Bu balayı sen içine etiği sokmadan zaten yeterince karışık bir durum. | Open Subtitles | شهر العسل هذا معقّد بمـا فيه الكفـاية بدون حشر أخلاق طبية إليـه |
Hayat senin o küçük basit şarkılarından daha karışık, değil mi Anne Murray? | Open Subtitles | معقّد الحياة الأكثر مِنْ إحدى كَ الأناشيد الصَغيرة البسيطة، لَيسَ هو، آن موراي؟ |
Biraz daha karışık bu farkındasın di mi ? -Evet | Open Subtitles | أنتَ تعلم بأن الأمر معقّد أكثَرَ مِنْ ذلك، أليسَ كذلك؟ |
Yumurta ise güzel ve karmaşık bir şey ve çok daha karmaşık şeyler üretebilir. örneğin tavuklar. | TED | البيض شيءٌ جميلٌ و معقّد يمكن له أن يكون مصدراً لأشياء أكثر تعقيداً، كالدّجاج مثلاً. |
Ancak çoğumuzun bunu yapamadığını da biliriz ve bunu yapmaya gücü yetenler için bu karmaşık. | TED | ولكن نعلم أيضًا أنّ معظمنا لا تتاح له الفرصة، حتي لأولئك القادرين، فالأمر معقّد. |
Lost'un üçüncü sezonundan beri bu kadar gereksiz karışık bir şey görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرَ أيّ شيء معقّد غير ضروريّ ''منذ الموسم الثالث لـ ''لوست. |
Ezberlenemeyecek kadar karışık ve imha edilemeyecek kadar da değerli. | Open Subtitles | الآن، هو كثيرُ معقّد جداً لأنْ يَستظهرُ وإلى حدٍ بعيد مهم بشكل حيوي للتَحْطيم. |
Ezberlenemeyecek kadar karışık ve imha edilemeyecek kadar da değerli. | Open Subtitles | الآن، هو كثيرُ معقّد جداً لأنْ يَستظهرُ وإلى حدٍ بعيد مهم بشكل حيوي للتَحْطيم. |
Biraz karışık, belki de sana bir harita çizmeliyim. | Open Subtitles | إنّ مكانها معقّد قليلاً ربما يجب أن أرسم لك خريطة |
aa gerçekten çok karışık, bilemiyorum ama bildiğim bişey var oda ona çok önem verdiği | Open Subtitles | أنه معقّد جداً أنا لا أَعْرفُ. أنا أعرف شيء واحد كيف أقلك كثيرا حول هذا. |
Seninle aşk konusunu konuşmak çok karışık bir şey. Bu aşk değil. Sadece bir aldatmaca. | Open Subtitles | التكلّم معك عن الحب معقّد ليس هذا حباً بل هو لعبة مجرمين |
Biliyorum. Bak, her şey göründüğünden daha karışık. | Open Subtitles | أنظري، إنه فقط معقّد أكثر بعض الشيء من ذلك |
Harry, bu; hayal edebileceğinden çok daha karışık bir durum. | Open Subtitles | هاري, أن الأمر معقّد أكثر بكثير مما تتخيّله |
Senden yapmanı istediğim bundan biraz daha karışık bir şey. | Open Subtitles | الذي أسألكِ إياه أن تفعليه معقّد أكثر من ذلك |
Fiziksel olarak iyi. Psikolojik olarak biraz karışık. | Open Subtitles | جسديّاً، هي على ما يرام نفسياً، الوضع معقّد |
-Çok karmaşık bir meseleyi basite indirgiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تزيد في تبسيط أمر معقّد ألست كذلك سيناتور |
İyi arkadaşları olmak çok karmaşık bir durumdur. | Open Subtitles | إنه فقط معقّد.. أن تحصل على أصدقاء رائعين. |
Neden her şeyi karmaşık hâle getiriyorsun? | Open Subtitles | الذي يَعمَلُ أنت يَجِبُ أَنْ تَجْعلَ كُلّ شيءَ معقّد جداً؟ |
Bu sandığından daha karmaşık bir mesele baba. | Open Subtitles | لمعلوماتكم، أَبّ، هو معقّد أكثر بعض الشيء مِنْ ذلك. |
Ne yazık ki, Cadillac 355 C'nin efsanevi homurtusu hiç unutamadığı daha az karmaşık bir sesi hatırlatıyordu ona: | Open Subtitles | أسفاً، في ذاكرةِ غرايس، القرقرة الأسطورية لسلسلةِ كاديلاك 355 سي ربطت بشكل معقّد بأخرى،غير هذا الصوت المعقد: |
Biraz daha karmaşık ama basit olan şey güvenlidir. | Open Subtitles | انه معقّد أكثر بعض الشيء من ذلك لكن ثانية، البسيط آمن |
Sporda mükemmel olduklarına eminim ama bu biraz daha karmaşıktır. | Open Subtitles | رَكضوا، يَمْسكونَ، ضَربوه. أَنا متأكّدُ هم عظيم في الألعاب الرياضيةِ، لكن هذا فقط معقّد أكثر بعض الشيء. |
İki inek düşün, birinin matematiği, birinin feni iyi. Birlikte iş görüşmesine gidiyoruz. | Open Subtitles | هل أبدو أنني أريد مقابلة عمل هناك أو مهووس علم هناك أو معقّد رياضيات |