Eski ortağın Jack'in kellesi için bir ödül olduğunu duydum. | Open Subtitles | إذاً لقد سمعت أن هناك مكافأة علي رأس شريكك القديم |
Aramaya devam etmeye teşvik etmek için bir ödül açıklayalım. | Open Subtitles | أنظر، لنعلن عن مكافأة بالخارج كحافز لجعلهم يستمرون في البحث |
Bu bir adamın sekse teslim olması için bir ödül olarak kullanır. | Open Subtitles | استخدامه نرى، أن يكون مثل الرجل سيحصل على مكافأة لالتزامه مع الجنس. |
Maliyecimizle görüştüm ve sağ kolumun, bir ödülü kesinlikle hak ettiğini söyledim. | Open Subtitles | إجتمعت بالإدارة، وقلت أن ليس من العدل ألا يحصل رفيقي على مكافأة. |
Ve tüm dünyevi şeylerden vazgeçtiğim için size büyük bir ikramiye veriyorum. | Open Subtitles | ولأنني التخلي عن الممتلكات المادية، أنا مما يتيح لك مكافأة كبيرة جدا. |
Glenn için bu bir ödül değil, taahhüt altına girmekten ibaret. | Open Subtitles | ذلك لجلين، انها مجرد نوع من مثل كل التزام، لا مكافأة. |
Evet. Bilgi için büyük bir ödül varmış. Hazırlanmam için anca zaman var. | Open Subtitles | قال أن هناك مكافأة لكن من يدلي بمعلومات عنها بالكاد وجدت الوقت للتحضير |
Bunu halledin, ve ödülden daha iyi bir ödül kazanın. | Open Subtitles | جِدوا طريقةً لذلك وستحصلون على مكافأة أفضل من الكأس التذكاري |
- Belki de ilk seferde vermeliyim. - Hayır, bu ödül. | Open Subtitles | ـ ربما عليّ أن أعطيه هذا أولاً ـ كلا، إنها مكافأة |
Aramaya devam etmeye teşvik etmek için bir ödül açıklayalım. | Open Subtitles | أنظر، لنعلن عن مكافأة بالخارج كحافز لجعلهم يستمرون في البحث |
Dikkati üzerine çekmez ya da hiçbir ödül ve farkındalığa ihtiyacı yoktur. | TED | لا يجذب أي انتباه لنفسه في الواقع، ولا تحتاج إلى أي مكافأة أو اعتراف. |
Sağlık Etki Fonu'na kayıt gönüllülük esasına dayandığından, temel olarak kendinden ayarlı bir ödül tarifesine sahipsiniz. | TED | لأن التسجيل في صندوق التأثير الصحي تطوعي، لديك أساسا نسب مكافأة معدلة ذاتيًا. |
Burada gördüğünüz, ilk fare kafesin solunda yanacak olan ışıkla bilgilendiriliyor. ödül almak için kafesin soluna baskı yapması gerekiyor. | TED | لكن ما ترونه هنا هو أول فأر تم تبليغه بواسطة ضوء سيظهر على يسار القفص أن عليه أن يحدد القفص الأيسر كي يحصل على مكافأة. |
Ve onlara gösterecekleri performans için üç seviyede ödüller teklif ettiler. Küçük ödül, orta ödül ve büyük ödül. | TED | وقدموا لهم مقابل اشتراكهم ثلاث درجات من المكافآت. مكافأة صغيرة، مكافأة متوسطة، مكافأة كبيرة. |
Büyük bir ödül için, şimdi üç tane aldılar. | TED | مكافأة كبيرة، الآن يحصلون على ثلاث حبات. |
Yani seçimi yapan her zaman ödülü alıyor. | TED | وبالتالي فمن يتخذ القرار يحصل دائما على مكافأة. |
O kızı götürüp ödülü almak istiyorsan unutma, Hesh-ke'nin bıçağı var. | Open Subtitles | وإذا كنت ترغب في الحصول على مكافأة تذكر أن تلك الفتاة هيشك لديها سكين |
Son maaşina ikramiye ekledim bizim için yaptiklarina bir teşekkürden dolayi. | Open Subtitles | وضعت مكافأة في صكّك البنكيّ لأشكرك فحسب على كلّ ما فعلته |
Şefkat göstermeleri için maaşlarına bonus mu eklersiniz? | TED | وهل ستعطيهم مكافأة لكونهم من ذوي العاطفة ؟ |
Sen o yaşlı adama yardım ediyorsun, bu çocuk da yaptığın bu güzel şeyin bonusu. | Open Subtitles | تساعد الرجل المسن وهذا الطفل هو مكافأة لك على ذلك |
Tirajı artırdığı için Jim'e prim verirdim. | Open Subtitles | طرد؟ لماذا، أنا سأمنح جيم مكافأة لزيادة الانتشار |
Ne yani, Kral ile alay ettiğiniz için ödül mü bekliyordunuz? | Open Subtitles | مـاذا, هل كنت تنتظر مكافأة لإستهزائك بالملك؟ |
Sanırım, bunu bir tür vaktinden önce verilmiş Noel ikramiyesi olarak tanımlayabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنك يمكنكِ تسميتها مكافأة عيد الميلاد |
Diyorlar ki prensesi getirene büyükannenin ödeyeceği para da görkemli olacakmış. | Open Subtitles | يقُولون أن جدتها الملكة ستدفع مكافأة ملكية إلى الشخص الذي يستطيع إعادة الأميرة |
İtiraf etmek şüpheliye doğrudan bir mükâfat getirir, değil mi? | TED | فالاعتراف ينتج عنه مكافأة فورية للمتهم، أليس كذلك؟ |
Ama sen temiz olduğunu bileceksin. Bu senin ödülün değil midir? | Open Subtitles | لكنك ستعرفين انه نظيف اليست هذه مكافأة النفس؟ |
Bay Vance, olağandışı bir olay yaşayan birine mükafat vereceğimize ilişkin yayınlanan ilanımıza yanıt verdi, ama şu ana kadar böyle bir olayı tespit edemedik. | Open Subtitles | السيد فانس دفع ثمن اعلاني وعرض مكافأة لكل شخص يجرب ظاهرة خارقة للعادة والتي نحن على وشك ان نرها |
Tercih ya da bir karşılık sunmadan onlara hizmet etmek rızam olmasa da benim görevim sanıyorlardı. | Open Subtitles | أدعوا هذا على بدون موافقتى أن واجبى أن أخدمهم بدون أختيار أو مكافأة |
Her yıl için bir haftalık tazminat verme kararı aldılar. | Open Subtitles | قرروا منحك مكافأة نهاية العمل أسبوعًاعنكل عام.. |