değişmiş ve yumuşak hali senin için daha kolay değil mi? | Open Subtitles | ألن يكون الافضل ان يكون ناعما و متغير للافضل ؟ |
Kuvvetli sevgi ve bağlılık hislerine sahip olan insanlar ile bunlar için zorlanan insanları birbirinden ayıran tek bir değişken vardı. | TED | كان هناك متغير واحد فقط الذى قَسم الناس الذين لهم إحساس قوي بالحب والإنتماء والناس الذين هم بالفعل يعانون منه . |
Dışarıdan gözetime dayalı olması için sürekli algoritmik bir şekilde değişiyor. | Open Subtitles | انه يغذي بإستمرار نظام حسابي متغير الى قاعدة مراقبة خارج المبنى |
Siz TED'ciler aracılığıyla değişen bir dünyaya şahitlik etmeyi gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum. | TED | اني اتتطلع بشده على ان اشهد على عالماً متغير بفضلكم، متحدوثو تيد |
Bende değişik birşeyler farkettin mi? Hayır. | Open Subtitles | إذن هل لاحظتي أي شيء متغير فيني؟ |
Şebeke ölçme denklemindeki tek bir değişkene odaklanarak haftalar geçirebilirdim. | Open Subtitles | لقد كنت اقضي اسابيع في بعض الاوقات اركز على متغير واحد في مقياس معادلة, لقد كانت النعيم |
Antibiyotiklere dirensin diye genetik yapısı değiştirilmiş. | Open Subtitles | إنه متغير جينياً ليقاوم المضادات الحيوية |
Teknolojinin, sağlık hizmetlerini oyunu değiştiren bir ölçekte yeniden keşfetmeye yardımcı olma zamanı. | TED | حان وقت التكنولوجيا لأن تساعد في إعادة تقديم الرعاية الصحية على نطاق متغير. |
Baş ağrıları, yönünü şaşırma, halisünasyonlar, değişmiş bilinç durumları. | Open Subtitles | نوبات صداعي، وإنعدام إتزان، وهلاوس، ووعي متغير. |
Göz rengi değişmiş bir kadınla tanışıyorsun ve aklına ilk olarak beyninde kertenkele yaşadığı mı geliyor? | Open Subtitles | صحيح، إذاً قابلتي فتاة ذات قدحية لونها متغير و تفكيرك الأول انها قد يكون لديها سحلية في عقلها ؟ |
Savaştan bu yana çok değişmiş. | Open Subtitles | وكم هو متغير منذ الحرب. |
Programlamada, bilgi parçası değişken denen bir şeyde depolanır. | TED | في البرمجة، جزء من المعلومة تخزن ضمن شيء يدعى متغير. |
Hatta araştırmacıların izledikleri başka bir değişken meydana çıktı ki bu, siyasi kimlikti. | TED | عِوَضاً عن ذلك، ظهر متغير آخر كان الباحثون يتتبّعونه: الهوية السياسية. |
Yemin etme ay üstüne sakın, Yörüngesinde her gece yön değiştiren ay gibi, değişken olur sonra senin de aşkın. | Open Subtitles | لا تقسم بالقمر الذي يتغير كل شهر في مداره حتى لايكون حبك متغير مثله |
Majeste, dünya değişiyor, başka değerler var. | Open Subtitles | صاحب الجلالة ، إنه عالم متغير , قيم مختلفة |
Bu bölgeden bölgeye biraz değişiyor. | TED | وهو رقم متغير من ولاية الى ولاية |
Faraday'a göre, bir elektrik devreniz varsa ve devre değişen bir manyetik alanın etkisi altında ise bu alan tellerde bir miktar akım indükleyecektir. | Open Subtitles | اكتشف فاراداي انك اذا كان لديك دائره كهربيه في مجال مغناطيسي متغير يمكنك جعل الكهرباء تمر في الاسلاك |
Biri devamlı değişen, diğer ise değişmeyen iki farklı hastalık yarattı. | Open Subtitles | تسبب مرضين لنفسها أحدهما ثابت و الآخر متغير |
Buradaki her şey onun için çok değişik. | Open Subtitles | أعتقد بأن كل شي هنا أصبح متغير لها. |
Ekselansları, geleneksel keşfin mümkün olduğunca az değişkene bağlı olan gelişme yolu olduğuna ve emirleri uygulamada güvenilebilecek kişilerin ifa edebileceğine inanıyoruz. | Open Subtitles | فخامتك، نحن نعلم أن طرق الاستطلاع التقليدية هي الطريق للأمام كما أنها تعتمد على متغير أقل قدرًا ممكنًا |
Genetik yapısı değiştirilmiş biyolojik saldırı. | Open Subtitles | هجوم حيوي لجين متغير |
Şekil ve renk değiştiren ahtapot saklambaç oyununda tek galiptir. | Open Subtitles | الأخطبوط متغير اللون ومتغير المظهر هو سيد لعبة الغميضة المطلق |
ama eksenlerde, istediğiniz herhangi bir değişkeni oldukça kolay alabiliyorsunuz. | TED | ولكن على المحاور، يمكن أن تحصل على أي متغير تريده بسهولة بالغة |
"Sen"i tanımlayan, sen olmanın anlamıyla ilgili sabit ve değişmeyen bir şey var. | TED | هناك شيء ما حول ما يعنيه كونك أنت يُعِّرف حقيقتك، وهذا الشيء دائم وغير متغير. |