Joe Ortaöğretim Belgesi'ni almış ve şimdi sıra İleri seviye Eğitim Belgesi'nde. | Open Subtitles | جو، اه، انتهى لتوه شهادة الثانوية العامة له، القيام به مستويات الآن. |
Bazı üst seviye adamlar şu polis hakkında, yapılan anlaşmayı konuşuyorlardı, Halstead'in yani. | Open Subtitles | بعض الرجال من مستويات عالية كانوا يتحدثون عن عقد على هذا الشرطي هولستيد |
Kırgızistan'da daha birkaç hafta önce ülkenin Kırgız nüfusu ile Özbek azınlık arasında görülmemiş düzeyde bir şiddet patlak verdi. | TED | وفي قيرغستان .. فقط منذ عدة اسابيع تصاعدت مستويات العنف هناك بين اثنية القرغيز واثنية الاوزباك |
Bunlar, alt düzey kuantum etkilerine bağlıdır. | Open Subtitles | و الذي يرتبط بتأثيرات مستويات طاقية صغيرة.. لا تزول بالغسيل. |
Kişi başına düşen GSYİH'nın her seviyesinde daha fazla sosyal ilerleme için fırsat, daha azı için riskler var. | TED | في كل مستوى من مستويات نصيب الفرد من الناتج الإجمالي المحلي، هناك فرص لمزيد من التقدم الاجتماعي، وأخطار لأقل. |
Eğer sırana kaybetme katlarından 1, 3 ya da 4 kat aşağıda başlarsan kazanma katındasın demektir. | TED | إن بدأت بدورك عند 1، 3، أو 4 مستويات فوق مستوى خسارة، عندها ستكون عند مستوى فوز. |
Ben uzaktayken, zeka düzeyi mi düştü birden? | Open Subtitles | هل انخفضت مستويات الذكاء بحده عندما كنت فى الفضاء |
Geçen yılki seviyeye yaklaştığımızı söyleyebilirim. | TED | أودّ أن أقول بأننا نقترب من مستويات العام الماضي. |
Toksikoloji raporu onun vücudunda yüksek seviyede performans artırıcı ilaç gösteriyor. | Open Subtitles | أظهرت النتائج توكس مستويات عالية من عقاقير لتحسين الأداء في نظامه. |
Biliyor musun vücudumdaki kafein seviyesi tehlikeli boyutta normale düştü. | Open Subtitles | أتعرفان، إن الكافايين في نظامي اليومي وصل إلى مستويات خطيرة |
Şehirlerimiz de risk altında olacak, çünkü şehirlerin çoğu kıyıda. Görüyorsunuz, şu anda okyanus seviyeleri yükseliyor ve sular şehirlere girdikçe | TED | ومُدننا ستكون معرضة للخطر، لأن معظمها مدن ساحلية. ترون الآن إرتفاع مستويات المحيط، وأنها تُغطي المدن، |
EM: Bilmiyorum videoda fark edilebildi mi ama kaç seviye tünel olabileceğinin tam bir sınırı yok. | TED | لا أعرف إذا كنتم قد لاحظتم ذلك في الفيديو، لكن لا يوجد حد أقصى لعدد مستويات الأنفاق التي يمكن الوصول إليها. |
Bu seviye en son 1970'lerde görüldü. | Open Subtitles | الآن ذلك نوع مستويات أنت كنت ترى في السبعينات. |
seviye üç, iki ve birinci güç sınırlama engelleri kaldırılıyor. | Open Subtitles | تحرير مستويات القيد، ثلاثة، إثنان، واحد. |
İşte Dünya'yı sanayi öncesi düzeyde soğutmak için stratosfere pompalayacağımız kireçtaşı miktarı bu kadar. | TED | وهذه هي الكمية التي عليكم ضخها في طبقات الغلاف الجوي العليا لتبريد حرارة الأرض مرة أخرى إلى مستويات ما قبل الصناعة. |
Üst düzey dedektiflik yaptım ve kostümlerin Cate Harris adında bir oyuncu tarafından tiyatroya bağışlandığını öğrendim. | Open Subtitles | حسنا قمت بتجسس على عدة مستويات و تبين ان الأزياء تم التبرع بها للمسرح من قبل ممثلة شابة اسمها كايت هاريس |
Birinci nokta: aile geliri ile çocuğun beyin yapısı arasındaki bağlantı düşük gelir seviyesinde çok güçlü oluyor. | TED | النقطة الأولى: هذا الرابط بين دخل العائلة وتركيب مخ الطفل كان الأقوى عند أقل مستويات الدخل. |
Burası Alexander Platz, 3 kat ve 15 tünel var. Beş blokluk bir alanda hepsi kesişiyor. | Open Subtitles | لدينا 3 مستويات وحوالي 15 نفق وكلها تتجمع في هذه المنطقه |
Efendim, geçit odasında radyasyon düzeyi artıyor. | Open Subtitles | سيدى ، نحن نتلقى مستويات متزايدة من الإشعاع فى حجرة البوابة |
Elektronlarının taban durumundan daha yüksek bir seviyeye çıkması için, molekülün belli bir miktar enerji kazanması gerekir. | TED | ومن أجل رفع طاقة الإلكترونات من المستوى الأدنى إلى مستويات أعلى، يحتاج الجزيء إلى اكتساب مقدار معيّن من الطاقة. |
Şizofreni hastalarının beyninde genelde yüksek seviyede serotonin bulunur. | TED | إن المصابين بانفصام الشخصية غالبًأ ما تكون لديهم مستويات مرتفعة من السيروتونين في الدماغ. |
Eğer aşağıda bir şey yanıyor olsaydı karbon monoksit seviyesi tavan yapmış olurdu. | Open Subtitles | مستويات ثانى اكسيد الكربون ستنتقل عبر السقف إن كان يوجد شيء يحترق بالأسفل |
Artmış stres seviyeleri kan dolaşımına glikoz katar. | TED | زيادة مستويات الإجهاد يرمي بالجلوكوز في الدورة الدموية. |
Ama serotonin seviyesini arttırdıkça, dopamin devresini kesiyorsunuz. | TED | وبرفع مستويات السيروتونين، فأنك تضغط على حلقة الدوبامين. |
Işık, uyanıklılık seviyelerini arttırır ve uykuyu geciktirir. | TED | فالضوء يزيد مستويات التنبّه، مما يؤدي إلى تأخير النوم. |
Özellikle saatte 30 km hıza kadar bazı frekans bantlarında en düşük ses seviyesine ihtiyaç duyuyorlar. | TED | تتطلب على وجه الخصوص مستويات الصوت الدنيا في نطاقات تردد محددة تصل إلى سرعة 30 كيلومترًا في الساعة. |
Takım arasında alışık olmadık derecede yüksek sinir seviyesi var, efendim. | Open Subtitles | مستويات عالي جدا غير اعتيادية من العدوانية بين الفريق , سيدي |
Bunu olayı kapatıp dağıtımı tekrar kabul edilebilir seviyelere getirmeliyiz. | Open Subtitles | نحن بحاجة لقفل هذه أسفل والحصول التوزيع إلى مستويات مقبولة. |