Onun için randevunuzu iptal ettiğinize göre özel biri olmalı. | Open Subtitles | لابد انه شخص مميز إذا كنتي ستلغين موعداً من اجله |
Gala iptal edilmişti ve bende bu güzel kürkü Onun için almıştım. | Open Subtitles | العرض الاول قد تم إلغاءه وقد اشتريت هذا الفرو الجميل من اجله |
Onun için onca yaptıklarından sonra, en azından bunu yapar. | Open Subtitles | بعد كل ما فعلته من اجله هذا اقل شيئ يفعله |
En değerli inançlarımıza değer vermeyen birini göndermek Tanrı'nın bize lütfettiklerine ve Uğruna nesiller boyu savaştığımız değer yargılarımıza ihanet etmek olur. | Open Subtitles | انا اكره ان ارى كل شئ وقفنا من اجله كل ما كافحنا من اجله لألف جيل كل ما انعم الله به علينا |
Bu adamın 50 takipçisi de Onun için ölmeye hazır. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه 50 من اتباعه مستعدون للموت من اجله |
Umarım beni bütün bir yol boyunca Onun için sürüklemiyorsundur. | Open Subtitles | آمل أنّك لا تقومين بسحبي كلّ هذه المسافة من اجله |
Çok sevdiğin bir babayı kaybetmek mi ki Onun için bütün hayatını değiştiriyorsun yoksa sahte bir hayat üretecek kadar utandığın bir baban olması mı? | Open Subtitles | ان تخسر اب تحبه جداً لدرجه انك تغير حياتك كلها من اجله ام الشعور بالعار من أب لدرجه انك تخلق حياه اخرى بعيده عنه ؟ |
Paul'un bu konuya nasıl baktığını biliyorum, ama Onun için değil. | Open Subtitles | انا اعلم ماذا يشعر باول حيال هذا لكنها ليست من اجله |
Hayır, ancak Onun için burada olduğumuzu düşünürsen dedektiflerden birisi ile görüşmek isteyebilirsin. | Open Subtitles | غ لا, بما اننا هنا من اجله ربما تريد التحدث مع احد المحققين |
Tabii ona elimden geldiğince yardımcı olacağım. Onun için olmasa bile senin hatırın için. | Open Subtitles | سوف اساعده لو استطعت, من اجلك وليس من اجله |
Adam Onun için hayatını verdi. Geriye bile dönüp bakmadı. | Open Subtitles | لقد ضحى هذا الرجل بحياته من اجله وحتى لم يلتفت اليه |
Eğer Onun için burada olmasalardı, biz de burada olmazdık. | Open Subtitles | ، اذا لم يكن كل هذا من اجله . فنحن لم نكن لنصل الى هنا |
- Ne? Bu zamana kadar bekledi ve Onun için geldi. | Open Subtitles | لقد انتظرت كل ذلك الوقت ولقد اتى من اجله |
Sean'u öldürdüğünde, Onun için geldiğinden emindim. | Open Subtitles | عندما افترست شون,انا اعلم بشكل قاطع انها اتت من اجله هو |
Bugün öğleden sonra beni aradı ve Onun için bu işi yaparsam bütün borcumu sileceğini söyledi. | Open Subtitles | واتصل بى فى آخر هذا اليوم وقد قال انه سيسوى ذلك الامر اذا فعلت شيىء من اجله |
8 Yıl onun yanında çalıştım, Onun için kendimi riske attım. Ben sana bilgileri vereceğim. | Open Subtitles | لقد عملت لديه 8 سنوات وجازفت بحياتى من اجله |
Çünkü çatışmanın harareti içerisinde ne Uğruna savaş verdiğinizi unutmamanız gerekir. | Open Subtitles | لان في خضم المعركة يجب ان تعلم ماذا تحارب من اجله |
Ama sonra iyice düşündüğümde Uğruna savaşılacak bir şeyim olmayınca Uğruna savaşılacak biri benim için hiçbir şeyin bir anlamı kalmadı. | Open Subtitles | ولكن عندما افكر حقا حول هذا الموضوع لاشيئ يدعو للقتال من اجله شخص ما اقاتل من اجله |
Ama yine de, uğrunda mücadele etmeye değer.. | Open Subtitles | لكن مرة اخرى اي شيء يستحق العناء من اجله سيكون العمل شاقا |
Bir elbise, ama acelesi yok. Birkaç gün sonra Almaya gelirim. | Open Subtitles | انه فستان ولكننى سأعود من اجله بعد عدة ايام فلا داعى للعجلة |
Anne, onun adına mutlu olman gerekir. | Open Subtitles | لا اظنه سيدعوني اليه يجب أن تكوني سعيدة من اجله يا امي |
Ama benim olan benimdir ve Bunun için dövüşmem gerekirse, dövüşürüm. | Open Subtitles | ولكن ماهو ملكي فهو ملكي وأن احبرتني للقتال من اجله فسأفعل |
Ayrıca... benim evime dönmemi gerektirecek bir şey de kalmadı. | Open Subtitles | الي جانب لم يتبقي اي شيئ هناك اعود من اجله |