوقت نفسه رائحه لحم متعفن تملا المكان . |
Göğsüm çürümüş. Kalıcı, efendim. | Open Subtitles | القاعدة الدائمة , سيدي صدري متعفن |
Ne oldu küflü sıva ve gerçekten ağır bir avize oldu. | Open Subtitles | ما حدث كان أنّ الجبس متعفن والثريا ثقيلة حقاً |
Bayat ekmek arası küflü peynir. Buna yemek mi diyorsun? | Open Subtitles | حبن متعفن في خبز مهترئ أتسمي ذلك طعاما ؟ |
Bana müziğin gücünü öğretti ve o küçücük küflü Lima vitrini gibi olan stüdyo benim için dünyanın en güzel yeriydi. | Open Subtitles | لقد علّمتني قوة الموسيقى، بالرغم من أن إستوديو الرقص ذاك كان مجرد محل متعفن وصغير في مدينة لايما، |
- Evet, çürük bir dal da olabilir. Rüzgardan da olabilir. Bir çok nedenden olabilir. | Open Subtitles | نعم، قد يكون فرع متعفن أو الرياح و قد يكون الكثير من الأشياء |
Halkınız sizi sevmek için can atıyor ama çürük yiyecek alıyorlar, bazen onu da bulamıyorlar. | Open Subtitles | شعبك متلهف جداً لمحبتك و لكنهم يأكلون غذاء متعفن و احيانا لا شىء مطلقاً |
Evimizdeki elmalar her zaman çürük olurlar. | Open Subtitles | التفاح فى بيتنا دائماً يكون متعفن |
Yoksa bizim yaşadığımız bu kokuşmuş lağımda hiçbir şeyin anlamı olmadığı için mi? | Open Subtitles | أو لأننا نعيش في علم متعفن |
Şu anda dışarıda kaç tane parlak zeka bakımsızlık ve sefalet içinde çürüyor? | Open Subtitles | كم عقل لامع يتواجد في الوقت الراهن متعفن في القذارة و الإهمال |
Bu odada da kendimi güvende hissediyorum çünkü orası kötü kokuyor. | Open Subtitles | أنا أشعر بالحظ لأن هذا الجانب من الغرفة متعفن أرجوك |
Ve parasını bulup da tamir edemediğimiz dolapta çürümeye bırakılmış pas akıtan gevşek su ısıtıcısı... | Open Subtitles | و مسخن الماء الذي يسرب صدأ و يبدو كالعفن و هو متعفن على الأرضية بخزانة الأدوات و لا يمكننا حتى تحملّ تكلفة إصلاحه |