Omurilik sıvının nüksetmemesine emin olmak için gözlemlemeye devam ediyoruz. | Open Subtitles | ويجب أن نراقبها لنتأكد من عدم عودة سائل الحبل الشوكي |
Ama bundan kesinkes emin olmak için bence beni tatmin etmen gerek. | Open Subtitles | لكن لنتأكد من عدم وقوع ذلك أظن بأن عليك أن تلعقي لي |
Rubin Carter, davanın başından beri suçlu olmadığını söyledin. | Open Subtitles | روبن كارتر على الرغم من عدم إعترافك بالتهم التي وجهت لك |
Bunun bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım, söz. | Open Subtitles | سأبذل ما بوسعي لأتأكّد من عدم وقوع ذلك ثانية، أعدك. |
Yeterince para alamamaktan yakınan sendin, beni merkeze geri götür böylece işe geri dönebilirsin. | Open Subtitles | كنت تشكو من عدم حصولك على ما يكفي من الزبائن لذا يمكنك أن تعيدني للقسم ويمكنك أكمال عملك |
Beş günde hiç fren valfi olmamasından olayı tamamen atlatmaya. | TED | من عدم وجود صمامات كبح إلى إستعادة تامة في خمسة أيام. |
İntestinal daralma olmadığından emin olmak için baryum lavmanı yapmamız gerek. | Open Subtitles | علينا أن نحقنها شرجياً بالباريوم لنتأكد من عدم وجود تضييق داخلي |
Bir daha aptalca bir şey yapmayacağına emin olmak için... | Open Subtitles | لأتيقن من عدم إقدامك على فعل شيء غبي مرّةً ثانية. |
İç kanama olmadığından emin olmak için birkaç test yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أقوم ببعض الفحوصات لأتأكد من عدم وجود نزيف داخلي |
Hiç kimsenin gözden kaçmadığından emin olmak için ilave desteğe ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | سنحتاج للدعم الإضافى على الأرض للتأكد من عدم فرار أحدهم خلال المواجهات |
Daha başkalarının olup olmadığını kontrol ettikten sonra, nöbet yerine geri dönüyor. | Open Subtitles | تتفحص العش ,لتتأكد من عدم وجود مقتحمين آخرين ثم تعود لمربضها |
Beş yıl boyunca, kızınızın hayatta olup olmadığını bilmemek... | Open Subtitles | خمس سنوات من عدم معرفه اذا كانت ابنتك حيه أو |
Olay yerine bakan güvenlik kamerası olmadığını tespit ettim. | Open Subtitles | لقد تأكدت من عدم وجود كاميرات مراقبة في مسرح الحادث |
O zamandan beri bir daha bunun olmaması için plan yapıyorum. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين, وضعت خطة للتأكد من عدم تكرار هذا الموقف |
Bir sürü insanın aklı belirli bir etiket fiyatı olmaması fikrinden dolayı karıştı. | TED | لذا الكثير من الناس مشوشون بالفكرة من عدم وجود سعر ملصق ثابت. |
Ödülü kaybettiğin için destek alamamaktan korkuyorsun. | Open Subtitles | تخشين من عدم قدرتك على جمع الدعم بعد خسارتك للجائزة. |
Ödülü kaybettiğin için destek alamamaktan korkuyorsun. | Open Subtitles | تخشين من عدم قدرتك على جمع الدعم بعد خسارتك للجائزة. |
Bir diğer etmen de, bir değer yargılamasında bulundum ve benim değer yargılamamda, hayatın var olması, olmamasından iyidir. | TED | والعنصر الآخر هو حقيقة أنني أحكم على الأشياء بقيمتها وقيمة عملي هي حقيقة أن وجود الحياة أفضل من عدم وجودها. |
Bak anlamsız seks, hiç seks olmamasından iyidir, değil mi? | Open Subtitles | الجنس الخالي من العاطفة أفضل من عدم ممارسته مطلقاً، أليس كذلك ؟ |